Karne zamanı çocuklar kadar hatta belki de onlardan fazla ebeveynlerin heyecanlandığını hepimiz biliriz. “Acaba çocuğum iyi bir karne getirebilecek mi” heyecanı, çocukla birlikte tüm aileyi etkisi altına alır.
Karnesi iyi gelecek çocuklar ödül olarak ne isteyeceklerinin pazarlığını çoktan bitirmiş olurlar. Karnesi kötü gelecek çocuklar ise, “ne yapsam da babamı çok kızdırmasam” derdine düşerler. Bu konuda o kadar çok söylenecek, yazılıp çizilecek şey var ki. Ödül ve cezadan tutun da karne başarısının hayat başarısı sayılıp sayılmayacağına, zekayı ölçüp ölçmediğine kadar çeşitli hususların ayrı ayrı ele alınması gereklidir. Notları ister iyi olsun, isterse kötü, her karnede anne babaların yaklaşımları çocuklarının okul başarısı, daha da önemlisi psikolojileri üzerinde önemli etkiler oluşturur.
Üzerinde benim önemle durduğum konulardan birisi de karnenin aslında sadece çocuğun değil anne babaların da karnesi olduğudur. Eğitim hayatım boyunca karne vakti geldiğinde bir çok öğretmen arkadaşın karneyi veliye uzatıp “buyrun bu sizin” demek istediğine yakinen tanık oldum. Aile tutumlarının, aile içi yaşanan streslerin çocuğun okul ve karne başarısını etkileyen önemli faktörlerden olduğu unutulmamalıdır.
Karne gününe kadar acaba çocuğunuzla ne kadar ilgilendiniz? Kaç kere okula gidip öğretmenleriyle görüştünüz? Sınav günlerinden ne kadar haberdar oldunuz? Ya da kötü bir notun ardından neler yaptınız? Hiç çocuğunuzu karşınıza alıp “notların üzerinde konuşalım; neler hissediyorsun, ne düşünüyorsun?” şeklinde paylaşımlarda bulundunuz mu?
Karne vakti geldiğinde, özellikle ergenlik dönemindeki gençlerin ağzından sık sık “neden sadece karne zamanı beni hatırlıyorlar”, “onlar sadece notlarımı merak ederler”şeklinde serzenişler duyduğumda karnenin sadece çocuğu ölçmediğini, aileyi de içine aldığını bir kez daha tespit ederim.
Tekrar tekrar vurgulamak isterim ki ailenin çocuğun başarısında çok önemli bir yeri vardır. Aile içi ilişkilerin sağlıklı olduğu, çocuğun kişiliğine saygı gösterildiği, çocuğun desteklendiği bir ailede başarı da o kadar yüksek olur. Karne sonrasında eğer notlar düşükse genellikle çocuk sorumlu tutulur. Eleştirilir, suçlanır, ceza verilir hatta bazen dövülür. Oysa ki bu durumda yapılması gerekenler asla bunlar değildir.
Benim tavsiyem arkanıza yaslanıp şu soruları kendinize sorun: -Acaba çocuğuma okuma konusunda iyi bir örnek olabildik mi? - Ona sorumluluk duygusu kazandırabildik mi? -Kavga ve gürültünün şiddetli yaşanmadığı sağlıklı bir aile ortamı verebildik mi? -Kendine güven duygusu kazandırabildik mi? Bu sorulara eğer doğru yanıtlar verdiğinizi düşünüyorsanız, içiniz rahat olsun. Çocuğunuzun karnesini merak etmeyin. Aksi durumda öncelikle kendinizi ve tutumlarınızı gözden geçirin. Başarısızlık nedenlerini araştırın, gerekli tedbirleri alın ve sabırla doğru davranışlar sergileyin. Unutmayın ki, “çocuğun okul başarısı müşterek bir sonuçtur.”
YORUMLAR