Kısacık bir ömre; yüzlerce yıllık başarı sığdıran, gönüllerimizde daima yaşayacak olan, dünyada eşi benzeri olmayan bir lider.
Dünyanın
pek çok ülkesinde sokaklara adı verilen, büstleri dikilen, okullarda hayatı,
devrimleri ders olarak okutulan, İngiliz lidere "her yüz yılda dünyaya bir
lider gelir, bu yüz yılın lideri de Türklere nasip oldu" dedirten büyük
insan, komutan, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün aramızdan ayrılışının 85. yılı.
Onsuz
geçen 85 yılda acaba onu gerçekten anlayabildik mi, devrimlerini
benimseyebildik mi, hedeflerine ulaşabildik mi? Yüz yıl önceden bugünü görüp
olacakları o günden bize gösteren, kurduğu, hakimiyeti kayıtsız şartsız millete
bıraktığı Cumhuriyet'e yeterince sahip çıkabildik mi?
Onun kişilik özellikleri ve nasıl bir insan olduğunu kurduğu cumhuriyete ve yaptıklarına bakarak anlamak mümkündür.O yüzden bunları anlatmak yerine biraz da O, bizlerden ne istemiş ona bakalım mı biraz?
“Sizler, yani yeni Türkiye'nin genç evlatları! Yorulsanız dahi beni takip edeceksiniz... Dinlenmemek üzere yürümeye karar verenler, asla ve asla yorulmazlar. Türk Gençliği gayeye, bizim yüksek idealimize durmadan, yorulmadan yürüyecektir.”
“Türkiye Cumhuriyetinin, özellikle bugünkü gençliğine ve yetişmekte olan çocuklarına hitap ediyorum: Batı senden, Türk'ten çok geriydi. Manada, fikirde, tarihte bu böyleydi. Eğer bugün batı teknikte bir üstünlük gösteriyorsa, ey Türk Çocuğu, o kabahat da senin değil, senden öncekilerin affedilmez ihmalinin bir sonucudur. Şunu da söyleyeyim ki, çok zekisin! .. Bu belli. Fakat zekânı unut! .. Daima çalışkan ol..."
“Uluslar, egemenliklerini geçici bile olsa, bırakacağı meclislere dahi gereğinden fazla inanmamalı ve güvenmemelidir. Çünkü meclisler bile despotluk yapabilir ve bu despotluk bireysel despotluktan daha tehlikeli olabilir. Meclislerin öyle kararları olabilir ki, bu kararlar ulusun yaşamına giderilmesi olanaklı olmayan zararlar verebilir.”
“Adımlarını, attığımız uygarlık ve yenilik adımlarına uydurmak istemeyenler ne talihsizdirler! Bu gibiler hâlâ milleti aldatacaklarını ümit ediyorlarsa bu ümitleri, kendilerinin zarara uğramalarından başka bir sonuç vermeyeceğine şimdiden emin olabilirler.”
“Medeni olmayan insanlar, medeni olanların ayakları altında kalmaya mahkumdurlar.Büyük dinimiz çalışmayanın insanlıkla hiç ilgisi olmadığını bildiriyor. Bazı kimseler çağdaş olmayı kâfir olmak sayıyorlar. Asıl küfür onların bu zannıdır. Bu yanlış tefsiri yapanların maksadı İslâmların kâfirlere esir olmasını istemek değil de nedir? Her sarıklıyı hoca sanmayın, hoca olmak sarıkla değil, dimağladır.”
Her yıl olduğu gibi bu yıl da biliyoruz ki Anıtkabir yine ulusumuzun akınına uğrayacak. Ona dualar edilecek, saygılar sunulacak. Yeter mi? Bizlere gösterdiği hedefe ulaşabildiğimizi düşünmüyorum. Ülkemizde hala kendisinden hoşlanmayan bir kesim var. Merak ediyorum o insanlar Atatürk'ün Kur'an'ı daha iyi anlamak için kendi maaşıyla Türkçe tefsirini yaptırdığını, ilk meclisin açılışını cuma gününe denk getirdiğini biliyorlar mı? Allah'ın ilk emrinin "oku" olmasına rağmen okumayan ama okumadan bilgi sahibi olan güruha bunları anlatabiliyor muyuz?. Yine Cumhuriyet'imizin 100. yılında 10 Kasım'da bazı kendini, tarihini bilmezler kalkıp "keşke Yunan kazansaydı", diyenler olacaktır. Biliniz ki bunlar o günlerin yenilgisinin acısını üstünden atamayanlardır.
İnanıyorum ki bundan yıllar, yıllar
sonra da Atatürk sevgisi ulusumuzun kalbinde var olmaya devam edecektir.
Geleceğimiz olan çocuklarımıza; Atatürk sevgisini, bu ülke için yaptıklarını
anlatmaya, öğretmeye devam edeceğiz. Ne mutlu bize; böyle bir lidere sahip
olduğumuz için, ne mutlu Türk’üm diyene… Rahat uyu Ata’m, emanetin
emanetimizdir.
YORUMLAR