YKS'NİN YANLIŞLARI
Gülay Altınbaş

Gülay Altınbaş

YKS'NİN YANLIŞLARI

17 Ekim 2017 - 12:29

Üniversiteye girişte uygulanacak yeni sistem hakkında YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç’ın verdiği bilgiler sonrasında gördüğüm yanlışları, düzenlenmesi gereken noktaları belirtmek istiyorum.

Geçen haftaki yazımı hatırlayanlar bilir; yapılan değişikliğin “hangi soruna, hangi ihtiyaca çözüm” olacağı sorusunu sormuştum. Açıklamalardan bu soruma hala bir yanıt bulamadım. Bu birincisi…

Şimdi, açıklamalar sonrasında kafama takılanlar:

Bu sınavda -ki YKS (Yüksek Öğretim Kurumları Sınavı) olarak bahsedeceğim bundan sonra- geçmiş sistemden farklı olarak, temel yeterlilik puanı 200’ün üzerinde olan öğrencilerin bir sonraki yıl da aynı puanının geçerli olacağı belirtildi.

Saraç, bu öğrencilerin bir sonraki sene sınavsız tercih haklarının bulunduğunu fakat isterlerse yeniden sınava girebileceklerini açıkladı. Bunun yanısıra ikinci sene 200 puanın altında kalan öğrencilerin yine eski puanını kullanabileceğini de ekledi. Bu ne demek?

Eski sınavda 200 ve üzeri puan alan öğrenci ve aday, yalnız bir kere üniversiteye girebilme hakkına sahipken; yeni sınavda 200 ve üzeri puan alan öğrenci veya aday, bir sonraki sene, aldığı puanla başka bir lisans programına girme hakkına sahip olabilecek.

Oysa her sınavın zorluk derecesi farklıdır. Puanlar ve sıralama buna göre belirlenir. Bir önceki sınavın puanını kullanan aday, ilk defa sınava giren -belki daha zor sorularla daha düşük puan alan- adayın önüne geçebilecek. Ki bu başarı sıralama sınavlarının özüne aykırı olduğu kadar kesinlikle hakkaniyet kurallarına da aykırıdır.

Bu, sınava dair bir çok itirazlara neden olacaktır.

Diğer bir yanlışlık, Temel Yeterlilik Testi (TYT)’nde sadece türkçe ve matematik sorulması.

Bu durumda iki yıllık, bir çok fen ağırlıklı sağlık meslek yüksek okullarına; hiç fen grubu sorularla muhatap olmamış, bu alanda soru çözmemiş adaylar yerleştirilecek.

Bu duruma; bu şekilde öğrenci alacak olan yüksek okulların tepkisinin ne olacağını merakla bekliyorum.

İkinci oturumda fen testi çözecek öğrenciler için de sakıncalı bir durum söz konusu. Bu alanda toplam kırk soru sorulacak. Bunların dağılımı da 14 fizik, 13 kimya, 13 biyoloji sorusu şeklinde olacak tahminen(Net açıklanmadı). Bu durumda adaylar, 4 yıllık lise müfredatını 13-14 soruya sıkıştırılmış haliyle çözecekler.

Dört yıllık eğitimde öğretilenleri 13 soruyla nasıl test edecekler?

Bir başka sakıncalı durum ise şu: Sayısal öğrenciler, hiç tarih ve coğrafya çözmeyecekler, TM’ciler tarih çözmeyecek. Sınavda sorulmayacak olan bir derse verilen önem sizce nasıl olacak?

Bunun ilerki yıllara yansımasını ise sayfalarca anlatabilecek Tarih öğretmenlerine bırakıyorum.

Ben sadece Atatürk’ün şu sözünü alıntılayacağım: “Tarihini bilmeyen milletler, yok olmaya mahkumdur.”

Ayrıca tarih, coğrafya ve felsefe öğretmenlerine ihtiyacı azaltacak bu durumun, öğretmen istihdamına etkisini hesaplayan oldu mu acaba?

Bu yazımda son olarak şunu belirtmek istiyorum(daha sonraki yazılarımda, üniversiteye giriş sınavlarıyla ilgili daha çok ayrıntılara değineceğim): Bu sınav sistemindeki değişikliğin amaçlarından biri olan, öğrencileri stresten korumanın da bu şekilde mümkün olmadığıdır.

Birinci oturumda, işleri istediği gibi gitmemiş bir aday; ikinci bölüme tamamen moral bozukluğu ile girecek. Aradaki bir iki saatte, bozulan psikolojiyi toparlamak mümkün olmayacaktır. Bu, bir çok adayda, sonraki oturuma katılmama gibi sonuca yol açabilecektir.

Evet, daha çok ele alacağım husus var. Bir sonraki yazımda buluşmak üzere…

YORUMLAR

  • 0 Yorum