23 Nisan 1920, Türk tarihinin dönüm noktalarından biridir. O gün Ulu Önder Atatürk, Türk milletinin iradesini temsil eden Büyük Millet Meclisi'nin açılışını gerçekleştirmiştir.
Böylece bu tarihte açılmış ve Türk halkının egemenliğini ilan etmesinin simgesi olan Büyük Millet Meclisi, kuruluşunun yüzüncü yılına erişmiştir.
Bu yüzden 23 Nisan bu yıl çok daha anlamlıdır. Bir milletin kendi egemenliğini kendi ellerine aldığı günün yüzüncü yılı kutlanmaktadır.
Ülkemizin kurucusu büyük önderimiz Atatürk meclisin önemini şu sözlerle vurgulamıştır:
"Bütün cihan bilmelidir ki artık bu devletin ve bu milletin başında hiçbir kuvvet yoktur, hiçbir makam yoktur. Yalnız bir kuvvet vardır. O da millî egemenliktir. Yalnız bir makam vardır. O da milletin kalbi, vicdanı ve mevcudiyetidir."
Ve yine Önderimiz, diğer dünya liderlerinden farklı olarak, çocuklara verdiği önemi göstermek için meclisin açılış gününü tüm dünya çocuklarına bayram armağan etmiştir.
Ve demiştir ki:
"Vatanı korumak çocukları korumakla başlar", "Çocuklar her tür ihmal ve istismardan korunmalı ve her koşulda yetişkinlerden daha özel olarak ele alınmalıdır."
Atatürk çocuklara o kadar önem vermiştir ki bu önemi pekiştirmek için ülkenin geleceğinin çocukların yetiştirilmesinde olduğunun altını defalarca çizmiştir.
”Çocuklar geleceğimizin güvencesi, yaşama sevincimizdir. Bugünün çocuğunu yarının büyüğü olacak şekilde yetiştirmek hepimizin insanlık görevidir.”
Atatürk’ün çocuk eğitimine verdiği önem, onları ulusun geleceğinin teminatı olarak görmesindendir.
17 Ekim 1922’de Bursa’da kendisini karşılayan okul çocuklarına, onlara verdiği önemi anlatan şu akıllardan silinmeyen sözleri söylemiştir:
“Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı ve ikbal ışığısınız. Memleketi asıl ışığa boğacak olan sizsiniz. Kendinizin ne kadar önemli, değerli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız. Sizlerden çok şeyler bekliyoruz.”
Atatürk gibi eğitime ve çocuklara ve eğitime önem veren bir liderden sonra bu günlere gelişte en büyük hatayı köy enstitülerini kapatarak yaptık. Eğitime ilk sekteyi orada vurduk. Bunu sadece yazar-gazeteci kimliğimle değil, otuz yıldır sürdürdüğüm eğitimci kimliğimle de açık ve net olarak söylüyorum.
Köy Enstitüleri sayesinde 1940 ve 1946 yılları arasında, sadece altı yılda, 15 bin dönüm tarla tarıma elverişli hale getirildi ve bu tarlalarda üretime başlandı; 750 bin fidan dikildi, 1200 dönüm bağ oluşturuldu, 150 büyük çaplı inşaat, 60 işlik, 210 öğretmen evi, 36 ambar ve depo, 48 ahır ve samanlık, 100 km yol, 16 su deposu, 12 tarım deposu, 20 uygulama okulu ve 12 elektrik santrali yapıldı. Görüldüğü gibi katkıları yadsınamayacak kadar açıktır. Devam etseydi bugün eğitimde ve kalkınmada çok daha farklı yerlerde olabilirdik.
Pandemi yaşadığımız şu günlerde eğitimin önemini bir konuda daha gördük. Meslek liseleri cerrahi maske, dezenfektan, önlük ve hatta solunum cihazı yapımında adından söz ettirdi. Maske üretiminin ülke çapında iki milyonu bulduğu belirtildi.
Görüldü ki meslek liselerinin acil durumlarda, olağanüstü hallerde üretime katılabilmeleri hayat kurtardı. Yaşananlar eğitime, meslek eğitimine daha çok önem verilmesi gerektiğini bir kez daha ortaya koydu.
Yazının başına dönecek olursak Atatürk, üstün dehasıyla, meclisin açılışını çocuklara bayram ilan ederek geleceğin yapılandırılmasında onlara duyduğu güveni kanıtlamıştır.
Atatürk’ün vefatından bu güne eğitimde zaman zaman yanlış kararlar alındı. Şimdi kısır tartışmaları bir kenara bırakmak, yanlışlardan ders çıkararak geleceğe odaklanmak zamanıdır.
Unutulmamalıdır ki çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmak, eğitimle, ilimle, bilimle, siyasi çekişmelerden uzak durarak olacaktır.
Mustafa Kemal Atatürk’ün çizdiği çağdaş uygarlık yolunda, eğitimde sorunların aşıldığı, nice bayramlara ulusça erişmek dileğiyle… 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlu olsun.
YORUMLAR