Merhaba sevgili okurlarım.
Toplum olarak zamanla kaybettiğimiz insanlığımızı sorgulamak istedim bu hafta ki yazımda.
Kafamda
sorular,sorularla.
"Kimse Kimsenin karşısına sebepsiz çıkmaz" derdi babam.
Bazen yani bazen hiç beklemediğimiz bir anda hiç tasarlamadıgımız bir şekilde birinin hayatına dokunuruz.
Dokunma sayımız, şayet görebiliyorsak yürekleri,
duyabiliyorsak seslerini gün gectikce paylaştıkça artar.
Atacağımız bir adım binlerce iyi adımı getirir peşinden
Kimsenin iyi ki varsın demesine ihtiyacımız yoktur aslında ..iç huzurdur önemli olan.
Başımızı yastığa koyduğumuzda iyi ki varızdır günün sonunda.
Önemli olan o insanın hayatına ne kattığımızdır.
Dokunmamız ya onun hayatında kurtuluş olur,yada hiç birşey yapmadıysak içimizi kemiren derin bir acı olarak kalır hayatımızda yıllarca.
Bu sabah değer verdiğim gazeteci dostumun, bana gönderdiği bir haber bu durumu daha cok sorgulamama neden oldu bende.O kadar etkiledi ki beni!
Gün boyunca iç sesimle savaş halindeydim adeta.
Haber şöyleydi;
Istanbul da çevre sakinlerinin de çok sevdiği sokakta yaşayan Sami Babacan isimli vatandaş dün gece donarak yaşamını yitirdi ..
"Çevre sakinlerinin de çok sevdiği vatandaş!"sihirli cümle buydu aslında.
Bütün gün bu cümleyi düşündüm.
Bu çok seven vatandaşlardan hiç mi birinin aklına gelmedi Sami?
Sokakta yaşayan bu adamı, o geceyi soğukta nasıl geçirecek diye düşünmedi mi kimse?
Kendilerinin yardım etmesini gectim bir kuruma, yada polisede mi haber vermek bu kadar zordu?
Yapacağınız bir görüşme, sizin icin kıymetli olmayan bir dakikalık zaman dilimi bir başkası için ne kadar önemliydi aslında.
Bir bir dakikanız bir ömre bedeldi o gece .
Ne oldu bize?
Ne zaman yüreklerimizi ve gözlerimizi kapattık herşeye?
Hangi zaman da yitirdik biz merhametimizi,
insanlıgımızı?
Böyle zamanlarda şöyle deriz kendimizi rahatlatmak icin, yada şöyle yaparız;
""Bir gören vardır ya! ona sahip çıkmak,onu koruyup kollamak bana mı kaldı?
Benim görevim mi bu?
Belediye ne güne duruyor?"
Sosyal kurumlar ne işe yarıyor? "
Evet o kurumlar var.. tabiki var.
Ama herşeyi onlardan mı beklemek gerekiyor, bu kadar rahat mı geçiştireceksiniz bunuda?
Bizler de birşeyler yapamaz mıydık diyemediniz mi?
İç sesinizide mi sustursunuz cevaplarınızla?
Bir kişi bile"Sami bu gece dışarda, bu soğukta ne yapar, ne eder" demedi?
"Hiç kimse haber vermediyse,görmediyse, bu gece ona kimse yardım etmediyse
SAMİ donarak ölür "diyemediniz mi ?
YAZIK!
Sami donarak ölmedi
o gece
Sami'yi bizler öldürdük.
Çevre sakinlerinin çok sevdiği O Sami, o gece kârlı gece de eksi bilmem kaçta, sokakta yere serdigi kartonun uzerinde sesizce kimse duymadan Istanbul'un göbeğin de donarak öldü.
Ne sevgiymiş ama ....
O kadar çok sevmişler ki seni Sami efendi... senin o masum bakışlarının altındaki yardım çığlığını duymamışlar bile.
Ama sen öyle birşey bıraktın ki şimdi geride onlara, hala içlerinde biraz merhamet kaldıysa eğer omürlerinin sonuna kadar seni içlerinde derin bir sızı olarak hatırlayacaklar.
Her soğuk havada akıllarına geleceksin. Ölūmün belki bakmayı, görmeyi, öğretecek onlara.Sayende sokakta kalmış birileri, birileri tarafından kurtarılacak. Karnı doyacak belki, sıcacık geçirecek geceyi...ama hepsi senin sayende sen bilmesende senin hayatının bedeliyle olacak bunlar.
Iç Anadolu'nun herhangi bir yerinde, yada Karadenizde,yada Güneydoğuda böyle bir adamı gören bir kişi evine rahat gidebilirmiydi diye düşündüm sonra.
Eminim ki bunu orada kimse yapmazdı.Bir lokması bile olsa evinde o gariple o lokmayı paylaşır onu çaresizliği ile tek başına bırakmazdı.
Medeniyetleştik diyoruz,medeni toplum olmakla övünüyoruz. İnsanlık değerlerinin bittigi toplumda bana kimse medeniyetten bahsetmesin.
Siz duygularınızı yitirdiginiz samimiyetsiz medeniyetinizle konuşun durun. Saatlerce demeçler verin bu konuyla alakalı
Ben mi?
Bende bütün bu olaylar karşında iç dünyamda ki savaşımla, tek silahım olan kalemimle bitmeyen bir savaş halindeyim .
Belkide yazdıklarım bir kişinin yüreğine dokunur umuduyla... ve şu yazılan güzel dizelerin yaşamıma kattığı ilkeleri iç sesimle yaşayarak kalemime dökmeye devam edeceğim.
Bir tek kalbin kırılmasını önleyebilirsem,
Bir yaşamdan acıyı alabilirsem,
Ya da bir acıyı hafifletebilirsem,
Ya da bir ardıç kuşunu yuvasına koyabilirsem,
Boşuna yaşamış olmayacağım.
Allah gönlümüze, ellerimize, yüreğimize güzellik versin ki güzellik katalım gönüllere diyerek ... .
İletisimde kalalım
YORUMLAR