Bit pazarına yeni eskiler gelmiş bugün.
O kadar yeniler ki.
Hayalleri, hikayeleri hiç eskimemiş duruyor olduğu gibi.
Kokuları dahi üzerinde terütaze.
Kimi gece kokuyor kimi sabah.
Kimi nefes kokuyor kimi sevgi.
Kan kokusu da vardı biraz, koltuğun ucunda gördüm korktum ve sordum.
Yok yok dedi eskici zannettiği gibi değil, bebek elini kesmiş, zaten ne olmuşsa bundan sonra olmuş işte bilirsin dedi.
Rafta küçük bir su bardağı, yanında biberon çocukları da varmış demek ki hem de iki.
Üzüldüm tabi! Eskilere mi; asla.
Dizlerimin bağı çözüldü çöktüğüm andı o, gördüğüm emzik, üzerinde diş izleri keskin taze süt dişleri.
Hemen aldım koydum onu cebime sakladım pazarlığa, benim için en müstesna yepyeni hiç kullanılmamış bir hayaldi.
Bir puset vardı kapı arkasında hiç kullanılmamış tabi ki bebeğin.
Kadının sevinci sinmiş üzerine, bebeğin kokusu ayrı yüreğim cız etti.
Ya dantel işlemeli baş yastığına ne demeli.
Emek-emek, ne düşünüyordu kim bilir sayarken ilmik-ilmik.
İki tebessüm, bir hüzün, bir ümit bir düğüm sonra haroşa.
En çok canımı yakan mektuplar oldu asker mektupları, yeni komedinin çekmecesinde.
Gurbet mektupları yanık buram-buram sevgi dolu, aşk dolu.
Toplamaya vakit olmamış sanırım apar-topar, kavga-dövüş
Aslında uzun sürmüş kavuşma zamanları beklemişler birbirlerini.
Düşünsenize onca yıl flört sonra kavuş, yap iki çocuk biri iki, diğeri dört.
Olmadı bu aşk haydi ayrış nasılsa artık.
İşte kaderin cilvesi, dedim böyle hayal mi olur hiç.
Neyse; döndüm eskiciye,
Ben hayal taciriyim eskimiş eşyalar bahane, onlardan arta kalan hayalleri topluyorum.
Ama yaşanmış hayal, kırık da olabilir, yarım kalmış da olabilir veya parçalanmış eksik tamamlanmamış da olabilir.
Eğer mümkünse kristal göz yaşı taşları, mineli göz yaşı damlaları olsun üzerinde.
Bedeli neyse ödeyeceğim.
Neticede anlaştık tam fiyatı ödeyeceğim cebimdeki emzik geldi aklıma çıkardım bunun hesabını ayrı göreceğim dedim.
Ona hiç bir fiyat biçilemez di çünkü
İletişimde kalalım...
YORUMLAR