CUMHURİYETİ YAŞATMAKTIR ANLAMAK
Gülnur İpin Harbek

Gülnur İpin Harbek

Uzman Klinik Psikolog
  • Instagram

CUMHURİYETİ YAŞATMAKTIR ANLAMAK

29 Ekim 2021 - 12:38

Cumhuriyetin ilanı, hukuksal olarak İkinci Dönem Türkiye Büyük Millet Meclisinin 29 Ekim 1923 günü gerçekleşen oturumunda Mustafa Kemal'in hazırladığı anayasa değişikliği teklifinin kabul edilmesiyle;
Kabine bulanımının ve yönetim şeklinin kusurları Anayasanın ilgili maddeleri de değiştirilerek Türkiye devletinin hükümet biçimi Cumhuriyet olarak belirlenmiş, T.B.M.M üyeleri Cumhurbaşkanı olarak Mustafa Kemal Paşa seçmiş, 29 Ekim sabahı ülkenin yönetim biçimi Cumhuriyet olmuştur.
Yani, Demokratik bir anayasa ile Cumhuriyet yönetimine geçilmiştir.
Anayasamızın,
1.Maddesi: Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.
2.Maddesi: Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devletidir.
3.Maddesi: Anayasanın 1 inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2 nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri (ve 3 üncü maddesi) hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.
Cumhuriyet yönetim şeklinde egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Halk saltanat, hilafet ve tek adam rejimine biad etmez. Tekke ve tarikatlar söz sahibi olamaz. Ülkemiz kendini, kararlarını yönetemeyenlerin ve çıkar sahiplerinin örgütlendiği çatıların altındaki yazılan senaryoların tekrar tekrar oynandığı sahne olamaz.
Cumhuriyet rejiminde, milletin özgür iradesi ile seçtiği vekiller ile ulus yönetilir. Vekiller, ülke yönetimi, ülkenin tüm kaynaklarının kullanımı, imkanların iyileştirilmesi, islahı, yönetimi konusunda halkın iznini alır. Doğru bilgiyi tarafsız basın organları aracılığı ile aktarmaktan sorumludur.
Cumhuriyette yasaların kaynağı akla, gerçeklere dayalı anayasadır. Bu perspektif açık olunca ülke fikri olarak gelişecek, güçlenecek, uyanacak, halk mutlu ve refah içinde olacaktır. Halk devletinin temeli bağımsız, laik, çağdaş devlettir. Bir devrim devletidir. Bir düzen devrilmesi ile halk düzeni kurulmuştur. Bunun temeli ise köylüdür. Milletin efendisi köylüdür, köylünün gücü ise toprak. Tarım ve ziraat hakimiyet, bağımsızlık, neslimizin devamlılığıdır. Günümüzde güçlenme ihtiyacı olan toprağını ekip dikemeyen köylümüze, Cumhuriyetin ilanı ile, toprak, makine, tohumluk sağlanmış, Yüksek Ziraat Enstitüsü açılmıştır. Ziraat Bankası aracılığı ile köylüye kredi olanakları artırılmıştır. Atatürk, savaştan yeni çıkmış genç Türk ekonomisine katkıda bulunmak ve kalkınmaya yönelik yatırımları gerçekleştirmek amacıyla, Sümerbank, Etibank, TKİ, M.T.A, KİT’ler kurulmasına öncülük etmiş, Petrol, tuz, şeker, kibrit, tütün devlet tekeli haline getirilmiş. Üretim ve tüketim kooperatifleri kurulmuştur.
Ekonomik bağımsızlığı olmayan bireylerin kurumların, milletlerin ve ülkelerin özgürlükten anladığı yanılsamadır. Tüketim maddelerini bile üretemeyen, tarım ülkesinde karnını doyuramayan, gençleri işsiz kalma kaygısı ile burun buruna yaşayan, kişi başına düşen milli gelir oranı İktisadi, İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) üyesi olmasına rağmen, üye ülkeler seviyesinin altında kalan, yabancı devlet, kurum ve bankalara dış borçlanması devam eden ülkenin bağımsızlığını değerlendirmekten bahsediyorum.
Bağımsız bir Türkiye’de Atatürkçülük dünya barışını ve ulusların kardeşliğini müjdeler. Din, dil, ırk, mezhep farkı gözetmeden toplumda, kurumlarla iletişimde, iş hayatına atılma sürecinde ve yasalar önünde eşit muamele gören, particilik, hükümetçilik, dincilik, yabancı düşmanlığı vb. bakış açılarının bağnazlığından kurtuluşun da müjdesidir bu.
Cumhuriyetçilik, Halkçılık ilkesini barındırır. Cumhuriyet anayasası ile eğitim parasız hale getirildi.Halk Evleri kuruldu. Köy Enstitüleri planlandı. Millet mektepleri açıldı. Eğitimde birliğin katliamdır, fırsat eşitsizliğinin keskinleşmesidir, özel sektörün kurduğu tabela kurumlarının yaygınlaşması, devlet okullarının müfredatının içinin boşaltılması, kültürel geçmiş, birlik beraberliğin ihlalidir talim terbiyeden geçen kitap içerikleri, dershaneler, eğitim sistemine güvensizliğin tescili, sınav sistemi ile nesillerin harcanmasının suç ortaklarıdır.
Halk sağlığı, sivil havacılık, iletişim yatırımları karşılıksız, para basılmadan her yıl denk bütçe ile gerçekleştirilirken günümüzde özelleştirme adı altında devletin kurum kuruluşları yabancı sermayeye devredilmiş, çoğu devrimler geriye döndürülmüştür adeta.
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün miras bıraktığı dizelerinde söylediği gibi...
“Cumhuriyeti kuranlar onu korumaya da muktedir olmalıdır.”
Cumhuriyeti anlamı ile yaşatan Milletimizin 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun!!

Uzm.Klinik Psikolog
Gülnur İpin Harbek
@uzm.psk.gulnuripinharbek
[email protected]

YORUMLAR

  • 0 Yorum