KURBAN ve BAYRAM
Gülnur İpin Harbek

Gülnur İpin Harbek

Uzman Klinik Psikolog
  • Instagram

KURBAN ve BAYRAM

19 Temmuz 2021 - 14:44

Bayram Farsçada "sevinç, eğlence günü", bazı dilbilimcilere göre "çok neşeli" yer anlamını taşıyor. Bayram deyince Farsçadaki anlamına eş keyif, neşe gelir birçoğumuzun aklına, kurban deyince ise ironik bir şekilde korku, endişe.

Bayram deyince nedense sanki şimdilerden çok uzakta olan anılar ve geride kalan alışkanlıklara özlemler cümlemizin benzer cümlelerinde yaşarken, benim zihnimde şöyle vücut buldu yeniden.

Bayramlıklarımızla üzerimize giyerdik mahcup gülümsememizi. Kıkır kıkırdık şeker torbamıza eklediğimiz harçlıkları biriktirirken bir bayram önce. Bildiğimiz bayram sevincine, besleyip büyüttüğümüz kınalının evden gidişinin kafa karışıklığı eklenirken, sevgi ve nefret, sevinç ve üzüntü, neşe ve endişe gibi tezat olan duyguların bir arada olduğunu öğreniyorduk erken yaşta.

Sonrasında kurban ettiğimiz değerlere şahitlik etmek çok zaman almayacaktı. Paylaşırdık, sahibi olduğumuz her oyuncağın bir fazlasını, her yiyeceğin göz hakkını, tıpkı bahçe duvarından sarkan eriklerin mal sahibi hacıbabanın nefs hakkını paylaşması ya da kiraz ağaçlarına tırmanmasına izin veren hacıanne gibi. İzin verilmeyen tek şey üzerine çıkılan dalların meyvelerini toplarken kırılması, yere dökülen meyvelerin üzerine basılmaması idi. İhtiyacın kadarını almayı, gerisini yağmalamamayı, sömürmemeyi, senin olmayana saygı duymayı öğreniyorduk. Malının zekatını vermekten, canın kadar sahip olduklarının da sana emanet olduğunu bilmekten farksızdı bu öğretinin yüreğe dokunuşu.

Sorumlu olmayı, büyüdükçe, geliştikçe, becerimiz, bilgimiz arttıkça, küçüklerine sevgi duymayı, öğrenme ve öğretme sevgisiyle birleştirdiğimizde öğrendik. Bilginin de zekatı vardı. Bildiğini öğretmenin bir ibadet olduğunu içselleştirecektik. Zamanla bildiğini saklayan, karşısındakinin kendinden daha becerili olmasından ve kulağı geçen boynuzdan korkan, doğruları çıkarı için çarptıranların dünyasını aydık ancak doğru bildiğimizden ayrılmadığımızda, tek yaslandığımız kendimiz olduğu için kendi omurgamızla ayakta dimdik kaldık.

İyi yaptığımız işler kadar hatalı olanların, diğerlerinin hayatını etkileyenler için olanın da "Ben yaptım, benim yüzümden oldu" sorgulaması iletişimden, özür dileme ise lugatlardan kalktı. Annelerin evlatlarını, kendilerini koruyamayacağına dair inançları ile öğütledikleri gibi. Mükemmeliyetçiliği, mükemmel olma sanma yanılgısı ile karıştırarak. "Benim oğlum yapmaz. Benim kızım hatalı değil, özür dilemez" diyerek kusursuz evlat yetiştirme iddiası ile hata korkağı, töleranssız, aman vermez görünen aslında kırılgan bireyler yetiştiren ebeveynler; özür dilemeden barışan, özür dilemeden yüzyüze bakan, özürsüz yaptığı hatalara devam eden, yaptığının farkında olmayan, cesur ve atılgan sanılan pasif saldırgan tavırların artışının faili oldu.

Geleneksel, atavi değerlerimizden olan yardımlaşma kültürümüze ne oldu. "Kim komşusu açken tok uyuyorsa bizden değildir" Müslüman aleminin kutsal kitabı Kuran'ı Kerimin hadislerinde ifade edildiği gibi, çevresine duyarlı olma, olup bitenin farkında olma, gücün yettiğince dezavantajlı ihtiyaç sahiplerine yardım elini uzatma ne zaman kalktı biliyor musunuz, akıllı sistem evlerde, kendimizi güvence altına alıp izole olurken, kapımızı, bir zamanlar anahtarını teslim ettiğimiz komşumuzun yüzüne kapatıp kırt kat kilitleyince oldu.

Aklı, vicdanı, irfanı özgür ve dini ölçülere göre zengin sayılan mümin, ilâhî rızayı kazanmak emeliyle kurban kesmekte. Böylece maddi durumu yetersiz olup kurban kesemeyenlere yardımda bulunurken yaradanına yaklaştığını hissetmekte. Bu kadar birbirimizden uzaklaşmışken kimin ihtiyaç sahibi olduğunu anlayabiliyor muyuz. Gösterişten uzak olmayı öğütleyen islamiyetin önemli buyruğunu yerine getirebiliyor muyuz, kurbanı kesiş şeklinden, bağış yapma sürecine kadar.

Kurban kesme rituelinde, kurban kesmek için bıçak önceden bilenip hazırlanır ve hayvanın göremeyeceği bir yere konulur. Sonra hayvan ayakları ve yüzü kıbleye gelecek şekilde sol tarafına yatırılır. Hayvanın sağ arka ayağı serbest kalmak şartıyla diğer ayakları bağlanır. Bundan sonra tekbir ve tehlîl getirilir. Böyle bir seramoniye şahitlik eden somut düşünce dönemin görsel öğrenen çocuğunun gerçeği çarpıtmadan doğru kavramsallaştırması mühim ancak zordur. Diğer taraftan hayvanın kesim öncesi kaygısının artmaması ve kesim sırasında eziyet görmemesi esastır. Kesimhanelerde yüzlerce hayvan peşpeşe kesilirken bunların ne kadarına uyuduğunu bileniniz var mı, ya da özdeşim kurulan kasap babanın katliam yaptığı algısının etkisini.

Tamam, Hanefi mezhebine göre, kurban sahibinin hayvanı kendisinin kesmesi menduptur. Bu inançla, ehli olmadan bıçağı eline alanların, hayvana yaptığı eziyet sırasında kendini yaralama vakalarına bir yenisini eklediklerine her kurban bayramında şahit olmuyor muyuz. Liyakat sahibi olmadan yetkin olunmaz, işgüzar olunur.

Kurbanın dinî dayanağına bakacak olursak genel anlamda bir ibadet olduğuna dair Kur'an-ı Kerim'de birçok ayet yer alıyor.
Müminler her kurban kesiminde Hz. İbrâhim ile oğlu İsmâil'in Yaradanın buyruğuna mutlak itaat konusunda verdikleri sınavın hâtırasını tazelemiş ve kendilerinin de benzeri bir itaate hazır olduğunu simgesel davranışla göstermiş olmaktadır. Gökten inen koç ile her kurban bayramında Müslüman alemi ibadetlerini yerine getirirler. Kuran ayetlerinde zikredilen ibadet amaçlı kesilen hayvanların, et ve kanlarının Allah'a ulaşamayacağı asıl olanın ihlas ve takva olduğu vurgusu din alimleri tarafından üzerinde durulan husustur. İhlas ve takva, kulun yaradan ile kalpte buluşması, yani merhamet, şefkat, affedicilik, hilm gibi sıfatların kalpte tecelli etmesi olarak açıklanır. Yani kulun her davranışta, herhalde, hatta her nefeste, yaradanın rızasını aramasıdır.

İhlas ve takvadan söz ederken bir ruh sağlığı alan çalışanı ve psikososyal gelişim basamakları ile çalışan eğitim psikologu olarak, vicdan, merhamet duygusunun gelişimi ve tecellisinin, adalet ve ahlak gelişiminin erken çocukluk döneminde tohumlarını atmadan yeşertmenin mümkün olmadığını biliyorum. Bir canlıya acıma hissinden yoksun olan ortamın havasını solumuş bireyler için tüm yıl hatrını sormadığı akrabasının ziyaretinin samimiyetsizliği gibi kurban edilen değerleri bayram sabahları kadar değil, zamansız ve mekandan bağımsız olarak yaşatan nesiller yetiştirmek dileğiyle.

Uzm. Psk.Gülnur İpin Harbek
@uzm.psk.gulnuripinharbek
[email protected]

YORUMLAR

  • 0 Yorum