Mikelanj fenomeninin babası ABD’li Psikolog Drigotas’a ilham veren kaynak, ünlü ressam, şair ve heykeltıraş Michelangelo’nun “Nasıl bu kadar güzel heykeller yapabiliyorsunuz?” sorusuna verdiği şu yanıtı: “O güzellikler zaten taşın içinde var, ben sadece fazlalıklarını atıp içindeki güzelliği çıkarıyorum.’’ olur.
Rönesans ressam ve heykeltraşlarından Michelangelo, kendisinin eserlerine duyulan hayranlık ortaya koyduğu ürünlerin etkileyiciliğinin nereden kaynaklandığı sorulduğunda, yanıtı, mermerin içindeki kendine özgü güzelliği çıkarmak için yaptığı şeyin fazlalıkları yontmak olduğunu söylemiştir. Nasıl heykeltraşlık, ekleme değil, var olan potansiyeli ortaya çıkarma sanatı ise ve malzemenin niteliğini yorumlayacak sanatçı bakış açısına ihtiyaç var ise; ilişkilerde partnerlerin, birbirlerinin duygu, düşünce, davranışlarını biçimlendirmesi, eşlerin kişisel gelişimi için var olan potansiyelini ortaya çıkarma sürecini de tanımlıyor gibi. Terapist ile danışan ilişkisini de, bir mikelanj etkisi ile yorumlayabiliriz bana göre. Psikoterapist, danışanın iyileşme potansiyelini, kaynaklarını ve başetme gücünü ortaya çıkaran bir ruh&beden&zihin heykeltıraşı. Terapi odasına danışanlar problemlerini taşıyorlar, hayatlarına dair her detayı, ilişkide oldukları tüm insanlarla olan yakınlık, uzaklık, diyaloglar, olumlu, olumsuz ya da derin duygularını paylaşırlar. Geçmişin sayfalarını aralarken, bugün yaşanmışcasına, duygulanır, öfkelenir, ketlenirler. Danışanlarım zaman zaman tanımladıkları problemi çözümlemeyi kastederek, bugün ki bir seansımda olduğu gibi "bana ne tavsiye ederseniz" dediğinde alacakları karara ortak olmamı isterler. Daha önce almış olduğu uzman yardımı sürecindeki bir danışmana ait olduğunu idrak etmekte zorlandığım " boşanmanızı, kendi yolunuza bakmanızı öneririm." cümlesini duyduktan sonra benden beklentisinin de benzer olduğunu dile getirir gibi söylemişti bir danışanım. "Tavsiye ver de onu yerine getireyim" dercesine. Başka bir danışanımın dile getirdiği şekliyle "Erkek arkadaşıma ayrılmak istediğimi ne zaman söyleyeyim, söylersem nasıl tepki verir" sorusunun nedeni, bir falcılık ve zihin okuyucucuk yapmamın istenmesi, muhtemel daha önceki uzman yardımı sürecinin şekillendirdiği yanılgılı bakış açısı. Terapi süreci soru sorma ancak yanıtını danışanın kedisinin verebilme becerisinin gelişmesi sürecidir. Günümüzde beklenti akıl hocalığı yönünde. Akıl veriyorsan "hocam" olarak hitap edilen olma şerefine nail olursun. İmam ya da hocanın dediğine henüz toplum olarak modern şüphe, seküler us ile bakamıyorken "söyle de dediğini yapayım, ben riske girecek ve sorumluluk alacak kadar büyütülmedim", cümlesini de duyar gibiyim, bazen bu beklentide. Buna yanıt verme girişiminde bulunan terapist görünümlü danışmanın ise hoca olmayı satın almasının payını da hesaba katmalı. Michelengelo malzemeye her şekil verenin sanatçı olduğu vardaymış olmalı.
YORUMLAR