OKUMADAN ALİM, GEZMEDEN SEYYAHLAR VE SİBERHONDRİKLER
Gülnur İpin Harbek

Gülnur İpin Harbek

Uzman Klinik Psikolog
  • Instagram

OKUMADAN ALİM, GEZMEDEN SEYYAHLAR VE SİBERHONDRİKLER

01 Mayıs 2021 - 11:15

Doğru zamanda doğru tepkiyi veremeyen, zamanlama problemi ile gecikmiş yanıtları olan, öncelik sıralaması problemi nedeniyle bilgiyi ve beceriyi zamanında edinmeyi öteleyen dürtüsel bir toplumuz. Önce aleti kullanıp ardından bozup sonra kullanım klavuzuna başvurduğumuz doğrudur. Dersten sıkılınca "öğretmenimi dinlememe gerek yok internette bu bilgiler var" diyen çocuklar yetiştirilmesinde rol modelleri olan da biziz.

Dünya turu hayalin varsa, dünyanın bir diğer ucu ayağına gelsin. 360 derece sanal turlar, müzeler, 4K belgeseller, kültürel geziler. Bir yeri gitmiş görmüş oranın kültürünü, yaşam tarzını deneyimlemiş, gittiği yerlere elde ettiği deneyimi taşıyan kişiye seyyah denirdi. Dili geçmiş zaman kullanıyorum, oturduğu koltukta gerçek değil artırılmış gerçeklikle kaşif olanları konuşuyoruz artık. Gitmeyip miş gibi anlatan, orada yaşamış gibi rol kesen ve kestiği role inanan gezmeden seyyahlarımız var bizim.

Eğitim almak için eğitimin düzenlendiği, uzmanın bulunduğu şehire gitme derdi yok artık, bir tuş kadar, bir toplantı linki ve kodu kadar yakın. Eğitimlerin, eğitimi alan kişinin uzmanlığı ile buluşmasında sorun yok. Asıl mesele o işin ilmini almadan iki cümlenin belini kırıp o alanın uzmanı kesilivermekte. Toplum önünde konuşabilme yetisi alınmış bir milletin, toplum önünde şakıma yetkisi verilen birine maruz ve hayran kalması kaçınılmaz, sahne varsa seyirci de var. Profesyoneller alanının sınırlarına, etiğine hakim olmalı, suistimallere sessiz kalmamalı. İşin ehli susarsa, tevazu gerçek sayılır. Konuştuklarımız kadar sustuklarımızdan da sorumluyuz elbette.

İnternetin imkanlarının derya deniz olduğunu keşfeden insanımıza, her bilginin doğru sayılmayacağı, bilgiyi almak kadar o bilgiyi doğru yerde, işlevsel kullamanın ne demek olduğunu, bilgiyi aldığı kaynağı araştırmak ve referans gösterebilmek, sadece okur yazar değil bilgi okur yazarlığı öğretilmeli.

Doktora gerek yok, İnternete gir hastalık belirtilerini arama motorundan arattır, kendinde hangi hastalıkların olduğunu teşhis et, tedavi yöntemlerini de keşfet, en uygun yönteme karar ver. Var olan belirtilerin hangi hastalıklarda göründüğünü öğrendikten sonra uzmana git ona işini öğretmeye çalış. Benzer semptomları gösterenlere hekimlik yap ilaç ve tedavi önerisinde bulun. Googledan mezun olan doktorlarımız, diyetisyenlerimiz, ruhsağlığı alan çalışanlarımız var bizim.

Bilgi kontrol edilebilir birşey ise pandemi sürecinde yaşadığı içsel çatışmalarla başedemediğinde, kontrolü elinden bırakmayan siberhondrikler, daha çok araştırmaya, araştırdıkça şüphecilik geliştirmeye, şüphelerini gideremedikçe uzmanlara güvensizlik, hiç bir yardımı kabul etmeme ve kaçınılmaz izolasyona sürüklendiler. Siberhondrikler, başağrısı, halsizlik, yorgunluk vb. bedensel her reaksiyonunu virüsün bulaş sonrası belirtilerine yorup bu uğraşlarını yoğun araştırmaya, okumaya, tanı koymaya, tedaviye harcayarak kendilerini ve çevrelerini terörize ederler. Hastalık belirtileri, ilgi görmek, dikkat çekmek gibi ikincil kazanç sağlandıkça kişiler daha detaycı daha hasta olmayı seçerler.

İlgi için hastalıklara, itibar görmek için bilgi tüccarlığına ihtiyaç duyacak kadar yerini yurdunu öz değerini yitiren içi boşaltılmış nesiller mi bırakacağız arkamızda.

Aldığın besin kaynağının oranının, içeriğinin kontrol edilememesi vücudu nasıl hasta ediyorsa, bilgi girişinin ve işlenemeyen bilginin zihinsel ve ruhsal süreçlere verdiği tahribatı gözardı edemeyiz.

Yediği yemek kadar aldığı bilgiyi seçebilen, bilginin kaynağını, doğruluğundan emin olan, ilgili yerde çıkarıp kullanan, bilgileri birbiri ile işlevsel ilişkilendiren, o bilgiyi çağın ihtiyacına göre dönüştürebilen
nesillerin yetişmesi için; ilgili, araştıran sorgulayan, çocuğuna eşlik eden ebeveynlere ihtiyacımız var. Toplumun ortalama ruhsal, zihinsel, bedensel ihtiyaçlarının ve ortaya çıkan problemlerin tespiti kadar, o ihtiyaçların karşılanacağı ve o problemlerin, en yakın sosyal çevrede düzenlenebileğini unutmamak, bireyle sürekli temas halinde olan aile kurumunun potansiyelini güçlendirmek zorundayız.

Toplumun en temel yapıtaşı, en temel kurumu, kendi yalnızlığına inanan, yalnızlaşan, sadece kendini doğru referans noktası kabul eden insan değil, ailedir.

Ailenin işlevini yitirmediği, 'çağın ihtiyacı projeksiyonu' ile işlevinin itibarsızlaştırılmadığı geleceğe ve gelecek tasarımlarına.

Gülnur İpin Harbek
Uzm.Klinik Psikolog
@uzm.psk.gulnuripinharbek
[email protected]

YORUMLAR

  • 0 Yorum