Hiç fark etmeyiz bir şeye sahipken onun varlığının kıymetini. Sağlıklıyken beden ve ruh bütünlüğümüzün tıkır tıkır işleyişini algılamayız mesela.. İlişkimiz yolunda giderken aşkın hayatımıza kazandırdıklarını… Sükunetini gecenin dolunayın bekçiliğinde sürmekteyken. Yahut günlük güneşlik bir merhabanın. Dostlarımız henüz yanıbaşımızdayken… Ben bir de denizi ekliyorum bunlara. Onunla sürekli iç içe yaşadığımızda alamayız belki de iyot kokusunu. Kısa veya uzun süreli ayrılışlar yaşatır bize hasretimizi... Tekrar kavuştuğumuzda deniz saçlı şehrinize, martılar hoşgeldine durur vapur düdükleriyle yarışırcasına. Kocaman bir gülümseme yayılır yüzümüze... Soluk keser mavi bir imbat... Öpüşür yüreğinizde umutlar. Dalga sesleridir denizleri seven bir kişinin en güzel ninnisi. Ona baktıkça yakınlaşır kalplerimizdeki ufuklar… Çünkü deniz özgürlüktür. Yaşam kaynağıdır başlı başına. O yüzden bir ayrılmaya görün ondan özlem ateşleri yanar damarlarınızda. Bir an önce ulaşmaktır dileğiniz sevgilinize. Deriz ya hayattır su. Aşkın olumladığı... Uğrak yeridir peri kızlarının. “Mehtaplı gecelerde hep seni andım” ların ayin mekanı. Tevekkül dolu rastgele nidalarının yükseldiği kaynak takaların pat patları arasından.
Bir an minik bir balığın sudan kendini gösterivermesi. Dalgalarla oynaşan rengahenk çakıllar…
Küçük kızın kumdan kalesinin yerle bir olduğunu görmesi anındaki şaşkınlığı. Artık romanlarda kalmış güverteden mendilli el sallayışlar. Sevdalar, ayrılışlar, kavuşmalar…
Denizsiz yapamayanlardanım ben. İlk yaz akşamlarında haziran ayını iple çekenlerden, suyuna bir an önce yüz sürmek için… Düşlerinde karpuz kabuğundan gemiler inşa ettiren çocuklara…
Eğer sudan çıkmış bir balıksanız şu aralar… Hemen maviliği hayal edin. Bakın bakalım dalga sesleri gelecek mi kulağınıza?
YORUMLAR