İnsani duygularla beslenen insanların yalnızlığı başkadır.
Onlar mal mülk gücüne değil yürek zenginliğine bakarlar.
Herkesten derin bakarlar hayata.
Akıntıya karşı yüzmekten yorulmuşlardır.
Sessiz çığlıklar atarlar da, ulaşmadan geri döner kendilerine.
Geçmişe uğrarken geleceği mavi boyamayı ne çok isterler de, çaresizlikleri ayaklanır günün her saati.
Eski zaman şarkıları yüreklerini yırtarak geçer.
Özlemleri ülkenin bütünlüğünedir, gerçek dostluğa ya da aşka!
İnsanın insana sevgisizliği artarken, nefret ve şiddet her geçen gün biraz daha ayaklanırken.
Duygularıyla yaşayan insanlar ne yapsın?
Kendilerine saklanmaktan başka.
Tamiri imkansız sökükleri vardır, hikayeleri eskimez.
Kahreden kahramanlarla doludur hayatları.
Sırtlarına saplanmış hançer izleri, ayrıntılarda sayısız darbe.
Gocunmadan ağlarlar sevdiklerine, kaybettiklerine.
Yine de bir duvar yazısı gibi durur umutları.
"Dipteyken bile şansı vardır denizyıldızlarının."
Sofralardaki bereketi, yüreklerdeki merhameti ararlar.
Kan dökerek çizilen sınırlara itiraz ederler, kadersiz ölümleredir isyanları.
Barışa ve kardeşliğedir tutkuları, insana ve cana.
Renklerin kayıp cennetinde çocuk resimleri çizerler camlara.
Yaşam alanlarında kitaplarının sözü geçer.
Ne teknolojiye hayranlıkları vardır, ne sanal aleme.
Onlar eski zaman serçeleridir, gönül kırıntılarıyla beslenen.
Demode sayılırlar, eskiyince kapının önüne konan terlikler gibi.
İnadına faytonlara binip, içlerindeki çocukları gezdirirler.
Burun kıvırırlar plazalara rezidanslara.
Hala mahallelerdeki yürekli delikanlılık günlerini ararlar.
Ve şimdi kahrolurlar, ülkenin bölünmesine çanak tutan düzene bakıp.
Bir sızının ilmeğinde sallanırken, gözleri de yürekleri da asılı.
YORUMLAR