Bazen acının en dibe vurduğu yerdesinizdir. Ne ileri ne geri tek bir adım atamazsınız.
Tüm hayalleriniz, uğruna vazgeçtiğiniz her şey tek bir cümleyle yok olup gider ve kalakalırsınız. Çok ağlamak da fayda etmez çok içmek de. Ya sonsuza kadar uyumaktır isteğiniz ki buna en basit yolla ölüm denir, ya da hissizleşmek. İkisi de aynı şeydir nasıl olsa. O acı tekrar yakanıza yapışmıştır. Ve aynı filmi aynı acıyla, hayal kırıklığıyla ve ıslanmış gözlerle izlersiniz.
Hayattır işte bu. Sadece tekerrürden ibarettir. Kessen kan akmaz denecek kadar acır canınız. Ve ağzınızdan tek bir cümle dökülemez artık. Çünkü bu sefer her şey bitmiştir.
Bazen, bitmesin diye fark etmeden uğraştığınız ve yaptığınız her şeyin üzerinizde emanet durduğunu fark edersiniz...
Sanki şoför uyumasın diye devamlı konuşmayı kendine görev bilmiş yolcu gibisinizdir...
Bitmesin diye kendi kendinize uydurduğunuz hikayeler...
Arka arkaya dökülüyordur, dudaklarınızdan…
Aslında sizin de gözlerinizden uyku akıyordur, yorulmuşsunuz artık…
"Bir kenara çeksek de, o da uyusa ben de” diye geçer içinizden söyleyemezsiniz bir türlü...
Sonra bir an gelir uyanırsınız. ”Ne zaman uyuyakaldım ki” demeye fırsat bulmadan artık yol almadığınızı ve yanınızda şoförün de olmadığını fark edersiniz... “neredeyiz acaba” diye sormaya takatiniz yoktur.
İşte o anda hiç bitmez sandığınız bitirmemek için tüm yaptıklarınıza rağmen, bittiğini ve sizi sonsuza kadar terk ettiğini anlarsınız. Rüyanın geçmesinin dayanılmaz hafifliğini yaşar, kendinizi o tatlı uykuya teslim edersiniz. Çok ağır bir travmadır. aslında, fark edilmez. Ciddi bir hayal kırıklığıdır...
Sadece kendinizi gerçek dışı bir dünyada hissetmeniz sebebiyle bitmez zannedersiniz. ayaklarınızın yere basmadığını hissedersiniz ama aslında kanat da yoktur. Yere çakılıp toz kaldırdığınızda başlarda zemin canınızı çok yaksa da zamanla zaten gerçek olmayan bir şeyin büyüsün de yaşadığınızı anlayıp gerçeğe dönersiniz...
YORUMLAR