Dünya'nın kuruluşundan bu yana insan evladının en önemli temel ihtiyaçlarından, yeme ve içmeden sonra giyim gelir.
Doğa da giyime ihtiyaç duyan tek canlı insandır..
Soğuktan korunmak için başlayan giyinme ihtiyacı, günlük hayatta insanların kendilerini iyi hissetmelerine de neden oluyor. Günümüzde, giyinme veya tekstil kundakla kefen arasında başlayıp biten bir serüvendir.
İşte bu kadar bağımlı olduğumuz bir sektördür tekstil. Sadece üstümüzde taşıdığımız hazır giyimden ibaret değil.
Bir de bir çok insanın görmediği, işçiliğin ve emeğin ve sömürünün en çok görüldüğü sektörlerin başında tekstil gelir.
En basit hali ile küçük paralar ödeyerek satın aldığımız bir tişörtün size ulaşıncaya kadar kimlerin emeğiyle gerçekleştirdiğine bir göz atalım.
Beyaz altın denilen hammadde pamuğu üreten çiftçi pamuğu çöpünden çekirdeğinden ayıran Çırçır fabrikasındaki işçiler tarafından iplik haline gelişi, örülmesi, dokununması, sonra bin bir çeşit kimyevi boyalar ile boyanması.
Tasarım, kesim, dikim, baskı ve nakışı bu aşamalardan sonra tekstil atölyesinde dikilmesi kalitesi ve paketlemenin yapılması, tüm aşamalardan sonra mağazada tüketiciye ulaşması. Onlarca belki de yüzlerce insanın elinin değdiği emek verdiği bir ürün size basit bir bez parçası olarak gelebilir.
Mesela bir tişörtün üzerinde ne çok insanın emeği var farkında mısınız?
Tekstil sektöründe bu kadar insan gücüne ihtiyaç varken istihdam edilen çalışanların emeğini sosyal haklarını ne kadar koruyoruz çocuk işçiliği ve fazla çalıştırma saatlerine neden gözümüzü kapatıyoruz.
YORUMLAR