Sıra dışı zamanlardan geçiyoruz. Yeni binyıl ulusların, kültürlerin, ekonomilerin küreselleşmesi ile birlikte işbirliği ve rekabet için daha iyi yollar bulunması gerektiği gerçekliğinin baskısı ile birlikte geldi. Yoğun bir ekonomik ve çevresel karşılıklı bağımlılık çağında sürdürülebilir bir dünya kurmak için her bir birey, her bir ülke ve her bir organizasyon kendi mirasının bilgi birikimini ince eleyip sık dokuma, kendi tarihlerindeki artık işlerine yaramayacak dersleri bir kenara bırakarak ve sırf değişim olsun diye değil, en temel önemde ve değerli buldukları geçmişlerini korumak adına, kendi tarihlerinden en iyi olan ne varsa alma zorluğu ile karşı karşıya.
Bu da insanların aynı anda hem geriye, hem de ileriye doğru bakmasını gerektiren önemli bir görev.
Yanıtlar gökten zembille inmeyecek…
Uyum sağlayan liderlik; mesleki ve kişisel yaşamınızda karşı karşıya kaldığınız en önemli zorluklara karşı yol almayı sağlayacak en önemli kavramdır.
Önce lider kavramının gücüne bakalım…
Algısını ve hedeflerini oluşturmuş “liderlikte” bilim vardır, tıpkı bir tıp insanı olmak gibidir. Tıpta var olan iki güçlü süreçten oluşur; Teşhis koyma ardından çözüm için harekete geçme.
Teşhis koyma ve harekete geçme süreci, veri toplama ve sorunun tespit edilmesi (yani ne olduğu) ile başlar ve yorumlayıcı aşamaya (yani nden oluştuğuna) doğru ilerler. Son olarak topluluğun harekete geçme potansiyelinin doğru irdelenmesi vardır ( yani bundan sonra ne yapılacağı).
Liderliği zorlu kılan en önemli öge, mevcut topluluğun algısını tüm ayrıntıları ile doğru okuyamamaktır. Teşhis doğru konmadığında alınacak önlemler ne kadar çalışılmış ve değerli olursa olsunlar adeta bir çöp olacaktır. Tam bu noktada Mevlana’nın harika sözü devreye girer; “Ne söylersen söyle karşındakinin anladığı kadarsındır “
Güçlü iletişim becerileri ile algıdaki farkları doğru okumak sağlıklı vizyonu ve yönetimi getirecektir.
Lider önce insan alfabesini çözebilmeli. En büyük ihtiyaç olan “önemsenmeyi” doğru yapılandırabilmeli ki ardından en önemli olan “güven duymak” gelebilsin.
Sahneye çıkan lider, hangi algıya hitap ettiğini ve kurgusunu çok doğru oluşturmalı çünkü sahne “canlıdır” geri dönüşü yoktur. Spontan kurgu karmaşa ve zaman kaybıdır. Fakat hazırlanan kurgunun içselleşmesi ve samimiyet içermesi gerekmektedir.
İnsanlar, liderlik ve otoriteyi ve güç ile etkiyi genellikle birbirine karıştırır. Liderliği bir eylem olarak görmek önerilendir. Otorite, güç ve etki önemli araçlardır fakat bu araçlar liderliği tanımlamaz.
Gerçek liderle baskıcı yöneten arasındaki fark; yöneten baskı ile yapılacakları sonuçlandıran, lider ise; bu yolculuğa çıkanları ardından güven ve inançla peşinden sürükleyebilendir.
Umut dolu yarınlar için saygılarımla….
İpek Alçı
Performans Geliştirme Danışmanı
YORUMLAR