Suya yazmadım
İpek ALÇI

İpek ALÇI

Eğitim ve Performans Geliştirme Danışmanı

Suya yazmadım

19 Temmuz 2021 - 14:45

“Verdiğiniz sözü tutma yeteneği hayatınızın temizliğine bağlıdır”
Mahatma Gandhi


Hayatınızın başarı ve mutlulukla dolu bir yönde yürütebilmeniz ve onu kontrol altında tutmanız; kendi kendinize verdiğiniz dürüst, sağlıklı, başarılı, onurlu kararlara ve bu kararlarla ilgili aile-okul-iş-sosyal, tüm çevreniz ile, yaşamınız boyunca yapılacak girişim ve katılımlarda bu güzel inanca ve sizden beklenen görevlere ne derece sadık kaldığınıza bağlıdır.
Kişisel kararlarınız ve başkaları ile olan ilişkilerde yaptığınız anlaşmalara sadık kalmak, bu anlaşmaları zamanında yerine getirmek, onlara yalnızca yardım etmek, faydalı olmak için değil, kişinin kendi kişisel “onuru” için de önemli bir gerçektir.
Kişiler; yerine getirmeyeceklerini bildikleri halde, neden söz verir, neden, kendilerini onur kırıcı bir duruma götürecek, söz verdikleri kimseleri zor durumlara düşürecek anlaşmalar yaparlar?

-İlk sebep; başlangıçta “yapamam” diyerek oluşacak hoşnutsuzluğu bilinçli olarak geçici bir süre için önlemek
-İkinci sebep; korku hissinden doğan alışkanlık
-Son sebep; talep sahibini yine bilinçli olarak yüzeysel anlamda memnun etmek ve kandırmaktır.

Bu üç neden, kişisel güvenceye kavuşamamış bireyleri çoğunlukla bu yöntemlere sürükler.
Verilen söz tutulmamış, söz veren “algı yeteneği, kişisel değer yargısı varsa” basit bir deyimle, “onurlu bir kimse ise” sözünü yerine getirmeyerek aşağılanmış bir duruma düşmüştür. Bu söz ile yapılması düşünülen konu yapılamamış, söz verilmiş olan kimse bu söze inanarak beklemiş ve belki maddi veya manevi kayıpları olmuş, iki taraf da güç bir duruma sürüklenmiştir.
Oysaki kişisel kimliği oluşmuş kimseler benzeri bir durum ile karşılaştıkları zaman, eğer o an içinde bir karar verme, hemen “yaparım” veya “yapamam” deme olanağına sahip değiller ise, kısa bir süre belirterek sonra yanıt vereceklerini söylerler. Yapamayacakları bir durum var ise bunun nedenlerini gerçek, saygılı ve sabırlı bir şekilde detayları ile ortaya koyarlar. Kaliteli “hayır” diyebilmek bizi aslında yüceltecek bir durumdur. Sempatik gelen ve içi boş olan yalan evetlerdense…
Bir gencin aile bireylerinden herhangi birisi tarafından istenen küçük veya önemli bir konu, aynı genç tarafından o şartlar içinde getirilemeyecekse, bunun nedenleri, bu isteği ondan bekleyen kimseye saygılı bir şekilde anlatmalı, yapılabilecek başka yöntemler varsa, isteğin bu yol ile yapılmasına çalışılması gereklidir. Aile içi ilişkiler köreltilmemeli, bu ilişkiler olumlu sevgi ve saygı dolu yöntemler ile geliştirmelidirler. Bu tarz, olgun ve saygın bir aile yöntemidir.
Bir arkadaşın veya gerçek bir dostun zor bir durum içinde kalarak, yardımınızı düşündüğü bir konu, sevgi ve iyi niyet içinde ele alınmalı, yapılamayacaksa neden yapılamadığı veya yapılabilecek olan şeyin ne olduğu ona samimi gerçekler ile anlatılmalıdır. Gerçek dost veya arkadaşlar, yaşamın gerçek hazineleridir ve onların o günkü istekleri, belirsiz bir gelecekte de, belki sizin de onlardan isteyebileceğiniz bir şey olabileceği unutulmamalıdır..
Pisagor demiş ki; “en eski ve kısa kelimelerden olan evet ile hayır konuşurken en çok düşünülerek söylenmesi gereken kelimelerdir”

Şüphe ve tereddüt içindeyseniz hayır deyiniz. Sonra evet diyebilirsiniz. Çünkü “hayır’ı evet yapmak, evet’ i hayır yapmaktan daha kolaydır.”
Yaşamınız içinde her daim onurla ve içi dolu sözler tanımlayabildiğiniz ve kendinizle barışık bir ömür dilerim.
Mutlu bayramlar…

YORUMLAR

  • 0 Yorum