Özledik çocukluğumuzu…
Küçükken ne çok duyardık “nerede bizim gençlimiz” cümlesini. Ve derdim ki o zamanlar içimden ne var ki bizim gençliğimizde?
Şimdilerde öyle iyi anlıyorum ki bu cümlenin içini dolduran anlamı!
Teknoloji ile yitip gidiyoruz günden güne ve sığlaşıyoruz korkutucu şekilde.
Elbet her yeniliği kullanmanın kendince doğruları ve güzellikleri var ama çevremde her geçen gün “çokluğun hiçliğini” yaşayan yitirilmiş ruhlar sayısı arttıkça artıyor.
Fastfood yemek alışkanlığı türü çabucak tüketilen ilişkiler sarıp sarmalamış insanımızı, gençliğimizi. Üretmekten ve düşünmekten uzaklaşılmış, uyuşturulmuş bir dünya da uçuşan kimlikler.
Psikolog bir dostum hastaları için; “en kötüsü, senaryolar yaratarak ve üstelik bu senaryolara inanarak yaşayanlar ordusu var artık toplum da” diyor.
80 kuşağı büyük bir kayıp olma yolunda koşar adım gidiyor diye düşünüyorum.
Belki bu bir süreç. Dünya tarihinde her dönemin bir yükselişi sonra alınmış dersleri ve sonra da yeni bir tanımın ortaya çıkması vardır. Bu döngü hep böyle çalışmıştır. Kim bilir belki de bu teknoloji çağı gün gelip bu yitip giden ruhları yenilemek için yeni kazanım üretecek. Umut ediyorum.
İlişkiler iyiden iyiye dağılmadan ve kurulmuş düzenler bozulmadan sisteme dur diyen bir kazanım olsun dilerim. Bugün artık sağlam kalmış diyaloglar gıpta sebebi. Yaşamın tamamında insana dair en keyifli zenginlik “huzurlu bir beraberlik” iken doğru insan! Karaborsa.
En büyük özlemimiz huzuru bulacağımız, paylaşım katkısı yaşadığımız insanı bulabilmek. Ama tahammül sınırları o kadar azaldı ki, kimse bir başkasının huyunu algılamak ve ters düşen yanları için sabır göstermek taraftarı değil. Gelsin sıradaki, çekemem naz niyaz tarzında yaşıyor. Hızla tüketilen beraberlikler ise “MUTSUZ İNSAN” görünümünü çoğaltmaya devam ediyor.
Az ve öz yaşanılan, değerleri yitirmediğimiz bir toplum olarak kalabilmek, koruyabilmek umuduyla…
İpek ALÇI
Çocuk Gelişimi ve Psikolojisi uzmanı
[email protected]
YORUMLAR