23 NİSAN ÇOCUKLARIMIZINDIR
Lütfiye Kader

Lütfiye Kader

İzdüşüm

23 NİSAN ÇOCUKLARIMIZINDIR

23 Nisan 2025 - 13:20

Özgürlük, yaratıcılık, saflık, güven, sorumluluk, sevgi, gelecek, çocuk ve zenginlik yazımın anahtar sözcükleri.

       Yeni doğan bir bebek ilk yaşam deneyimine güvenli bir kol ve güvenli bir beslenme ile başlar. Annesinin kollarında, annesinin sıcaklığında, annesinin sütüyle huzurludur. Gelişmeye devam ettikçe annenin korumacılığında daima kendini güven içinde hisseder ve öğrenmeye başlar. Öğrenme onun için büyük özgürlüktür. Korkusuzca öğrenme çabaları ve yaratıcılığı o dönemlerde anne ve babayı zorlar. İlgilenmek gerekir. Çünkü her yaptığı hareket onu geliştirir, yaşamı öğrenme merakı sosyalleşmesini de sağlar. Çünkü bu öğrenme süreçlerinde çok saf ve temizdir kimseye zarar vermek istemez zaten veremez. Güven duyduğu sürece çocuk olumlu gelişir, sağlıklı ve dengeli olur. Ebeveynlerin çocuklarına gösterdiği sevgi, saygı, güven ve sorumluluk çocuğun karakterinde de görülür.  Sevgi, bir insanın bütün dertlerini çözme gücünde olan sihirli bir ilaç gibidir. Sevgiden nasibini alan her çocuk ve birey çevresine de bu sevgiyi yansıtır. Çocuk her ailede bir zenginliktir ama çocuğu olmayanlar için de bu eksiklik, başka çocukları evlat edinerek, onlara yardım ederek, onları okutarak, evlendirerek mutluluğu yaşayan pek çok çift vardır. Egemenliğin gerçek sahibi bireydir. Bireysel egemenlik; insanın doğal olarak kendi kaderini belirlemesidir. Özgürlük,  sorumluluğu da birlikte getirir. Özgürlüğünden vazgeçmek insan olma niteliğinden, insanlık haklarından, hatta ödevlerinden vazgeçmek demektir. Değişim halindeki şartlara uyum sağlayabilmek ve yaşama etkin bir şekilde katılabilmek belirli bir esnekliği ve yaratıcılığı da beraberinde getirir. Sorunlarla başa çıkabilme ve özgün seçenekler bulabilme yaratıcılık ve inovasyonla olur. Yaratıcı düşünme, yeni yollar, yeni yaşantılar ve yeni yollara açılmasını sağlar. Bu yeni yolların açılması insanın egemenlik gücüne ve bilincine bağlıdır.

        Ülkemizde ortalama ömür süresi uzamıştır. Ortalama yaşı 75 – 78 aldığımızda bir çocuğun ülkesi ve devleti için ne büyük bir yıl zenginliğini taşıdığını görmek, gelecek için büyük umuttur. Bir ülkenin neredeyse 100 yılını değiştirebilecek güç ve potansiyel çocuklarımızdadır.

Eğitimde fırsat eşitliği cumhuriyetin kuruluşundan günümüze nasıl değişti?

      1923-1938 arasındaki 15 yıllık dönemde; ilkokulda okuyan öğrenci sayısı 336 binden 950 bine çıkmıştır. Bu okullarda okuyan öğrencilerin artış oranı, okul artışlarından çok daha yüksek olmuştur. İlköğretimdeki niceliksel (sayısal)artış eğitimin niteliğindeki artıştan daha fazla değildir.

 Örgün öğretimde okuyan öğrenci sayıları neden değişti?

       Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), 2023-2024 örgün öğretim istatistiklerini yayımladı. Açıklanan istatistiklere göre Türkiye’de 1 milyon öğrencinin okulu bıraktığı görüldü. . Ancak imam hatip liseleri bünyesinde açılan imam hatip ortaokullarının sayısı 765’ten 815’e yükseldi. İmam hatip ortaokullarında eğitim gören öğrenci sayısı 691 bin 422 iken kız öğrenci sayısı 362 bin 403 olarak saptandı. Okul sayısının artması nitelikli eğitim kalitesini etkiledi. Çünkü İmam Hatip Liseleri Meslek Liseleridir.

       Ormanlar kralı aslan etle beslenir ot yemez, koyun veya dana ot yer, et yiyemez. Yiyebilmesi için metabolizması değişmek zorundadır. İmam Hatip Ortaokul ve Liselerinde Meslek dersi eğitimi zorunludur. Benim ilk görev yerim bir İmam Hatip Lisesiydi. Çok yoğun meslek dersleri olduğunu biliyorum. Teknik Meslek Liseleri de, Kız Meslek Liseleri de meslek liseleridir. Onların da okullarının özelliğine göre meslek dersleri zorunludur. Alanında eğitim almış kişilerin mesleklerini en iyi icra edecekleri bir durumda,  onlara bilim projeleri hazırlamalarını eşitlik hakkı olarak görüp, meslek derslerine ek olarak, normal ortaokul ve liselerdeki programları uygulamak zalimlik değil de nedir? Onların kendi alanlarında iyi bir din bilgini yetişmelerinin önünü kesmek de kişi haklarını tahakküm altına almak değil midir? Üstelik bu okullara giden kız öğrencilerin kendi alanlarında yetişmesi ve ileri yaşamında meslek sahibi olma şansının verilmemesi, kadınların müftü olamamaları ne kadar haksız ve ayrımcı bir tutumdur. İmam Hatip liseleri mezunlarının üniversite giriş sınav başarıları ortadayken burada okuyan öğrencilerin iyi yetişmiş bir din bilgini olarak meslek sahibi olmaları bu ülkeye daha faydalı olmaz mı?

Eğitim sistemimizi bu yanlış düşünce kalıplarından kurtaramazsak, öğrencilerin de öğretmenlerin de metabolik faaliyetleri aynen koyun veya dana gibi bozulur. İmam Hatip Liseleri de kendi alan bilgisinde yetiştirildiğinde seçtiği alanda çok iyi bir imam, hatip ve din bilgini olabildiği gibi ilgi duyduğu diğer alanlarda sınavlara girerek ikinci bir üniversiteye de elbette gidebilir.

1997-1998 yılları arasında okul başına düşen öğrenci sayısı 361 iken 2015-2016 yılları arasında okul başına düşen öğrenci sayısı 281 ‘dir.

       Oysa bugün, ülke içindeki ekonomik yetersizlikler ve yanlış düşünce kalıpları her alanı olduğu gibi eğitimi de olumsuz etkilemektedir. Ancak tasarruf yapılacak en son alanlardan birinin eğitim olması gerekmektedir. Çünkü eğitim aracılığı ile ülkenin geleceğine yatırım yapılmaktadır (MEB, Plan Rapor Taslağı, 2005).

Çocuklarımızın dünya eğitim sistemlerinin değerlendirilmesi olan PİSA sınavlarındaki başarıları ortalamanın altında.

 PISA 2022’de Türkiye’deki öğrenciler matematik, okuma becerileri ve fen alanlarında OECD ortalamasının altında puan almıştır. https://pisa.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/2024_03/21120745_26152640_pisa2022_rapor.pdf

Türkiye’de öğrencilerin %18’i okula giderken kendisini güvende hissetmediğini (OECD ortalaması %8), söylüyor. Kaynak: OECD, PISA 2022 Veri tabanı, Tablo II.B1.1.4.23

2016 yılında yaz saati uygulamasını kaldırmadığımız için çocuklarımız, çalışanlarımız, sağlıklı, güvenli ve verimli olamıyorlar. Üstelik sağlıklı gıda ile beslenemiyorlar.

2022 yılında Türkiye’deki öğrencilerin %44’ü yaşamından memnun olmadığını bildirmiştir. OECD ülkeleri genelinde de ortalama olarak yaşamdan memnun olmayan öğrencilerin oranı 2015’te %11 iken 2018’de %16’ya ve 2022’de %18’e yükselmiştir.

Eğitimin amacı mutlu olmaktır. Geleceğimiz olan çocuklarımızın mutsuzluk nedenleri ve kaynakları araştırılmalı önlemler alınmalıdır.

Nüfus sayımı kayıtlarından anlaşıldığı gibi, eğitim durumuna göre Türkiye'de en çok ilkokul mezunu bulunmaktadır. (17 milyon 580 bin). Hiç okul bitirmemiş 6 yaş üstü insan sayımız 9 milyon 807 bin 582 dir.1 Ara 2020

4+4+4 lük eğitim sistemi ne yazık ki eğitimi dört dörtlük yapamamıştır. Toplam 23 milyon 807 bin 582 insanımız ortalama ilkokul seviyesinde bile eğitim almamıştır.

Türkiye'de üniversite mezunu oranı son 15 senede %8'den % 24,6'ya yükseldi. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), önceki gün 2023-2024 örgün öğretim istatistiklerini yayımladı. https://tclira.com/egitimde-korkutan-tablo-tam

Türkiye'de 2024 Ocak itibariyle 209 üniversite var. ODTÜ Enformatik Enstitüsü bünyesinde yer alan University Ranking by Academic Performance (URAP) Araştırma Laboratuvarınca açıklanan "dünyanın en iyi 3 bin üniversitesi" sıralamasında ilk 1000'de Türkiye'den 11 üniversite yer aldı.11 Şub 2025.  Neden ilk yüz içinde değiliz!

       Bugün “23 Nisan Ulusal egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın anlamını ve öneminin kutlanmasının ne büyük bir vizyoner bakış olduğunu görmemiz anlamamız gerekiyor. Ülkemizin kurucusu büyük lider Atatürk’ün bu vizyoner bakışını Dünya’ daki en gelişmiş dediğimiz ülkelerde bile göremiyoruz. Çünkü Dünya’da çocuklara (evrensel olarak) bayram armağan eden tek liderdir Atatürk. “Özgürlük ve Bağımsızlık Benim Karakterimdir.” diyen Atatürk’ün neden çocuklara bayram armağan ettiğini bu sözünden de anlıyoruz.

Çocuklar Ne İster?

Birey olarak kabul edilmek isterler. Değer görmek isterler. Sevgi ve güven isterler. Duygu ve düşüncelerini dinleyen, anlayan, değer veren ebeveyn isterler. Söz hakkı isterler. Anne-babaları ile vakit geçirmek isterler. Korku ve kaygılarının önemsenmesini isterler.

Çocuklara armağan edilen tek evrensel bayram olma özelliği taşıyan bu bayramın temelinde egemenlik, özgürlük ve gelecek yatıyor. Bu vizyonla 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk bayramının eskiden olduğu gibi yurdumuzdaki ve Dünyadaki tüm çocuklar için bu bayramlarımız yeniden coşku ile kutlanmalıdır. Dünya’da insana sevgiye, çocuğa, barışa, sorumluluğa karşı el verecek pek çok ülkeye öncü oluruz.

        Atatürk, 17 Ekim 1922 tarihinde Bursa'da kendini karşılayan çocuklara aşağıdaki şekilde seslenerek nasıl bir gençlik istediğini belirtmiştir: "Küçük hanımlar, küçük beyler, sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı ve ikbal ışığısınız. Memleketi asıl ışığa boğacak olan sizsiniz.” Bu bağlamda 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramınız kutlu olsun.

                                                                                           22.04.2025

                                                                                      Lütfiye KADER 

                                                                      Em. Uz. Fen Bilimleri Öğretmeni         

YORUMLAR

  • 2 Yorum
  • Hasan Karagöz
    1 hafta önce
    SAYGIDEĞER LÜTFİYE KADER, ƁU KADAR ÇOK DEĞERLİ YAZILARINIZA DUYDUĞUM HAYRANLIĞI TARİF EDEMİYORUM. SAYGILARIMLA-HASAN KARAGÖZ
  • İbrahim Berksoy
    1 hafta önce
    İyi eğitim almamış toplumların geleceği yoktur. Eğitimden yoksun bırakılmış toplumlar demokrasiden, temel hak ve özgürlüklerden uzak otokratik yönetimler altında yönetilirler. Bu yüzyılların eğitimsizliğini önlemenin tek yolu geleceğimiz olan çocukları iyi eğitmek, Cumhuriyetimizin geleceğini onlara emanet etmektir. Atatürk işte bunu yapmıştır. Önce TBMM'nin açılışıyla hakimiyeti hanedandan alıp asıl sahibine, millete vermiştir. Sonra da Meclis'in açıldığı bu ulusal egemenlik gününü çocuklara armağan etmiştir. Eğitim dünyamızın içinde bulunduğu durumu ortaya koyan bu değerli makale için teşekkür ederim.