Gördüğümüz ve göremediğimiz alanların kendi içlerinde sistemleri var. Bu sistemlerin hepsi bir denge içinde. Aslında Evren’in de Dünya ‘nın da yaşam anahtarı kendi içindeki sistemlerde saklı.
Doğal sistemler Dünya barışını bozmaz ama sistemlere müdahale edersek kendimiz de bu bozukluğun içine gireriz. Ne kadar gelişirseniz gelişin, tekrar başa dönme döngüsü sistemin gereğidir. Bir dönme dolaba binerseniz, en yüksek noktaya çıktıktan sonra aynı şekilde yere inersiniz ya da yere inmek zorunda kalırsınız.
Peki, değişen nedir? Yukarıya çıkarken farklı yerler görür, farklı duygular yaşarsınız. Yukarı çıkarken yanınızda ne taşıdığınızın önemi, yere düşme hızına bağlı olarak değişir. Sizi aşağı doğru çeken yerçekimi kuvveti ile havanın kaldırma kuvveti birbirine zıt çalışır.
Güç taşısanız da, hiçbir şey taşımasanız da yere inerken düşme hızınız havanın kaldırma kuvvetine bağlıdır. Havasız bir ortamda taşıdığınız ağırlığın önemi olmaz. Çünkü kaldırma kuvvetinin etkisi yoktur. Bu yüzden ağırlık taşınsa da taşınmasa da yere, yerçekimi kuvvetinin etkisiyle aynı hızla düşerler. Aynı çekim ortamında olmak kaydıyla, bir kg demir ve bir kg pamuğun havasız ortamda aynı hızla yere düşmeleri gibi. Çünkü havanın kaldırma kuvveti havanın miktarına, bulunduğu yerin yüksekliğine göre de değişir.
Bütün meselenin özü şudur:
Kaldırma kuvvetini neler etkiler? Halk mı? Doğa mı? Manevi güçler mi?
Sistemin en yükseğe çıkma seviyesinin yeri hakkında ne gibi ön görüleriniz, yere düşme gerekçeleri ve nedenleri neler olabilir?
Yüksekte kalma sürelerini neler belirler?
Bu soruların yanıtlarını yazının yorum kısmına bırakırsanız ülke insanlarının düşünce farklılıklarını görerek sistemin doğru çalışıp çalışmadığının da bilimsel bir değerlendirmesi yapılabilir.
08.12.2024
Lütfiye KADER
Uzm. Fen Bilimleri. Öğretmeni
YORUMLAR