Günlerdir Cumhuriyetin #100üncü yılı kapsamında hazırlıklar, paylaşımlar, şarkılar, sözler, hashtagler paylaşılırken uzunca bir gözlem yapma şansım oldu. Bu gözlemi yaparken de özellikle örnek olduğu halkın gözü önünde (sosyal mecralarda) eylemleri gerçekleştiren şahısların hayatlarını incelemek ilgimi çekti.
Her konuda olduğu gibi Atatürkçülük kavramının da üzerinin zımparalana zımparalana şekle sokulduğunu görmemek mümkün değildi.
Ve bir türlü içime sinerek arkamı yaslayamadığım, “canım ülkem” dediğim ülkemin kimi insanına karşı şu soru çaktı kafamda;
"İlkeli insan kimdi?"
Şimdiden kusuruma bakmayınız!
Burada; herkesleşmiş bir eda ile ülkesine olan "yüzeysel aşkını" bayrak sallayıp, üç beş Atatürk şarkısı paylaşıp üç beş organizasyon düzenleyerek göz boyamaya çalışan bir yazı okuyamacaksınız.
Öyle iştahla başlayacağım ki konuya, sofra silip süpürülecek ve sizler de eminim benim kadar dahil olacaksınız masaya.
Gelin hep birlikte "İlkeli insan kimdir?" sorusunu sorgulamadan önce Atatürk’ün ilkelerini hatırlayalım.
*Cumhuriyetçilik.
* Milliyetçilik.
* Halkçılık.
* Laiklik.
* Devletçilik.
* Devrimcilik (İnkılapçılık)
Çok geçmiyor ki;
bizim ülkemizde milliyetçilik ile protestoculuk aynı çerçeveye düşmesin,
“Bana uyan benden, bana uymayan cehennemdendir” mottosu ile laikliği halkçılıkla örtüştürmesin,
Çok geçmiyor ki;
Atatürk’ün en çok önem verdiği konulardan biri olan, bir ülkenin kalkınmasının, gelişmesinin devlet girişimiyle, devlet eliyle olabileceğini öne süren “devletçilik” inanışına karşılık boyun eğilmesin,
Çok geçmiyor ki;
Devrimcilik ve inkılapçılık ilkesinin benimsendiği bir ülkede, tam da böyle hassas günlerde “aslında bir gecede yaratılmamış olan alfabenin” kazandırdıkları kulak ardı edilmesin,
Öyle benimsenmiş bir sürü yanlış inanış var ki, keşke Atatürkçülük zamanındaki gibi hakikatle olsa!
Bu inanış ile cadı kazanına düşeriz sadece.
Bir grup insan dini kurallar şemsiyesi altında kendine uyarladığı her türlü ahlaksızlığı mübah saydığı için kimilerini dinden soğuturken, bir başka yerde bir takım insan da Atatürkçülüğü; alkol mezesi, protestoculuk, “her şeye karşı” zihni çerçevesi içinde, bir takım sapkın ve tutarsız davranışlarla milleti Atatürk’ten soğutur hale getirdi.
Ama ne var ki bu her iki grup böyle günde bayrak sallıyor, şarkılar türküler söylüyor. Aynı bayrak altında aynı ilkeleri savunuyor, güya!
Oysa CUMHURİYET;
Bu ilkelerin tamamı tek yürek olarak uygulandığında payidar kalacaktır.
Buyrun konuya iştahlanan varsa oturup sofraya başlasın.
YORUMLAR