Bazen bir şarkı takılır dudaklarıma. Gecenin bir vaktinde uzaktan bir şarkı duyarım.Anılara, unutmaya, unutulmaya dair bir şarkı.Geçmişe dalar giderim o an.En çok da " Unutma" kavramına takılırım, şarkının sözleri kulaklarımda çınlamaya başladığında. Tutarım elinden bu kelimenin ve yüreğimin, aklımın rehberliğinde geçmişimde gezintiye çıkarım.
Koyu bir hüzün yayılır önce odamın her bir köşesine.İmkansızın,bir daha asla yaşanamayacak anların acısı kaplar bütün benliğimi.
Yaşarken, ayrılığın bir gün bizi farklı iklimlere savuracagını asla ihtimal etmediğim insanlar gelir aklıma.Birlikte attığımız kahkalar, döktüğümüz gözyaşları belirir belleğimde.
Ben bu insanları aramıyor,sormuyorum.Yasiyorlar mı onu dahi bilmiyorum.Yıllardır birinden ne bir selam ne bir haber geldi.Belki görüşmedik uzun zaman, ama daha dün ayrilmişcasına yüzlerini, sözlerini hatırlıyorum her birinin.İşte o zaman sorular üşüşüyor beynime."Bunca bihaberken onlardan, nasıl oluyor da hâlâ hatirlayabiliyorum onları?" diye...
Ya onlar... Onlar beni hatırlıyor mu acaba?
Unutmak,unutulmak şaşırtır yolumu, cevap veremem bu sorulara.
Unutmak nedir ki? İnsanın belleğinden tamamen silinmesi mi isimlerin ya da yüzlerin?
Ya sakladığımız anılar,bohçalayıp sandıklara koyduğumuz hediyeler...O anılarda daha dün gibi canlı duran arkadaşlıklar, hatıra diye sandıklara saklayıp,bir türlü atmaya kıyamadıgımız arkadaş hediyeleri... Arayıp sormasak da hiç bir arkadaşımızı, sırf bu anılar ve hediyeler bile unutmadığımızı göstermez mi onları?Unutabilirler mi her şeye rağmen?Daha da ileri gidelim; bir arada yaşanmasına rağmen bazıları,unutulanlar sınıfına dahil edilebilir mi?
Cevap veremem dedim ya...Ben daha unutmak kavramının tanımında kararsızım.Belki de unutmanın sırrını çözebilmek için, akıl ile yüreği ayırmalıyım birbirinden."Akıl nasıl unutur?","Yürek nasıl unutur?" sorularının cevabını aramalıyım.
Arkadaş,dost,sevgili ne olursa olsun birini yüreğinizden misafir etmediyseniz eğer, aklınız kısa zamanda unutur onu.
İş,okul, seyahat vb nedenlerle görüştüğünüz, aklınız ile tanıdığınız insanlardır böyleleri.Birlikte olmanıza sebep olan şeyler ortadan kalkınca unutursunuz onları.Aylar, yıllar sonra karşılaştığınızda belki hatırlarsınız birini,belki de benim gibi isim yüz hafızası berbat biriyseniz kim olduğunu çıkaramaz,kendinize hatırlamış süsü verip, karşınızdakini kırmadan durumdan sıyrılmaya bakarsınız.
Normaldir aklın unutması.Cünkü onun da bir kapasitesi vardır ve yeni insanlara yer açabilmek için silmelidir bazı isimleri, yüzleri belleğinden.İç acıtmaz bu unutmalar,ne unutan,ne de unutulan için.
Benim asıl anlamaya çalıştığım, duygularımı altüst eden ve cevabını aradığım soru, yüreğin nasıl unuttuğudur.
Yürek unutur mu hiç? Yürekteki birini unutmak için ne olmalıdır?
Bir insanı aylar, yıllar boyunca görmemek yüreğin,o insanı unutması için yeterli midir? Ya da halen aynı mekanı, aynı zamanı paylaşmak, görüşmek, o insanın unutulmamasına çare midir?
Bu sorunun cevabı belki de icimizdedir.
Bakın içinize.
Öyleyse ayrılığa suçu yüklemeden önce,bir başka fail aranmalı.Bize dostlarımızı, dostlarımıza bizi unutturan bir fail.
Unutmak cevabını hâlâ bulamadığım bir kavram. Nedir unutmak? Yılların yolların araya girmesi mi? yoksa iç içeyken yüreklerin duyarsızlasması mı?
Belki de bunların hepsi unutmanın tanımı,belki de hiçbiri.
Bilmiyorum.
Bildiğim, yüreğin bir çetele tuttuğudur. O, bazen insanları alıyor koynuna, yıllara yollara meydan okuyarak taşıyor bugünlere, yarınlara.
Bazı insanları ise, görürken görmezden gelerek kaydı silinmek üzere koyuyor kapının önüne.
Ve kendi yoluna devam ediyor,ince eleyip sık dokuyarak.
YORUMLAR