Düşünmeye Dair Bir Mukaddime
Muhammed Emin Öztürk

Muhammed Emin Öztürk

Düşünmeye Dair Bir Mukaddime

26 Ocak 2022 - 12:56

Herkesi sevgi ve hürmetle selamlıyorum. Bu Gazetem İzmir’de ilk yazım olacak. Yeni bir okuyucu kitlesi ile buluşmanın ve yeni bir başlangıcın heyecanını yaşıyorum. Umuyorum ki bu yazılar birçoğu kadim olmasına rağmen hala üzerine düşünülüp, anlaşılmaya en muhtaç konuların, yeniden düşüncenin gündemine girmesine ve yaşamı güzelleştirmeye vesile olur.
 
Söz konusu kadim konular, herkesin adını ve kavramını ezbere bildiği lakin pek çok insanın mesai sarf ederek anlamak için uğraşmadığı konular. Hakikat, varlık, insan, yaşam ve anlam gibi dil düzeyinde aşina olunan ama neliğine dair söylenecek şeylerin bulunmasında güçlük yaşanan konular. Bunların düşüncenin gündemine alınarak anlaşılmasının önemini tek bir yazıyla anlatmanın imkânı olmasa da farklı yazılarla ele alabileceğimizi düşünüyorum. Bahsettiğimiz kavramların anlaşılmasının bir sonucu; belki de insanın en önemli özelliği olan yaşamı güzelleştirmektir. Bu her insanın doğasında bulunan ortak bir eğilim. Yaşam, daha geniş bir ifadeyle canlılık onu izleyen bilinci, yani insanı denkleme koymadan anlamlandırmayı başaramayacağımız bir konu. Zira aklın sınaması olmadan anlamdan, iyi - kötü ya da güzel veya çirkinden bahsetme olanağı dahi ortaya çıkmıyor. Bu noktada insanın bütün anlamların kaynağı ve de muhatabı olduğu gerçeğiyle karşılaşıyoruz. Bu, insan ve yaşamın üzerine düşünebilmek için bize çok önemli ve de oldukça açık bir zemin tesis ediyor.
 
İşte bizim maceramız tam da burada başlıyor. İnsan olarak kendi varlığımız ile birlikte aynı anda karşımıza çıkan bütün bu sorularla hesaplaşabilmek ve bu hesaplaşmanın içerisinden güzel bir yaşam çıkarabilmek macerası yani. Güzelin ortaya çıkabilmesi içinse zarafete ihtiyacımız var, inceliğe. Bu hususiyetleri de yol aldıkça kazanıyor insan. Bu düşüncelerle ve sorularla uğraşan akıl bu mesaiyle birlikte zarafet kazanıyor. Zarafet kazanarak incelen akıl ise böylelikle yüksek düşünce üretebilecek seviyeye ulaşabiliyor. Düşünce tarihi bunun sayısız ve çok kıymetli örnekleriyle dolu.
 
Bu kadim sorular peşlerine takılan herkese; daha başka sorular, krizler, sancılar ve tabi ki önemli cevaplar verdi. Medeniyet ve insanlık bu soruları sorabilen ve bedelini ödeyebilen insanların omuzlarında yükselerek bu günlerine geldi. Bu miras; varlığına, insan oluşuna ve yaşama kayıtsız kalamayarak bu soruları ruhunun derinliklerinde, bir sancıyla hisseden ve cevaplarının yıkıcı olabileceğine aldırmadan o soruların peşine düşen bilinçlerindir. Bu yüzden düşünce üretmede cevaplar vermek değil, sorular öğretmek esastır. Ve sorulacak en zor soruları başkalarına ve onları sınamak için değil; anlamak için ilkin kendine sorabilmektir. En doğru cevapları bulabilmek için sorularımızı paylaşabilmemiz ümidiyle…
 

YORUMLAR

  • 1 Yorum