Kaplamışken bir telâş hayatımızı; hüzünlü anlarımıza ya da birbirine çarpmadan dolaşan yanlızlıklarımıza inat, Rengârenk ışıltıların ve hediye paketlerinin arasındaki koşturmacaların aldanışlarıyla, sanırmıyız ki; üşümekten kurtulur duygularımız.
Veya söküp atabiliriz içimizin parçalanmışlıklarını, baktığı yerleri donduran gözlerimizin ağlamayı bilmeyen, buz tutmuş pınarlarında...
Çiçek açmayı unutan dallarımızla nekadar sebat etsek de boş, yarım kalan yaşanmamışlıklara, sabrımızın sınırsızlığında...
Ansızın çıkagelir sefasız akşamların 'bir noel' akşamında sürgüsüz kapılarına
Ne kadar assanda yüreğini çıkarıp da bedeninden, duvarlarının arkasına,
Dokunmak ister yine de parmakların, belki de hiç tatmadığın çocukluk kahkahalarına
Unutmak istersin kırıntılarını geçmişinin, yumduğunda gözlerini Ay'sız gecelere,
Dalgalarında kaybolduğun, bazen de boğulmaya yüz tuttuğun bilmem kaçıncı sevdanın acı denizinin sularından sıyrılıp Sen olmak istersin, aşkı hesap kitapla yaşayanların arasından...
Bilirsin...
Yarım kalp ile olmazki sevmeler! Yarısı sende yarısı başka yerlerde...
Oysa şiir tadında yaşamak istersin, kefaretini çoktan ödediğin, kırılgan sessizliğinin kış gecelerini
Kiralık elbise gibi durmasın artık sevdalarımız üzerimizde nefsimizin kirlettiği
Bir noel arefesinde daha ...
Sahi, noel noel derken hiç düşündük mü neydi noel?
Hristiyanlarca kutsal kabul edilen bu gece dini ayinlerle kutlanırken kiliselerde, kimileri izlerken evlerinden bu ayinleri, kimileri taşkınlıkla eğlence sandıkları eğlencelerin serkeşliğinde hiçe saydıkları etik ve ahlâki kuralların kuralsızlığında
Noel kelimesinin latinceden ve grekçeden geçme bir kelime olduğunun farkındasızlığında...
Oysa ayın yeni günü, ilk gün demektir...
Noel latince natalis kelimesinden gelerek 'doğum' manasını taşır...
Eski tarihlerin ötelerinde, paganlarda yani köyde doğa sevgisiyle dini içerikle değil, dini üslûpla yaşayan uygarlaşmamış köylüler şenliklerine vermişler noel adını..
Zaman zaman eski romalılarda paylaşmak için yeni bir doğum haberini yada haber vermek için önemli bir şahsiyetin gelişini 'noel noel' diye seslenirlerdi saklayamadıkları heyecanlarıyla...
Doğmamışken daha hz.İsa yeryüzüne, imparatorluk bayramı yada zamanın doğuşu veya aydınlık bayramı gibi bayramlarla putperest romalılar ile mısırlıların, greklerin bir sürü kutlama günleri vardı birbirine benzeyen...
Hz. İsa'nın doğumundan ve hristiyanlığın yayılışından çok sonraları, bir sürü putperestlikten kalma adetleri din adamlarının o mahir aracılığıyla özenle taşıdılar amaçlarını da aşan taşkınlıklarında...
Ve Tanrı'nın oğlu sıfatıyla yeryüzünde cisimleşen Hz.İsa'nın tüm insanlığı yaşadığı günahlarından kurtaracağının inancıyla, O'nun doğuşunu kutlamak adına, adeta bir bayram havasına dönüşüverdi noel kutlamaları insanların coşkularıyla...
Ve Hz.İsa'dan 336 yıl sonra, yani 3 asır sonra ilk kez kutlanmaya başlandı hristiyanlarca 1 Ocak noel...
İngilizcede 'mesih'in ayini' manasına gelen 'christmas' terimiyle ifade edilerek 25 aralıkta kutlanırken batıda;
Doğu kiliselerinde ise 'İsa'nın doğumu' anlamına gelen yunanca hristugennea' denilip, 6 ocakta kutlanarak adete bir bayram havası eser hristiyanlarca...
İncil yazarları tarafından kullanılsa da çelişkili tarihler ister 25 aralık olsun, isterse 6 ocak, kendi dinlerinin peygamberi hz.İsa'ya verdikleri kıymet ve değerlerle yaşamaktalar sevinçlerini...
İnisiye kâhinlerine göre gizli mabedlerdeki, demir çağını sonlandırıp altın çağını başlatacak olandı hz.İsa,
Hz.İsa'nın doğumundan 19 yıl önce ölen latin şair Virgül 'e göreyse:
" Kume kahininin bildirdiği, tükenmiş asırlara satürn saltanatıyla gelen,evrenin ürpertiyle beklediği özel bir ışıktı." duygularını dile getirdiği mısralarında..
İncil'e göre , gökte bir yıldızın doğduğunu görüp, büyük bir insanın doğuşuna yorumlamışlar ve Kudüse gelip, hz. İsa' yı beşikte görmüşlerdi iranlı müneccimler...
İslâm peygamberi olmasada hz.İsa, 571yıl önce gelmiş olsa da Resûl'ümüzden,
Daha önce melekût aleminde belirlenmiş bir kararla gönderilmişti yeryüzüne hz.İsa!..
" Onu insanlara bir mucize, katımızdan bir rahmet kılmak için böyle takdir ettik. Bu zaten önceden hükme bağlanmış bir iştir." Meryem 19/21 ayetlerinin aydınlığında...
Hz.Musa'nın ölümünden 700 yılı aşkın bir süre geçtiğinde, yıllar yılı kulaktan kulağa yükselen sözler, dolanıverdiğinde en kötü bataklıklarda debelenen, ilâhi bir çocuğun doğumunu büyük bir özlemle bekleyen halkın dilindeki
' Bir kurtarıcı geliyor' kehanetini ilk dile getiren, hz. Musa idi..
Eski Romalılar, günler uzayıp ta güneş terkettiğinde onları 25 aralıkta, " güneşin esaretten kurtulması" şerefine düzenledikleri aykırı, sınır tanımayan eğlencelerine ışık tanrısı mitranın doğum günü diyerek, kiliseye girerken güneşi selâmlarlardı...
Roma imparatoru konstantin zamanında 354 senesinde Roma piskaposu liberius'un kararıyla bu pagan kutlamaları resmiyet kazandı 'İsa bizim güneşimizdir' sloganlarıyla...
Bugün kutlanan tarihlerle olmasada hiç alakası, bir sürü felsefi tartışmaların ve uzun teolojik sonuçların neticesinde olsada noel kutlaması,
Her insan için ayrı bir hissediş, ayrı bir tutku, ayrı bir sesleniş kendi penceresinden, diğer gönüllerin ışık sızan penceresine...
Yine yeni umutlarla, umutlarını biriktirdiğimiz yerlerin kıyısından, beslediğimiz düşlerle yükleyelim sevinçleri bir kumrunun kanadına, uçururken avuçlarımızdan gökyüzünün mavisine, sağnak bir yağmur misali dökülsün saçlarına huzurun...
YORUMLAR