Merhaba sevgili okurlarım,
Eğer mümkünse yazıyı okumaya başlamadan önce, hatırım için kendinize bir kahve hazırlayın.
Evet benimki gibi kahveniz hazırsa tadı,kıvamı ve kokusu eşliğinde yolculuğumuza başlayabiliriz.
Kahve bir ağacın meyvesinin çekirdeğidir.Uyuklayan keçilerini gezdiren bir çobanın, keçilerin bazı yemişleri yedikten sonra canlandıklarını farketmesiyle bulunduğu bilinmektedir.Uzun yıllar çekirdekleri çiğnenerek tüketilmiştir.Yeşil haldeyken asit oranı yuksek olduğu için kötü bir tada sahip olan kahve çekirdekleri, fırınlanma işlemi keşfedildiğinde oldukça yumuşak bir tada sahip olmuş ve tüketimi artmıştır.
Kahvenin kökeni Arap Yarımadasıdır.(10 yy'da) Yemen'den Mekke ve Medine'ye yayılmış,15.yy'da ise Osmanlı İmparatorluğuna gelmiştir.Ardından Avrupa Ülkeleri ve Amerika'ya da ulaşan kahve, keyifli bir içecek olarak evlerde ve kahvehanelerde sohbetler eşliğinde tüketimi hızla artmıştır.İngilizlerin çaya düşkünlüğü kahveyle geç tanışmalarına sebep olmuştur.
Şu an yudumladığınız kahveyi bir AŞK'a borçlu olduğunuzu söylesem!
Brezilya'lı bir subayın Fransa'ya yaptığı gezi sırasında ona aşık olan bir kadının hediye ettiği çicekler arasında kahve bitkisi de vardır.Bu armağanla ülkesine dönen subay, Brezilya'da kahvenin doğuşunu sağlamıştır.19.yy'da kahve bitkisine gelen bir hastalık Brezilya dışında bütün ülkelerde bu bitkinin yok olmasına neden olmuştur.Şu an bildiğiniz gibi Brezilya dünyanın en önemli kahve üreticisidir.
Bu öyküden sonra kahvenizi AŞK'la içmeye devam ettiğinize eminim.
Gelelim pol köpüklü Türk kahvesine;
Osmanlı İmparatorluğu'ndan günümüze kadar tadı,kokusu,kıvamı,pişirme şekli,sunumu ve sohbetiyle başlıbaşına bir kültürdür kahve.Pişirme tarzı mangal ve maltızdan elektrkli ocaklara geçse de,bakır cezveler,fincanda pişen şekliyle halen dünyada tadı özel kahveler arasında ilk sıralardadır.İnsanları bir araya getirici,birleştirici özelliği kahve içimini daha keyifli hale getirmiştir.Öyle ki ''bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır'' sözüyle kırk yıllık dostlukların temeli atılmıştır.Kahve bahane edilip birbirini dinler,içini döker,fikirlerini paylaşır olmuştur insanlar.
Ben de yazımı yazarken,kahve eşliğinde sizlerle yaptığım yolculuktan oldukça keyif aldım.Umarım aynı duyguları siz de yaşamışsınızdır.Son yudumumu alırken fincanı kapatmayı da unutmuyorum.Maksat falsız kalmayalım,fala inanarak yaşamayalım.
Kendime ve size kahve tadında bir öneri;
Bugün ya da yarın ama fazla geciktirmeden ''hatırım için kırk yıl'' diyebileceğiniz bir sevdiğinizle evinizde,işyerinizde veya iyi Türk kahvesi pişiren bir mekanda buluşmaya ne dersiniz?..
BİR YUDUM KAHVE TADINDA GEL
BEN ORTA İÇEYİM,SEN TATLI SÖYLE
BU DEFA
YÜZÜM YÜZÜNDE GÜLSÜN
KELİMELER BELİNDEN KIRILSIN
KOYU SOHBET KIVAMINDA
HATIRIM KIRK YIL OLSUN
Nazlı Saraç Orak (Naz'ca)
YORUMLAR