Bir varmış bir yokmuş sevgili okurlar,
Vakti zamanında nineler masal anlatır,çocuklar bunu dinleyerek uyurlarmış.Az gidilir, uz gidilir, dere tepe düz gidilir, altı ay gece altı ay gündüz gidilirmiş. Develer tellal, pireler berber iken iyiler mutlu, kötüler cezalarını bulurmuş.
Düşler ülkesine doğru gözlerini kapatan çocuklar, mutlu ve yaratıcı uyanırlarmış.
Halk Edebiyatı kültürümüzün bir parçası olan masalların ne yazık ki günümüzde yok oluşuna tanıklık ediyoruz hepimiz. Masalsız büyüyen çocukların iyiliğin güzellikle birleştiği hayal gücü ve yaratıcılığının ne kadar elinden alındığının belki farkında bile değiliz çoğumuz.
''Bir varmış bir yokmuş'' diyen bir zekanın ürünüdür masallar.
''Zaman zaman içinde, evvel zaman içinde, kalbur saman içinde'' deyip aklımızı sıradanlığın ötesinde kullanmamıza sebep olurlar hızla.
Hızla diyorum, çünkü ardından gelen tekerlemeleri kavramak için bu hıza ihtiyacımız var. Tekerlemelerin dilimizi kullanmamızda ne denli faydalı olacağını da düşünürsek masalsız büyümenin önemli bir eksiklik olduğunun farkına varabiliriz.
Sözlü gelenek içinde nesilden nesile aktarılan masalların geçmişte kalmaması adına kitaplarda yazılı olması çok önemlidir. Bu konuda titiz ve değerli çalışmalarıyla ilk aklıma gelen araştırmacı Prof.Dr. Pertev Naili Boratav'dır.
Boratav 3000'e yakın masalı derleyip kitaplaştırarak bu kültüre büyük hizmet vermiştir. Tekerlemeleri ve akıcı anlatımıyla her bir masalı bizleri çocuksu hayal gücümüzle buluşturup, zekamızın ayak basmadığımız yerlerine gezinti yapmamızı sağlar. Yaşınız kaç olursa olsun Boratav'ın derlediği masallardan birini okumanızı öneririm.
Mesela Bürümcekli Bürce Kız'ın, Tirincekli Tirce Kadına dönüşmesi masalını, ayağına diken batan karganın dikenini emanet verip karşılığında nelere sahip olduğunu, masalın sonunda söylediği şarkının tekerlemeli sözlerini mutlaka okumalısınız.
Hatta yaratıcılığınızı kullanarak siz de masal yazabilirsiniz. Olmaz olmaz demeyin, olur.
Şiirsel bile yazabilirsiniz benim gibi.
Bir arkadaşım yeni taşındığı evinin yolunu bulamadığını anlatmıştı bir kez. Hansel ve Gretel kardeşlerin ormanda kaybolduğu masalını hatırlayarak,ona şu sözleri yazmıştım.
Ekmek kırıntısı atsaydın yollara
Dönüşte kaybolmazdın
AŞK olsun, koynuna kuşlar dolsun
Kırıntılar yolda kalsın
Kuşlar yemesin ki evini bulabilesin
Hafife alma bu masalı,
Ne çok şey öğretti bize değil mi?
Evet masallar çok şey öğretir okuyana ve dinleyene. Devler ülkesinin devleri, Parmak Çocuk, Pamuk Prenses, Beyaz Atlı Prens, Kırmızı Başlıklı Kız, Keloğlan ve bir çoğu hayallerimizin baş kahramanı oluverir bir anda. Hayat masal olur işte o zaman, en iyisi, en mutlusu, en akıllıcası ve güzelinden.
Naz'ca bir masalla size veda ederken her zaman hayallerinizin gücüyle hayata sevecen, umutlu ve iyimser bakarak yaratıcılığınızı zekanızın muhteşem hızında yaşamanızı diliyorum.
Bir varmış, birden yok olmuş
Evvel zaman içinde, sevda yürek içinde
Az gittik, uz gittik, kalp kalbe düz gittik
Binbir gece, binbir gündüz gittik
Bir de döndük arkamıza baktık ne görelim?
Bir sevgi boyu yol gitmişiz
Derken ülkelerin birinde
Peri Padişahının
Dünyalar güzeli bir kızı varmış
Beyaz Atlı Prensi beklerken
Keloğlan'ın onun için yanıp
Tutuştuğunu görmemiş
Kırmızı Başlıklı Kız ormanda kaybolmuş
Pamuk Prenses'in cadı annesi
Hep aynaya bakar dururmuş
Devler ülkesini Parmak Çocuk basmış
Nerelerde buralarda Kurbağa Prens derelerde
Prenses gelip öpmüş, kurbağa Prense dönüşmüş
Onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetine
Gökten üç elma düşmüş
Biri yazanın, biri okuyanın başına
Diğeri yuvarlanıp gitmiş
Nereye mi?..
O da bir dahaki masalda...
Nazlı Saraç Orak (Naz'ca)
YORUMLAR