Öncelikle selam ve sevgimle herkese mutlu yıllar diliyorum.
Bugünkü yazımın konukları ağustos böcekleri, yani sürekli cır cır öttükleri için bir diğer adıyla cırcır böcekleri.Bu soğuk havada nerden mi aklıma geldi?
Hem Aşk'tan hem KIŞ'tan...
Biyolojik ve AŞK yaşamlarıyla beni oldukça etkileyen bu canlıların gerçek hikayeleriyle yolculuğumuza başlıyoruz. Gerçek diyorum çünkü yıllarca La Fontaine masalındaki tembel Ağustos Böceği gibi olmamayı öğrendik. Hepimizin bu sabırlı ve çalışkan böceklere özür borçlu olduğumuzu belitmek isterim. Kışı olmayan bir canlının kışlık yiyecek biriktirmediği için karınca tarafından dışlanmış olması oldukça geniş bir hayal gücünün eseri diye düşünmüşümdür hep. Ve en önemlisi karıncanın bu kadar acımasız olduğundan kendinin bile haberi yoktu!
Gelelim ağustos böceklerinin gerçek yaşam öykülerine;
Adı üzerinde, ağustos ayından sonra hayatta kalmıyorlar. 3_4 hafta gibi ömürleri var. Ortalama 3_5 cm boyunda olan bu canlıların sadece erkekleri ötüyor. Karın bölgesindeki ses çıkarma organlarıyla yemek yerken dahi karın kaslarını kasarak hiç ara vermeden saatlerce ötebiliyorlar. Tek sebebiyse kendilerine eş bulabilmek. Dişilerinde ses çıkarma organı yoktur. Sanırım tembel olanlar dişiler diye de düşünmekten kendimi alamıyorum tam da bu sırada.
Erkekler dişi böceğe kendilerini beğendirmek için büyük bir sabırla saatlerce sesleriyle onlara kur yapabilir. Bu sebeple onların AŞK'larına hayran olmamak mümkün değil. Hatta bu sevdaları onların hayatına bile sebep olabilir. Seslerini duyan serçe ve diğer kuşlar onları kolayca bulup yemeleri de kaderlerinin acı tarafıdır. İyi yönünden bakarsak, AŞK'ına karşılık bulduğu erkek,dişi böcekle çiftleşme gerçekleştirir. Dişi ağustos böceği yumurtalarını ağaçların yarıkları arasına bırakır. Lavra olarak olgunlaşan bu yumurtalar, toprağa iner. Yıllarca ağaç köklerinin özsuyunu emerek en fazla 1 ay yaşamak için yeryüzüne tekrar çıkmayı beklerler. Yıllarca diyorum, çünkü bu süre 4 ile 17 yıl arasında değişmektedir. İnanılmaz olan bir gerçekleri de şu ki yıllarca toprak altında kalan bu lavralar dünyanın her yerinde aynı anda yeryüzüne çıkar ve uçarak 1 aylık yaşam serüvenlerine başlar.
Sizi bilmiyorum ama ben cırcır böceklerinin seslerini yaz boyunca keyifle dinliyor,onların AŞK'larına sesleri eşliğinde tanıklık etmekten mutlu oluyorum. Her Ağustos ayında şiire bezenmiş sözlerimi de kağıda döküyorum keyifle. Eğer siz, susmak bilmeyen bu canlılara tahammül edemeyenlerdenseniz, umarım bu yazıyı okuduktan sonra onları sevgiyle dinlersiniz. Şunun şurasında 1 ay yaşıyorlar. Ağaçlara kurulmuş bir senfoni orkestrası var olduğunu düşünün. Belki siz de bir kaç satır yazarsınız dallardan akan bu sesler eşliğinde.
(Hem AŞK'tan hem kıştan düşer bu hikaye aklıma...)
CIRCIR BÖCEĞİNİN SEVDASI GELİR
BİR SERENAD MİSALİ KULAĞIMA
DALLARDAN AKAN SESİNDEKİ UMUT
TOPRAĞIN BAĞRINDA BEKLEYEN AŞK'TI
VAKTİ ZAMANDAN GELEN
BİLİRİM..DUYARIM DERİNDEN!...
Nazlı Saraç Orak (Naz'ca)
YORUMLAR