Bu gazetede yayımlanan “KAÇ PROMİL İŞSİZSİN” başlıklı yazı, ilk yazımdı. Gazetemizin imtiyaz sahibi Salih Erkek’in teşvikleriyle devamını getirmem, daha fazla yazarak geriye baktığımda bir şeyler bırakmış olmam gerektiğine karar vermiştim.
Bu yazımda da ‘İŞSİZLİK’ problemine ‘İŞLİLİK : )’ problemiyle karşı atağa geçmiş bulunmaktayım. Belki de hayatımın bu kısmını ifşa ederek kendime zarar vereceğim ama bir şeyleri değiştirecekse varsın tüm zararlar bana gelsin…
Bir insan düşünün ki kime ne iyilik yaptıysa, o kişiler tarafından kendisine her çeşit silahla bir yara açılmış olsun. Öldürmüyor da bu alçaklar, yaralayıp bırakıyorlar sürünesin diye. Sürünme tabirini sadece içten bir acı olarak alın lütfen çünkü dışarıdan ben bir dağ kadar sağlam ve dik durmaya devam ediyorum; ) İşte o yüzdendir ki başında ‘kendimi ifşa etmek’ dedim. Görünenle aslı bağdaşmıyor : ) İş hayatında da ben aynı kafayla devam ettiğim için aynı kafalarla da savaşım devam ediyor. Bazen boşa kürek çekmek tabiri bana yazılmış diyorum. Hatta o kafaların değişmeyeceğini tarihte yapılan en büyük haksızlıklarla kendime anlatayım diyorum.. Belki ikna olurum da ben kafamı değiştiririm :)
Örnek vereceğim kişiler tabi ki de bilime meşale hatta projektör tutmuş kişiler. Amma ve lakin o meşale ile iyilik yaptıkları insanoğlu tarafından yakılan kişiler.Bunu da belirttikten sonra o zaman başlayalım….
İlk anlatacağım deha, dünyanın en çok patentine sahip(700 patent) aynı zamanda en çok haksızlığa uğramış bilim adamı Nikola Tesla’dır. Bu durum ister istemez meyve veren ağacı anımsatıyor. Nedense her çağda taşlanmaya devam ediyor. Tesla’nın 700 patentine bir bakın muhakkak o buluşları duyduğunuzda başka bir bilim adamını anımsatacak size. Şaşırmayın çünkü Tesla yardımcı olduğu Edison’dan tutun Marconi’ye kadar herkesin kendi patentini kullanmasına göz yummuştur. Hatta Marconi’nin Radyoyu icat ettiği sanılırken Tesla “Marconi değerli bir dostumdur, bırakın 17 patentimi kullansın” diyerek ne kadar düşük bir egosu olduğunu göstermiştir.
Socrates’i bilmeyen yoktur herhalde. Ama ne yazıktır ki o da cahil kafaların haksızlığına uğramış ve o cehaletten nasibini almıştır. Felsefenin kurucularından biri olan Sokrates, yıllar boyunca öğrenme tutkusu olan gençlere öğretmenlik yapmış, çevresindeki insanlara sorular sorarak onları düşünmeye ve cevaplar bulmaya teşvik etmiştir. Ancak o dönemde diktatör bir tutumla halkı idare etmeye çalışan çevrelerin dikkatini çekmesi de gecikmemiş ve bu durumu engellemek adına; Atinalı gençlerin aklını karıştırmak, devletin tanrılarına inanmamak ile suçlanarak mahkemeye çıkarılmıştır. Kendisinden suçlarını kabul etmesi, özür dilemesi beklenirken Socrates, o efsanevi savunmasını yaparak (lütfen bu savunmayı araştırın) düşüncelerinin arkasında durmuştur. Daha sonra baldıran otu zehri içirilerek idam edilmiştir.
Bir Bernoulli’miz var. Onu bileniniz pek yoktur ama bilmemeniz de onun ne kadar büyük bir bilim adamı olduğunu anlatmayacağımız anlamına gelmez. Daniel Bernoulli büyük bir matematikçidir. Akışkanlar mekaniğinin babasıdır. Ama gelin görün ki öz babası tarafından 15 yıllık çalışması çalınmıştır. Daniel Bernoulli’nin babası Johann Bernoulli oğlunun kendisinden daha başarılı olmasını kabul edemeyip yayımlaması için oğlunun 15 yıllık çalışmalarını yazdığı kitabın üstüne kendi adını yazdırmıştır.. Sonra ben gelip diyorum ki kardeşim dedim, bağrıma bastım, döndüm arkamdan kuyumu kazdı. Acınacak durumdayım sanıyorum. Traji komik… Şu Bernoulli nasıl atlattı acaba babasının yaptığı alçaklığı. Bir mezarına gidip sorsam belki benim atlatmama da yardımcı olur :D
Hakkım çalınmışmış… Daha dur Neslihan bunlar iyi günlerin diyor ve bir CAN alıcı örnekle daha devam ediyorum…
Modern kimyanın temelini atan, Flagiston Teorisi ve Kütle Korunumu Kanunu bilime kazandıran Lavoisier, bir gün kimya bilimini reddeden yobazları gösterip, "Bu kelleler bir işe yaramaz" dediği için tutuklanmış ve giyotin ile idam edilmiştir. Ancak hayatını bilime adamış bu adam, ölüme giderken bile insanlığa hizmet etmeyi düşünmüştür. Bu sebeple idamından önce matematikçi Lagrange'i çağırmış ve ona, "Kafam sepete düştüğünde gözlerime bak. Eğer iki kere göz kırparsam; insanın kafası kesildikten sonra bir süre daha beyin düşünmeye devam etmektedir." demiştir.
Lavoisier'in kafası kesildikten sonra iki kere göz kırpmasının ardından Lagrange şu sözleri söylemiştir: Lavoisier'in son saniyedeki ispat arayışı, bilimselliğin yüzyıllar sürecek meşalesidir. Ama o yobaz kafalar asırlarca karanlıkta sürünecek, insanlığı da süründürecekler...
Ben bu bilim insanlarının yaşadıkları haksızlıklar karşısında haddimi bilmek ve susmak eylemlerini bir borç bilmem gerektiğini anlıyorum artık. Hatta ne kadar çok haksızlığa uğruyorsam o kadar iyiyim sonucuna varmak hiç zor olmasa gerek.
O yüzden kötü zihniyetli bencil ve yüzsüz insanlar, siz hakkımı yedikçe ben yemeniz için kendime yeni haklar doğuracağım. Yeter ki sizler doyun :)
YORUMLAR