Özel günleri kutlamayı severim. Özellikle de herkesin aynı anda aynı duygu içerisinde bir şeyler yapma çabasını. Bugün de öyle bir gün. Kiminin elinde çiçek... Kiminin elinde renk renk paketler... Kimi siparişle ulaşıyor kavuşamadıklarına. Bazılarının sevgisi, özlemi kelimelere dökülüyor telefonun bir ucundan. Gözlerinin içine bakıp sımsıkı sarılan sarılana bugün.
8, 9 yaşlarımı hatırlarım. En büyük korkum annemle, babamı kaybetmekti. Annem hep çok güçlü olandı. Annemin o gücünün, sığınağımın, bana ilk koşacak olanın artık olmaması korkusuyla boğuştum yıllarca. Sonra biraz büyüdüm ve sakinledi bu duygular, gömüldü derinlere. Ara ara kendini belli etmekten hiç geri durmadı ama... Mesleğime başladıktan sonra anladım ki bu yaşlarda her çocuk farklı yoğunlukta yaşıyordu bu karmaşayı... Çocukken annemi kaybetmekten, anne olunca da çocuğuna bir zarar gelmesinden korkmak, kaygılanmak çok tanıdık duygulardı aslında.
Annelik sürekli bir iç huzursuzluğu ile boğuşma haliydi anladım zamanla. Şimdisi, geleceği, okulu, yediği, yemediği, kurduğu arkadaşlıkları, sözleri, mimikleri herşeyi defalarca düşünme, düşündüğünden türlü türlü anlamlar çıkarma haliydi. Kalpte tatlı bir sızıydı hep. Sızıyı hafifleten onunla ilgili güzel hayaller, başına gelen güzel işlerdi. Birden o sis kalkar çiçekler açıverir, bahar gelirdi yüreklerde.
Güzellikleri çoktu anneliğin... Kendinden çok birisini düşünmek, önemsemek nedir ilk o zaman tanıştım bu duyguyla. Biraz da şaşırdım açıkçası. Kendi varlığını devam ettirme güdüsü olan insanoğlu için daha güçlü ve derin bir duydu devreye girmişti artık. Kendini, isteklerini, duygularını bir kenara itmek kolay da değildi ama yemeğin iyisini, var olanın fazlasını vermek, Ben'i ikinci plana atmak nasıl oluyordu sakince izledim olanları... Zamanla bu duyguları dengelemenin önemini anladım. Ben'i de koruyarak yola devam etmeyi hala deneyimliyor ve öğreniyorum.
Birçok annelik rolü vardır. Sürekli koruma çabası içinde olan, çocuğu bir şey demeden anlayıp yapıveren, mükemmeli arayan, yetersizlik hissiyatıyla sürekli önüne isteklerini sunan, onu asla geri çevirmeyen, her şeyi anlatan, öğreten ve cevapları kendisinin bulması için geri çekilen, bazen de onu uzaklardan izleyen. Daha birçok rol var. Her birey, kendi karakteriyle şekillendirdiği annelik rolüne bürünür. Toprağa ektiği tohumların büyüyüşünü, renk verişini izler gibi izler evladının boy atışını, huylarını, gülüşĺerini, sesindeki değişimleri. Belki de çekilmesi evladının çevreyle, yaşantıyla neleri, nasıl şekillendirdiğini, içselleştirdiğini görmesi doğru olandır. Hep yanı başında olması değil de zamanı gelince ona bıraktığı izler, öğretiler, sunduğu güven ve sevginin varlığı ile neler yaratacağına, aldığı kararları, sonrasında izlediği yolu sakince gözlemektir önemli olan. Yargılamadan, sorgulamadan bazen ona gitmek bazen de onun gelmesi için beklemektir esas olan...
Hatalarımız olur elbet, yanlış kararlar da alabiliriz. Hatta tökezleyip pes de ettiğimiz
zamanlar olmuştur. İnsanız ya, her duygu, her yaşantı bizler için. Anneyiz diye bu duygu ve tepkileri yok sayamayız ama bir şeyi öğreniriz zamanla. Bu duyguların yoğunluğunu hafifletmeyi, evi düzenler gibi içimizi derleyip toplamayı. "Hadi kalk, ayaklan, bekleyen, gözlerimizin içine ışıl ışıl bakanlar var... Hadi kalk uzun uzun kendi içine düşme vakti değil vakit deriz. " O ışıl ışıl bakan gözler, o aslında herşeyi bilen ama çocuklukla tesiri hızlı geçen haller, gülüşler bizi kaldırır yerimizden. Onun enerjisidir, onun umutları, heyecanıdır bizi mücadelemize döndüren. Gözlerimize bazen buğunun bazen de coşkunun izlerini bırakır evlatlarımız ... Farklı isimler koyar, ismine anlamlar, duygular yükleriz ama konuda '' Evlat '" geçince içimizin titremesini hepimiz çok iyi biliriz...
Anne oldun mu kendi kaygılarının onun yaşama çabasının önüne geçmemesi için bir iç mücadele yaşarsın ... Içinde fırtınalar koparken ona duygularını bir esinti gibi hissettirmek kolay olmaz. Zamam zaman o fırtınanın içine girecek belki, zaman zaman da senin yaşadığın fırtınanın savrulanı olmamak için onu uzakta tutmayı başaracaksın. Velhasıl annelik zor zanaat...
Bu duyguya sahip olmak evladı olsun diye her seferinde baştan başlayan çok kişi tanıdım. Saygım sonsuz onlara karşı. O güzel hayallerinze bir gün kavuşacaksınız. Biliyorum ki içinizdeki sevgi öyle yüceki etrafınızda değdiğiniz, sahip olduğunuz her şey güzelleşecek.
Bir de ihtiyacı olan yavrulara yetişenler, yuva kuran, kucak açan kalbi kocaman anneler var.
Her canlı için annelik duygusunun tüm iyi
niyetini sunanlar, onları evsiz bırakmayanlar var.
Evladını, annesini kaybedip anıları ile yaşamaya çalışanlar var. Resimlere baktıkça, anılara daldıkça bugulaşan gözler var. Onların içleri hep yaralı...
Annesizliği hissettirmemek için anne yarısı olanlar var.
.....
Benim için hepsi kıymetli...
Hem annelik duygusuyla evladı olmasa da sıcaklığı, güveni sevdiği her canlıya aktaran, kalbinde bu güzel duyguya yer açan, hem de evladının kokusunu, gülüşünü içinde taşıyan herkes için huzurun ve tebessümün eksik olmadığı bir gün olsun...
Psikolog & Aile Danışmanı Neslihan GİRGİN
[email protected]
YORUMLAR