Bir önceki yazımızda;
Etkili ders çalışma becerisini geliştirmek için kullanacağınız bazı yöntemler üzerinde durmuştuk.
Yazı dizimizin 4. Bölümünde;
Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu ve öğrenme güçlüğü tanısı almış çocukların karşılaştıkları sorunlar, yaşadıkları olumlu ,olumsuz duygular nelerdir?
Kendi hislerini ve konumlarını algılama şekilleri nasıldır?
Konu başlıkları üzerinde duracağız.
Dikkat eksikliği ve öğrenme güçlüğü
olan çocuklar ayrıntılara dikkat edemedikleri, bazı bilgileri akıllarında tutmak, hatırlamak için daha çok çalışmak, yöntem geliştirmek zorunda oldukları için başkasına kolay görünen şeyleri bile öğrenmekte zorlanırlar.
Bu uğraşı onları yorar, kendileri için zor görünen durumların içerisinde olmaktan geri dururlar. Süreç içerisinde motivasyonları düştüğü için başarılı olabileceklerine dair inançları da azalır. Bu yüzden denemekten, çabalamaktan, mücadele etmekten kaçınmayı tercih ederler. Bu durum aileler ve öğretmenler için, Dikkat Eksikliği veya Öğrenme Güçlüğü yaşayan çocukların isteksiz, umursamaz oldukları düşüncesini geliştirir. Bu nokta çok önemlidir. Çünkü bu duygunun başlamasıyla sorumluluk
sahibi olmadıklarını, gerekli çabayı göstermediklerini düşünen eğitmen veya aileleriyle aralarında çatışmalı bir ilişkinin başlangıcı oluşur. Oysa ki yine bilemeyen, yapamayan, anlamayan kişi olarak görünmekten yoruldukları için en iyisi hiç denemeyim diye düşünürler.
Kendilerine olan bu güvensizlikleri devam ettikçe toplum içerisindeki kimlikleri silikleşebilir, kendi varlıklarını, tercihlerini, yapabildiklerini göstermekten geri dururlar. Bu da sosyal ilişki ve okul başarılarına olumsuz yansır. Ya daha yanlız ve çekingen bir profil çizerler ya da öfke süreçlerini yönetemez ve sorunlar yaşarlar. Elbette doğru yönlendirilen ve yapıcı kaynaklar oluşturulan, aile, okul ve uzman desteği alan çocuklarımız bu durumu daha sağlıklı ve başarılı geçirirler. Ancak sürekli eksiği ile yüzleşen, destek alamayan cocuklarımız bu süreçte öğrenilmiş çaresizlik duygusu ile başetmeye çalışırlar.
Bazı durumları sonuçlandırmak için heves ile başlarlar ama o zaman da yolu, yöntemi, sırayı karıştırdıkları için bu çaba yarım kalır.
Çünkü onlar için herşey yeterince karmaşıktır.
Gerekli olan konuyu seçmek önemli olana öncelik vermek ve gereksiz uyaranları ard alanlarına atmakta zorlanırlar. Organize olamamak planlayamamak durumu onların genelde karmaşık görevlerde başarısız olmalarına sebep olur. Oysa ki onların yaşadığı bu karmaşayı farkında olduğumuzda, yapabilecekleri görevler verdiğimizde başarılı olabileceklerini bizlere gösterebilmeleri açısından alanlar yaratmış oluruz.
Cesaret onlar için önemli bir kavramdır. Onları cesaretlendirirken gerçekten yapabilecekleri görev ve sorumluluklarla onları baş başa bırakmalıyız yoksa iç motivasyonları düşecektir.
Keyif aldıkları, kedilerini gerçekleştirme yolunda beceri ve ilgi olarak başarı grafiklerini yukarı taşıyacakları bir alan muhakkak vardır. Ailelerin, eğitmen ve uzmanların çocuğun ihtiyaç ve yönelimlerini iyi belirleyip güçlü olabilecekleri alanlarla buluşturmaları akademik hayatta kaygı ve başarısızlık yaşayan bireyin sosyal alanda öne geçerek, alkış alacak bir kulvar bulmasını sağlayacaktır.
Bu noktada bizler çocuklarımızın sadece eksik olduğu alanlarını değil, güçlü yanlarını da saptayıp geliştirmeye yönelik hedefler belirleyip programlar yürütmeliyiz.
Doğru kaynaklar oluşturulduğunda okul, aile ve uzman ile etkin bir destek kurulduğunda başarı ve mutlulukla dolu bir çok hikaye biliyorum. Neden sizler de bu hikayeleri sadece dışarıdan izleyen değil içerisinde bizzat yaşayan kişiler olmayasınız...
Unutmayın, her çocuk kendi yaşam döngüsü içinde farklı, özel ve biriciktir!
Asıl amacımız; çocuğumuzun yaşadığı duygusal çıkmazı, karmaşayı anlayıp gitmesi gereken yola yönelebilmesi için onu güçlendirecek kaynaklar bulmasına yardımcı olmaktır...
Bir sonraki yazımızda; çocuklar bu duyguları yaşarken anne- babalar neler hissediyor, neler yaşıyor konusu üzerinde duracağız.
Sevgiler
Psikolog&Aile Danışmanı Neslihan GİRGİN
@psk.neslihangirgin
YORUMLAR