Yazı dizimizin 4. Bölümünde;
"Dikkat eksikliği,
hiperaktivite bozukluğu ve öğrenme güçlüğü tanısı almış çocukların
karşılaştıkları sorunlar, yaşadıkları olumlu, olumsuz duygular ve
kendi hislerini ve konumlarını
algılama şekilleri" üzerinde durmuştuk.
Peki çocuklar bu duygular
içerisindeyken Anne babalar bu dönemde neler yaşar?
Ebeveynler her yerde çocuklarının
durumunu anlatmak ile ilgili ciddi bir mücadele verirler. Çocuklarındaki
eksikleri ve hataları düzeltmeye
diğer anne ve babalardan daha fazla çaba sarf ederler.
Dikkat eksikliği, hiperaktivitesi
ve öğrenme güçlüğü olan çocuğun ailesinin diğer çocukların ebeveynlerinden
daha fazla şeyi organize etmeleri, daha çok şeyi düşünmeleri ve planlamada
hatasız yol almaları gerekir. Çünkü çocuk o planlamayı ve organizasyonu tek
başına yeterli seviyede yapamaz. Bu da ebeveynin yükünü arttırır. Çocukların
ihtiyaçları hakkında yetersiz bilgiye sahip olan kişilere süreci, ihtiyaçları
açıklamaya ve onları ikna etmeye çabalamak ebeveyn için yeterince yıpratıcıdır.
Ebeveyn, eleştiri ve eksiklerle gelen çevre karşısında kendini çaresiz,
savunmasız hisseder. Zaman zaman
nasıl anlatacağını, bu durumlar
ile nasıl mücadele edeceğini bilememek ve sıklıkla iyi olanı değil kötü olanı
duyma hali çocuğuyla olan ilişkisine olumsuz yansır. Kendisini de sıkça
sorgular. Bu sorgulama şekli çoğu zaman çocuk ile aralarındaki çatışmayı
kuvvetlendirir. Kendisine destek olmayacaklarını düşünen çocuk, ailesine
danışmaktan veya bir şey paylaşmaktan sakınır. Bu uzaklaşma, ebeveynin çocuğun
yaşadığı bazı problemlere müdahale etmekte geç kalmasına sebep olur. Aileler,
karşılaştıkları farklı durumlar için güçlü kalmaya, mücadele etmeye çalışırlar.
Ancak aynı sorunları duymak yapılanın yetersiz olduğu inancını geliştirir ve bu
konuları hiçbir şekilde aşamayacakları inancını pekiştirir. Hataların azalması,
bazı şeylerin eksik kalmaması için
ebeveyn çok fazla efor sarf eder
ama yine eksik kalan şeyler olur ve bu onları güçsüzleştirir. Herkes sürekli
anne ve babanın üzerine düşen görevi hatırlatır; her eğitmen, kurum ayrı
beklentiler içerisindedir. Yaşadıkları duygusal karmaşada dışarıdan gelen
taleplere yetişemezler. Bir uzman sadece kendi söylediğini bilir. Eğitimde
çoklu destek alan bu çocukların aileleri farklı eğitmenlerin talepleri arasında
sıkışır, bunalır, daha tahammülsüz, sabırsız ve umutsuz olur. Bazı şeylerin
hiçbir zaman tam olamayacağı düşüncesi ebeveyni sıkıştırdıkça çocuk ile
arasındaki duygusal mesafe artar. Bu uzaklaşma karşılarına çıkan durumları
çözmede motivasyon kaynaklarının azalmasına sebep olur. Çocuğun yapamadığı,
eksik olduğu her şey ebeveyn için de
geçerlidir. Ebeveyn bunları
tamamlayamadıkça kendisi de eksilir, azalır. Bu durum sadece annenin veya
sadece babanın olduğu tek ebeveynli aileler için çok daha zorlu olur. Çözüm
bulması, iyileştirmesi, kaynaklar yaratması, her şeye yetişmesi için ipi göğüsleyecek
tek kişidir.
Bu karmaşa içerisinde kendimize
haksızlık etmeden eksikleri kabul etmek yüklerimizi biraz hafifletir.
Uzmanların desteği ile çocuğumuzun güçlü yanlarını bulup geliştirdikçe
yaşanılan zorluklar azalmaya başlar. Aile güçlendikçe çocuk da güçlenir.
Birlikte gelişmek sorunların, hataların, yanlışların karşısında birlik olmak
çözüme daha hızlı ulaşılmasını kolaylaştırır. Ailenin kendilerini iyi tanıyan
ve yönlendiren uzmanlarla iş
birliği içinde çalışması, eğitim
hayatlarında yeni karşılaştıkları kurumlarda kendilerine destekçi
olabilecekleri için onları rahatlatır.
Bu
yazıyı hazırlarken anne ve babaların duygularını paylaşmak istediğim kadar
bizlerin bu ailelere bıraktığı izlerin de fark edilmesini istedim aslında.
Yaşanılan durumlar ve duygular her birimiz için bir hatırlatmaydı aynı zamanda.
Farkındalık
ve anlayış, yollarımız bir gün kesiştiğinde zorlu süreçleri aşabilmemiz için
bizi birbirimize bağlayan, durumu doğru yönetmemizi sağlayan en önemli unsurlar
olacaktır.
Psikolog&Aile Danışmanı
Neslihan GİRGİN
@psk.neslihangirgin
YORUMLAR