AH O ESKİ BAYRAMLAR
Geçen seneki bayramları hatırlıyorum karelere bölünmüş ekranda sevdiklerimizle buluşuyorduk. Yine özenle giyinip hazırlanıp görüntülü konuşmalar yapmıştık. Sarılmadan, dokunmadan ekranda gördüğümüz kadarıyla yetinmiştik. Selamlaşmalar, haberleşmeler bitince ekranlar kararmış sessiz evlerimize dönmüştük...
İnsan için alıştığı düzenin değişimi, duygulara uyum sağlaması, kendini hazırlaması ve yaşama çabası hiç kolay olmuyor. Her durum farklı izler bırakıyor. O yüzdendir gelip gitmelere, kalabalıklara alışık olduğumuz bayramlarda bir yanımız eksik kaldı o dönem. O duyguları da sardık sarmaladık kabullendik bize kattıkları ve bizden aldıkları ile yürümeye devam ettik yolumuzda. En çok sevgiyle sınandık ama. Ya uzak kalıp hasreti göğüsledik, ya bizden gidenlerle derin bir boşluk yaşadık. Ya da çok çok özleyerek sevgimizi biriktirdik. Hepsi sevgiye dair. Sevgi halinin türlü türlü isimlerini, uç noktalarını, ayrıntılarını keşfettik.
Çocuklarsa değişime ilk ayak uyduranlardı... Her durum için bir çıkış yolu buldu çoğu. Bizim bulduğumuz yollara heyecanlarını kaybetmeden bizlerden önce girenler onlar oldu hep...
Yeni giysilere, verilecek şekerlere, gidilecek evlere, ziyaretlerde el öpmelere, biriktirdikleri paralar ile alacaklarına en çok heyecanlananlardı çocuklar.
Bayram coşkusunu zaman zaman kaybetti büyükler.
Biraz normalleştirdiğimiz, sıradanlaştırdığımız, ezberlediğimiz durumları yeni baştan gözden geçirmeliyiz belki de. Çocuksu hevesler, ziyaret ettiğimiz evlerde ettiğimiz sohbetler, gördüğümüz yakınlar içimizi ısıtır. Yaşayamadığımız anları, doyamadığımız sevdiklerimizi düşünüp daha bir coşkuyla sarılmalıyız eski değerlere.
Gittiğimiz evlerde her bayram yediğimiz tatlılar vardır. Ev sahipleri özenerek çeşit çeşit yaparlar gelenlere. Emekleri, sevgileri, misafirperverlikleri saklıdır o tatlarda. Gelenler de bilirler o lezzetleri ama en çok da hevesle isteyip tabaklar bitinceki tebessümler kıymetlidir.
O evlerde ocaklar hiç sönmez, tencereler hep doludur, hep hazırdır en ince ayrıntısına kadar düşünülmüş, geleceklerin beğenilerine uygun yemekler. O evleri boş bırakmayalım bayramlarda.
Eskiden mendiller verilirdi. Kapı kapı dolaşmak için çok heveslenen çocuklar vardı. Bazı şeyler değişti. Tanışıklıklar azaldı, bazı yerlerde komşular uzaklaştı, fiziksel mesafeler gibi sosyal mesafeler de arttı. Sonra yaşananlar, takip edilen haberlerle bir güvensizlik oluştu insanoğlunda şuradan şuraya yollayamaz oldu çocuklarını. O yüzdendir o kapılar bazı yerlerde çalınmaz oldu.
Bir yandan da yeni haneler eklendi gidilecek yerlere. Bazı evlerde geçen senelerin küçükleri büyüp onlar da ziyaretçilere açmaya başladı evlerini. Yeni hikayeler başladı.
Bazı evlerde geleneksel toplanmalara yeni aile bireyleri eklendi, büyüdü kalabalıklar. Hevesle el öpmeler öğretildi en küçüklere. Yeni evlenenler için büyük kalabalıklarla bayramlarda buluşma heyecanı ayrıydı...
Bazı evlerde el öptüklerimiz yitip gitti, o kapılar teker teker kapandı.
Hayat yaşamımıza yön verecek olan değişimler çıkarıyor önümüze. Biz de onlara, duygularımızı, öngörülerimizi, ihtiyaçlarımızı katarak şekil veriyoruz. Bazen uzaklaşıyoruz eskilerden yeni hallere bürünüyoruz, bazen de sıkı sıkıya sarılıyoruz alışkanlıklarımıza.
Bizlere iyi gelen geçmişi yeni değerlerle şekillendirip yok etmeden var edebilmeyi
başarabilmeliyiz aslında.
Biz bize iyi geleni, bizi bir tutan güzeli çocuklarımıza aktarabilirsek ancak o zaman yaşatabiliriz gidenleri, değerleri...
Bu bayram gidemeyeceğim büyüklerim var artık ... En çok da hevesle hazırlanan sofraları, isim isim hazırlanmış küçük hediye paketlerini, kalabalıkla neşelenen, sevgisi çoğalan pamuk kalplimi özleyeceğim...
Sevdiklerimize sarılıp birlikte varolabileceğimiz nice güzel, sağlıklı bayramlarımız olsun...
Psikolog&Aile Danışmanı Neslihan GİRGİN
[email protected]
[email protected]
YORUMLAR