Atalarımız ne de güzel söylemiş:
"Ele verir talkını, kendi yutar salkımı..."
Elaleme laf etmesini çok iyi beceren bir yapımız var.
Ama asla kendimize bakmayız.
"Biz birilerini eleştiriyoruz da, kendimiz ne yapıyoruz" demeyiz, diyemeyiz.
Şikayet ettiği, eleştirdiği şeyleri kendisi de yapan ama yine de başkalarına konuşan tiplerden çok var çevremizde.
Başkası yaparken eleştirdiğin şeyi sen de yapmayacaksın.
Kim yaparsa yapsın...
Doğruya "doğru",
Yanlışa "yanlış"
Demesini öğreneceksin..
Bakın, İzmir Büyükşehir Belediyesi'nde Başkan Ahmet Piriştina döneminde, Piriştina'nın en güvendiği meclis üyesi olarak İmar Komisyonu Başkanlığı yapan,
Onun ölümünden sonra gelen Aziz Kocaoğlu'nun, meclisteki tek plancı olmasına rağmen görev vermediği ODTÜ mezunu Ertuğrul Aksoydan bunu ne güzel özetlemiş:
"Bütün gün Erdoğan'ı eleştiriyoruz.
Tek adam olduğunu, herkesi onun belirlediğini defaatle söylüyoruz.
Peki ya İzmir Beldiye Başkanı Aziz Kocaoğlu?
Onun istemediği biri belediye başkanı, meclis üyesi, muhtar azası olabiliyor mu?
Hangi ilçe yönetimi, hangi il yönetimi onun isteği doğrultusunda seçilmedi?
Ara sıra bunu aklımıza getirip, kendi halimizden utanıyor muyuz?
Yoksa mankurt gibi sadece AKP'yi eleştirmeye devam mı ediyoruz?
Bizler gerçekten fikri hür, irfanı hür insanlar mıyız?"
Lütfen bu satırları bir kez daha sesli okuyun
Ve vicdanınızın sesini dinleyerek yanıtlayın.
Gerçekten fikri hür, irfanı hür insanlar mısınız?
Yoksa, belli çıkarlar için
"Doğru olmasa da birilerini destekleyen"
Veya
"Doğru olsa da birilerini eleştirenlerden misiniz..."
Eğer birilerini eleştirmeye devam edecekseniz,
İlk olarak kendinizden, yakın çevrenizden ve birlikte siyaset yaptığınız kişilerden başlayın.
Hep derler ya...
"Herkes kapısının önünü süpürse kent tertemiz olur...."
YORUMLAR