Türkiye'nin tapusu kimde?
Nevzat Dönmez

Nevzat Dönmez

Türkiye'nin tapusu kimde?

28 Kasım 2014 - 09:55

Türkiye Cumhuriyeti, Anayasa ile yönetilen bir devlet.

Anayasa, ülkede yaşayan herkesi kapsar.

Bir etnik grubu veya belli bir mezhebi koruyup kollamaz.

Anayasa, ülkede yaşayan Türk vatandaşı olan herkes için geçerlidir.

Anayasa’da, Türk-Kürt, laz, Çerkez, Alevi, Sünni diye ayırım yoktur.

Türk vatandaşı olan herkes anayasal haklardan eşit olarak yararlanır.

Bütün bunları neden mi yazıyorum.

Ülkemizi Türk-Kürt diye bölmeye çalışanların kulağına iyice girsin diye.

İzmir’de yaşıyorum.

Su kullanıyorum.

İZSU fatura yolluyor her ay.

Ödüyorum.

Faturanın hiçbir yerinde, “Bu Türkler için özel düzenlenmiştir” yazmıyor.

İzmir’de yaşayan Kürt kardeşim, seninkinde yazıyor mu?

Bu fatura Kürtlere özel hazırlanmıştır” diye.

Diyarbakır’da yaşayan Türk kardeş, senin faturanda var mı böyle bir ibare?

Hakkari’de yaşayan Kürt kardeşim seninkinde var mı?

Bu örnek çok mu basit geldi.

Aksine bence hiç de basit değil.

Ülkemizde herkesin eşit olduğunun en güzel örneği.

Bu gerçeği birilerinin gözüne sokup devam ediyorum..

Ülkemizde, insanlara haksızlık yapılmıyor mu..

Yapılıyor hem de çok.

Peki bu haksızlığa uğrayanların hepsi Kürt mü?

Bölücülerin oyununa gelmek istemem ama durumu netleşirmek için yazıyorum,

Türklerin bir eli yağda bir eli balda mı?

Ülkemizde yaşanan her sıkıntıdan her vatandaş payını alıyor.

Adını bile yazmak istemediğim bir terör örgütü, durumdan vazife çıkarıyor, dağa çıkıyor, şehirlerde terör estiriyor.

Amacı neymiş:

Kürtlerin hakkını savunmak.

Bu ülkede Türklere verilip de Kürt kardeşlerimizden esirgenen ne var.

Söyleyin bilelim.

Açık açık.

Gizlisi saklısı olmadan.

Kiminle, neyin pazarlığını yapıyorsun.

Açıkca söyleyin de bilelim.

Söyleyecek tek cümleniz yok bunu siz de biliyorsunuz.

Gerçek bu.

Ama ben buradan sizinle başka bir pazarlık yapmak istiyorum.

VAR MISINIZ?

Hakkari’ye, Batman’a, Diyarbakır’a, Dogu ve Güneydoğu’nun en ücra köşesine okullar inşa edelim en iyi öğretmenleri, en gelişmiş bilgisayarları gönderelim.

Ama bir şartımız var:

Okulu yakmayacak, öğretmeni öldürmeyeceksiniz.

Var mısınız…?

İşadamları tüm yatırımlarını o bölgelere yapsınlar..

Ama bir şartla; iş makinelerini yakmayacak, fabrikalara giden yollara mayın döşemeyeceksiniz…

İşinize gelmiyor değil mi?

Yıllardır yaptığınız bu.

Bölge halkını eğitimsiz, işsiz, aç bırakarak terörün kucağına çekmek.

Bölge halkı o bölgenin en büyük tehlikesinin bu terör örgütü olduğunu adı gibi biliyor.

Biliyor ama can korkusundan dile getiremiyor.

Merak ettiğim için soruyorum.

İmralı’da hapis yatan kişiyle neyin pazarlığı yapılacak.veya yapılıyor.

Düne kadar “Bebek katili” dediğimiz kişi Türkiye Cumhuriyeti’nden bir şeyler isteyecekse ne için isteyecek.

Şunları benim ve terör örgütüm için yapın, yoksa biz okul yakmaya, işyerlerini bombalamaya, askerlerinize tuzak kurmaya devam ederiz” diye mi tehdit edecek.

Yapılacak şey, yapay bir Türk-Kürt sorunu yaratarak bundan rant sağlayanlarla pazarlık değil.

ÖNCE CAN GÜVENLİĞİ

Yapılması gereken, ülkenin tüm imkanlarını seferber edip, bölgede can güvenliğini sağlamak.

Bakın o zaman adı sık sık değişen o uyduruk parti ne kadar oy alacak.

Kimse, Kürt kardeşlerimizle aramıza girmeye çalışmasın.

Bir ay önce Diyarbakır’a gittiğimde, Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Mehmet Veysi İpek’in söylediği söz hala kulaklarımda çınlıyor:
“Türkiye’nin tapusuna kimse sahip çıkmasın. Tapunun kime ait olduğunu merak eden varsa Çanakkale’ye gitsin. Tapunun sahipleri orada yatıyor” demişti.

Bu cümleyi ölene kadar unutmam.

Bu ülkenin tapusu hepimizde.

Çanakkale’de

Dumlupınar’da

Sakarya’da vatanı uğrana can veren atalarımızda.

O atalar ki, Türk, Kürt bilmezlerdi.

Bildikleri tek şey vardı:

Vatan ve bayrak.

Bugün bilmemiz gereken tek şey de bunlar…

YORUMLAR

  • 0 Yorum