Hayat bazen insana adil olmayan olaylar silsilesi sunar. Bir sabah uyandığımızda kendimizi haksızlığa uğramış, hayallerimizden koparılmış ya da hiç hak etmediğimiz bir yükün altında bulabiliriz. O anlarda "Neden?" diye sorarız. “Neden kötü insanlar kazanıyor gibi görünüyor? Neden iyiler hep kaybediyor?” Bu sorular, insanın adalete olan açlığını ve ilahi dengeye duyduğu inancı ortaya koyar.
İlahi adalet, evrenin işleyişinde var olan büyük bir dengedir. İnsan aklı, bu düzenin nasıl ve ne zaman işlediğini her zaman kavrayamaz. Ancak bilinen bir şey vardır ki, hiçbir emek, hiçbir iyilik ve hiçbir kötülük karşılıksız kalmaz. Her eylem bir yankı yaratır ve bu yankı bir gün sahibine döner. Bazen bu dönüş hemen gözle görünür şekilde gerçekleşir; bazen ise yıllar, hatta ömürler alır.
Ancak ilahi adaletin zaman kavramı insana göre farklıdır. İnsan, hemen sonuç görmek isterken, ilahi plan sabrı ve zamana güvenmeyi öğretir. Çünkü adalet yalnızca bir ödül ya da ceza sistemi değildir aynı zamanda insanın kendi içsel dönüşümüne de katkıda bulunan bir süreçtir.
Haksızlıklarla karşılaşan bir insanın ilk tepkisi genelde öfke ve isyan olur. Ancak bu öfkenin bizi doğru yola yönlendirmesi gerekir. İlahi adalet, sadece başkalarının hatalarının bedelini ödemesiyle değil, aynı zamanda bizim kendi hatalarımızla yüzleşmemizle de işler. Bu yüzden ilahi adalete inanan bir insan, kendini her zaman bir sorgulama içinde bulur "Ben bu durumda neyi değiştirebilirim? Daha adil ve merhametli biri olabilir miyim?"
Bu inanç, insanı sabır ve metanetle donatır. Çünkü biliriz ki, iyilik yaparken kimsenin görmesine ihtiyaç yoktur. Sessizce yapılan her güzel davranış, bir gün bir yerlerde filizlenir. Aynı şekilde, yapılan her kötülük de sahibine dönmek üzere bir tohum olarak ekilir.
Adalet Er ya da Geç Tecelli Eder
Bazen kötü insanların başarılarına tanık olurken, iyilerin çilesi uzadıkça umut kaybolur gibi hissedilir. Ancak büyük resme bakıldığında, hiçbir kötülüğün kalıcı olmadığı, er ya da geç sahibine döndüğü görülür. Haksız kazanç, mutluluk getirmez. Başkasının hakkına tecavüz eden biri, kendi vicdanını ya da hayatının dengelerini kaybeder. İlahi adaletin sessiz işleyişi burada devreye girer,o kişinin hayatında görünmeyen boşluklar yaratır.
Öte yandan, iyilik yapanların ödülü sadece bu dünyada değildir. Kalplerine huzur dolar, hayatlarında anlam bulurlar. İlahi adaletin en büyük gücü belki de budur .İnsana erdemli olmanın ödülünü hem ruhsal hem de manevi olarak hissettirmek.
İlahi adalet sadece bireyler için değil, toplumlar için de işler. Tarihe baktığımızda, zulümle ve adaletsizlikle hüküm süren rejimlerin birer birer yıkıldığını görürüz. İnsanlık tarihinde nice zalimler, yaptıkları kötülüklerin bedelini ödemiştir. Bu, ilahi adaletin bir göstergesidir. Hiçbir güç, adaletin gücünden büyük değildir.
Sonuç olarak, ilahi adaletin işleyişine inanmak, insana yalnızca teselli değil, aynı zamanda bir rehberlik sunar. Bu inanç, bizi haksızlık karşısında sabırlı olmaya, iyilik yapmaktan vazgeçmemeye ve kendi hayatımıza adaletle yaklaşmaya teşvik eder. Çünkü sonunda herkes ektiğini biçer ve hayatın büyük terazisi hiçbir şeyi unutmaz.
Nuşin Kazak
YORUMLAR