İzmir'de, dünyanın sayılı markalarından biri haline gelen Folkart, geçtiğimiz aylarda bu kenti Basmane Çukuru gibi çirkin bir yaftadan kurtarmak için eline taşın altına sokmuştu. Uzun yıllar kentteki kuşlara göl olarak hizmet veren ve birilerinin davalarıyla büyüyen çukurda beklenen gelişme yaşandı. Bu yılın sonlarına doğru kazma vurulması beklenen çukur için harekete geçildi. Dün itibariyle bölgede kamyonlar bir ileri bir geri çalışıp ana inşaat için yer açmaya, çevreyi inşaata uygun hale getirmek için çalışmaya başladı. Daha önce trafik yoğunluğunu düşünerek AVM'yi projeden çıkaran Folkart Yönetim Kurulu Başkanı Mesut Sancak, projeyle ilgili 3 yerli, 3 yabancı mimarlık firmasının 10 proje hazırladığını, bunlar arasında seçici kurulun belirleyeceği 3'ünü İzmirlilerin beğenisine sunacaklarını dile getirmişti. Temeli 18 yıl önce bizzat dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından atılan ve bu süre zarfında bir hizbe halini alan çukur, bundan böyle İzmir'in bir gerçeği olarak değil de İzmir'in bir markası olarak adından sıkça sözettirecek. Daha önce Kültürpark ile ilgili dedikodulara son nokta koyan ve “Folkart şeffaf bir kurum. Kendisini ilgilendirmeyen bir alanla ilgili hiçbir tasarrufu kesinlikle olamaz. Kentin kalbinde, 18 yıldır İzmirlilere mahcubiyet duygusu yaşatan, kente yakışmayan bir çukur var. İzmir'in akciğeri sayılan Kültürpark'ın yanı başındaki bu alan, bu haliyle kente negatif enerji yayıyor. Bu kötü görüntüyü ortadan kaldırarak İzmir'e ve Kültürpark'a yakışacak bir proje için çalışıyoruz. Projenin uygulanacağı alan belirlidir. Folkart'ın bu alan dışına taşması mümkün değildir” sözleriyle bu dedikoduları gömen Sancak Ailesinin, bu proje ile İzmir'e yepyeni bir hediye sunacağını düşünüyorum.
Ve diyorum ki, keşke Mesut Sancak gibi cesur biri daha çıksa kentin tarihi ile olan hesaplaşmasını tarihin lehine çevirebilecek iradeyi gösterse.
Modern şehirlerin yeni yapılara ve simgelere ihtiyacı kuşkusuz ki büyük. Yepyeni yapılar inşa etmeli, hem sağlıksız yapıları ortadan kaldırmalı hem de insanların oldukları yerlerde sosyalleşebilmesini sağlamalıyız. Bunun yanında bizler tarihimizi korumaya da mecburuz. Yıllardan beri yazıyorum fakat hiçbir hareket göremedim. Bakın arkadaşlar Basmane'de, Alsancak'ta, Karataş'ta, Buca'da ve Bornova'da tarihi Rum evleri yokolma tehlikesi ile karşı karşıya. Belediyelerimizin elinden bu yapıların etrafına tel örgü örmekten başka bir şey gelmiyor. Bu tip işlere daha büyük eller, ve daha cesur yürekler gerek.
Bu evlere bir misyon yükleyerek (Ki en olabiliri turizm) onları tekrar İzmir'e kazandırabiliriz. Türkiye'nin her yanında tarih böyle geri kazanıldı. Çok acıdır ki İzmir dışındaki 80 ilin hiçbirinde tarihi binalar, etrafına tel örgü gerilerek yıkılsın diye beklenmiyor. Bu İzmir'e özel bir buluş. Her gün biri daha yerçekimine kurban gidiyor. Ve bizler sadece izliyoruz.
İzmir'de modern binaları tarih ile bütünleştirebilecek hiçbir çalışma yok. Ve bu çalışmayı yapabilecek en büyük güce sahip olan İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin bununla ilgili herhangi bir çalışması yok. İzmir'in tarihini Saat Kulesi ve Kordon'da kalan son bir kaç yapıdan ibaret sananlar Basmane'de, Alsancak'ta, Karataş'ta, Buca'da, Bornova'da ara sokakları bir gezmeli. Neleri neleri zamanın acımasızlığına terk ediyoruz, bir görmeli.
İyi haftalar İzmir... Umarım tüm bu umursamazlığın sana pahalıya malolmaz...
YORUMLAR