Gündem öylesine yoğun ki, tek bir konu üzerinde yoğunlaşmanın, bir konu üzerine yazı yazmanın bende birikenleri dışarı vuramayacağı kaygısı taşıyorum. Gelin bugün bir değişiklik yapalım. İzmir'in gündeminden, Türkiye'nin gündemine kadar ana haberlerde neyi izliyorsanız, internet sitelerinde gözünüze ilk ne takılıyorsa onu konuşalım.
İzmir-İstanbul otoyolu
Şu İzmir ile İstanbul arasını 3 saate indirecek otoyolun başına gelenler pişmiş tavuğun başına gelmemiştir. Sayısız "Durduruldu" haberinin ardından mahkemenin bu otoyollar için de ÇED raporu istemesi sonrası yolun geleceği tekrar tartışılmaya başladı. Doğa harikası yerlerimiz, inanılmaz derecede güzel plajlarımız, yağmur ormanlarını kıskandıracak derecede sık ormanlarımız var. Doğrusunu söylemek gerekirse koruyabilmek adına pek sıkı çalıştığımızı söyleyemeyeceğim. Cumhuriyet tarihi boyunca hangi değerlerimizi toprağa gömdük, neleri kaybettik bir araştırın, inanın fazlasıyla üzüleceksiniz.
Anayasa Mahkemesi, Karayolları Genel Müdürlüğü'nün yürüttüğü köprü ve otoyol gibi milyarlarca dolarlık mega projeleri, Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporu dışında tutan Çevre Yasası'nın ilgili maddesini iptal etti. Kararın anlamı şu; Her kim olursa olsun bu projeler için ÇED raporu almaksızın iş yapma dönemi sona erdi. Anayasa Mahkemesini bu konuda sert bir tutum içerisinde bırakan olayın 3. Köprü inşaatı sırasında kesilen milyonlarca ağaç olduğunu düşünüyorum. Tamam bence de ÇED raporu, doğa katliamının önüne geçiyor. Fakat bu tıpkı geçtiğimiz aylarda olduğu gibi devletin farklı kurumları arasında bir savaş halini almamalı. Kanımca bugün itibariyle İzmir-İstanbul Otoyolu projesi bir çivi dahi çakılamaz hale geldi. Kararın geçmişte başlayan projeleri de etkileyeceği kanaatindeyim. Tabi ki her olayın neticesinde olduğu gibi kaybeden yine vatandaş olacaktır.
Damlacık meselesi
Gelelim işin bir başka boyutuna. Biliyorsunuz, Konak Tünelleri yapımı öncesi CHP'nin ÇED raporu alınmadığı konusunda ciddi eleştirileri vardı. Eleştiriler toplantılara, toplantılar da eyleme dönüştü. Damlacık'ta gelinen durum ortada. Halk, evlerinin yıkılacağı için, devlet ise önemli bir kaynak aktardığı projenin geleceği konusunda tedirgin. Anayasa Mahkemesi'nin kararının bu projeyi etkileyip etkilemeyeceğini önümüzdeki günlerde göreceğiz. Fakat mahkeme kararının uygulamaya konulabilmesi için bir kurumun veya şahsın başvurusu gerekli. İzmir'in en önemli gündemlerinden biri haline gelen bu konu için ilgili bir şahıs aramaya gerek yok sanırım. İddialar ortada. 50 kadar evin kamulaştırılıp yıkılacağı bölgede mahalleli, önemli bir tarihi vücudunda barındıran Damlacık'ın proje ile yok olacağına inanıyor. CHP'li vekiller ile Konak Belediyesi de tüm enerjilerini bu konu üzerinde yoğunlaştırmış. Sanırım onlar için beklenen ve arzulanan karar da tam buydu. Dediğim gibi eğer gerçekten Konak Tünellerinin ÇED raporu sıkıntısı varsa, Anayasa Mahkemesi'nin kararı tünelin geleceği konusunda belirleyici rol oynayacaktır. Kararın ardından İzmir'i sıcak bir gündem, renkli bir hafta bekliyor diyebilirim.
Soma videosu
301 madencinin hayatına mal olan maden kazası sonrası ocak içindeki 16 güvenlik kamerasının incelenmesinin ardından şok bir gerçek ortaya çıktı. Madende faciadan bir-iki gün önce çıkan yangında işçilerin dumandan bayılmasına rağmen ocakta güvenliğin artırılmaması ve yangının kayıt edilmemesi resmen faciaya davetiye çıkarıldığı ve belirtilerin önemsenmediğini ortaya koyuyor. Çok merak ediyorum, 301 madencinin vebalini şirket yetkilileri nasıl ödeyecek?
Cumhurbaşkanlığı
3 adaylı bir seçimle karşı karşıyayız. Daha doğrusu ilk defa cumhurbaşkanı seçimi için sandığa gideceğiz. Yarışın favorisinin de sürprizlerinin de belli olduğunu söyleyebilirim. Sonuç, Mart ayındaki yerel seçimlerden ve bir önceki genel seçimlerden farklı olmayacaktır. Tek fark yine İzmir gibi özel şehirlerin kendine has yapılarından kaynaklanabilir. O da sonucu etkilemez.
Özel İdare malları
Bornova Belediyesi eski Başkanı Kamil Okyay Sındır'ın sözleri oldukça dikkat çekici. Seçim sürecindeki belediye başkanlarının konuyla yakından ilgilenmediğini belirten Sındır, belediye başkanlarının toplantıları takip etmediğini, bürokrat yollayarak Özel İdare malları konusunda çözüm aradığını söyledi. Başkan sözlerinde haklıysa, İzmir kendine ait olan malların çıkışını sadece izlemek ile yetinmiş, görevlerini yerine getirmemiştir. Bugün gerektiği gibi davrananların o gün yerel seçim heyecanından, belki de önemsememekten malları kaybettiğini düşünmek içimi acıtıyor.
YORUMLAR