İzmir İl Özel İdaresi deyim yerindeyse “fesh edilince” ortaya çıkan değerlerden belki de en büyüğüydü Sümerbank arazisi. İl Özel İdaresi Başkanı Serdar Değirmenci'nin birbirinden önemli projeleri vardı burası ile ilgili. Dönemin Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay burada Ege Medeniyetleri Müzesi kurma hayali peşindeydi, hiçbiri gerçek olmadı.
Arazi bugün hala İzmir'in en değerli bölgesi üzerinde tüm ihtişamı ile üzerine yapılacak yatırımları bekliyor. Gel gör ki burada yapılabilecek bir yatırım sadece kış aylarında randıman alınabilecek bir yatırım olabilecek.
Neden mi?
Çünkü İzmir'in en önemli arazilerinden biri olan Sümerbank'ın hemen yanından akan Meles Deresi, yaz aylarında, değil yanında durmak yanında geçilemeyecek kadar kötü, iğrenç bir koku salıyor etrafına. Büyükşehir'in burada yaptığı her türlü çalışmaya rağmen hiçbir sonuç alınamadı, koku günden güne daha da artmaya başladı. Aslında çabalar beyhude. Büyükşehir ekipleri kireçledikleri atığı, bölgenin hemen dibindeki toprak alana dökmeye devam ettikçe bu iğrenç kokunun yok edilmesi mümkün değil gibi. Dikkatinizi çekerim burada 6-7 ekskavatör uzunca bir dönem günün neredeyse 18 saati çalışmalarını sürdürüyor. İZSU sadece burası için özel 2 milyon liraya amfibik bir temizleme aracı aldı. O da yetmedi, derenin zemini özel bir betonla kaplanarak çökertme havuzları inşa edildi. Bir rivayete göre bölgede bu yılın başında beri 50 tonun üzerinde çöp çıkarılmış, bunun için milyonlarca lira para harcanmış. Ne yazık ki duyarsız bir toplumuz. Dereler insanlarımız tarafından çöplük olarak kullanılıyor. Üstelik İzmir gibi bilinçli bir insan topluluğunun yaşadığı bir şehirde...
Büyükşehir'in burada yaptığı yatırımları ve çalışmaları küçümsemiyorum. Fakat kışın taşması yazın ise kokusu ile İzmirlilerin başına dert olan bu yer için başka çıkış yolları aramalıyız. Üzerine milyonlarca lira yatırdığınız dere hala leş gibi kokuyorsa parayı çöpe döktünüz demektir bu. Gelin en azından buradan çıkardığınız kireçle kaplı atığın tahliyesini kamyonlarla hemen gerçekleştirin ve “kokunun” orada yığılmamasını sağlayın...
17 Ağustos
Marmara Depremi'nin üzerinden 15 koca yıl geçti. Ülke genelinde konu ile ilgili yapılan çalışmalara bakacak olursanız hala yerimizde saydığımızı anlarsınız. Bir defa kentsel dönüşüm konusunda önemli bir adım atamadık. İnsanları sağlıklı konutlara taşıyabilmek adına yavaş hareket ediyoruz. Kentin büyük çoğunluğu sağlıksız yapılardan oluşuyor. Buna İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin binası da dâhil. Yüzlerce insanın çalıştığı bu binanın da bir an önce boşaltılması gerekiyor. Daha onlarca kamu binasını da buna dâhil edebiliriz.
15 yıl geçti ama 17 Ağustos aklınızın bir ucunda hep kalsın derim. Ben bir daha kâbusum olan “sesimi duyan var mı?” çığlıklarını bu ülkenin sınırları içerisinde işitmek istemiyorum. Ben ülkemin tek bir ferdinin dahi deprem nedeniyle korku yaşamasını, depremde hayatını kaybetmesini istemiyorum.
İyi haftalar...
YORUMLAR