İzmir'in çok net bir gerçeği var. Buna İzmirli refleksi demek de mümkün;
İzmir'de proje yapılır. Proje, halk tarafından ya çok tartışılır ya da hiç tartışılmaz. Her ikisinin de sonu aynıdır. Yapılmak istenen her proje, şehre kazandırılmak istenen her eser planlanandan çok geç biter veya bitmez.
Bakın, “İnciraltı ve Bostanlı arasına köprü” dediler. Utanmasak aylarca tartışacak, yapılmaması için elimizden geleni ardımıza koymayacaktık. “Tramvay” dediler. Benzerini yaptık.
İkiçeşmelik projesi için, kentsel dönüşüm için, Kadifekale için, Kemeraltı için, Mavişehir'e opera binası için, stat için, çöp tesisi için hep aynısını yaptık.
“Proje hatalı, biz de dahil olalım” gibi katılımcı bir talepte bulunmak yerine yargı yolunun doğru olacağını düşündük. Fakat her defasında şehrin bir kaç adım geriye gitmesine yardımcı olduk.
Ben ne hükümet projelerinin ne de belediyeninkilerin kentte tarihi bir katliama, içinden çıkılamayacak bir trafik sorununa, kötü bir görüntüye veya kentin silüetinde olumsuz bir duruma neden olacağını düşünmüyorum. Zira 30-40 yıl önce umarsızca katledilen bu şehirde, bugün en düşük nitelikli bir proje dahi mücevher etkisi yaratacaktır.
Bugün kentin diğer şehirlerden olumsuz farkını sorgulayanlar önce aynaya bakması gereken kişilerdir. O olumsuz farkı yaratanlar, kentin geri kalmışlığının baş mimarıdır.
Kanımca;
Artık anlaşılmıştır ki ne belediyenin ne de hükümetin bu kentte bazı güçleri yenmeden yatırım yapabilmesi güçtür. Bu güç öyle bir güçtür ki, zaman zaman yargı ile zaman zaman halk desteği ile kentin gelişim sınarlarına beton ve demir yığınlarıyla aşılamaz bir duvar örmüştür.
Binali Yıldırım'ın Başbakan olmasının ardından İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ile aralarında oluşan bağ, bugün İzmir'in “İstemezükçülerden” kurtulabilmesi için bence tek çıkar noktadır. Devlet ve belediye işbirliği kentte sesi gür çıkanlarla birlikte hareket edip, projelerin önündeki tozları süpürebilecek bir unsur yaratabilir.
Adını ne koyarsanız koyun, herhangi bir projenin getirileceği bir üst merci olarak düşünebileceğimiz bu ortak aklın içine halk temsilcilerini de dahil edebilmemiz mümkün. Bu sayede projeye itiraz etmesi mümkün, olumsuz düşüncelerle bezeli insanların önüne geçebilirsiniz.
Dediğim gibi bu bir refleks. Dava açmayı bir görev edinenlerin bu güçbirliği ve bu ortak aklın önüne koyabileceği hiçbir argüman halk nezdinde kabul görmez.
Bu sayede biz ne fuarın geleceğini tartışırız, ne Kemeraltı'nı, ne Kadifekale'yi, ne turizmi, ne çöp tesislerini...
Her kesimden insanı içinde barındıran, kötü niyetli insanların elinden yargı kozunu alabilecek bir oluşuma ihtiyacımız var. (Adı benden olsun) PROJEİZMİR, karşımızda göz göre göre istemezükçülerin eline teslim edilen kentin kaderini yeniden çizebilecek bir güce halkı da arkasına alarak rahatlıkla uzanabilir.
NOT: İstanbul Atatürk Havalimanı'ndaki iğrenç bombalı saldırıda hayatını kaybeden tüm insanlarımıza Allah’tan rahmet, ailelerine de başsağlığı diliyorum. Lütfen çocuklarımızı radikal örgütlerin, sözde özgürlük yanlılarının, İslam'ın ne olduğunu dahi bilmeyen ölüm çetelerinin elinden koruyalım. Bir tek vatan evladının kanını toprakta görmemek en büyük dileğim.
İyi haftalar...
YORUMLAR