Yavaş yavaş Türkiye'yi iç savaşa sürükleyen bu rezil terör ortamının artık bir an önce son bulmasını istiyorum. Sadece ben de değil, 75 milyon insanımız tam da benim gibi düşünüyor. Tüm dünyada terör grupları silahla bir şeyler talep etme döneminin bittiğine inanırken PKK hala yarım asırlık proje ile karşılığı olmayan isteklerini dikte ediyor. Bugüne dek bir çok talebine Meclis'te HDP ile karşılık bulan Kürt kardeşlerimizin de ön görmediği, istemediği kötü bir ortama doğru sürükleniyoruz. Demokrasi taleplerini, Kürtler için bir şeyler isteme amacını bir kenara atmış, silahlarını gömmek için sadece ve sadece Öcalan'ın serbest kalmasını isteyen teröristler, devlet ile pazarlık yapılmayacağını henüz öğrenememiş. En nihayetinde, terörizmin dünyanın hiçbir santimetrekaresinde sonuç aldığını gören yok.
Söyleyin IRA, İngiltere'den hangi talebine karşılık buldu. PKK, İran'da ne yapabildi. ETA, İspanya'da ne kadar başarılı olabildi. Afganistan'a sıkışan El-Kaide mi, Suriye'de kafa kesen IŞİD mi başarılı...
Bu işin çözümü için Meclis'ten başka çare yok.
Bugün HDP asıl olması gereken yerde durmak zorunda. PKK ile vatandaş arasında sıkışmış bir siyasi partinin devamlılığını sağlaması oldukça zor. Ne oldu ki daha düne kadar dörtnala giden Kürt açılımından cayıldı?
Bunlar bir komisyon kurulup konuşulması gereken şeyler.
Dediğim gibi devletle Kürtlerin talepler konusunda pazarlık yapmak yerine Öcalan'ın serbest kalması için pazarlık yapmak Kürt halkına ihanetten başka bir şey değildir.
Bu topraklarda bin yıldır kardeş olarak yaşayan insanları birbirine böylesine düşman etmek hiç kimsenin haddi değildir. Anaları ağlatmak hiç kimsenin haddi değildir. Çocuklarımız ölüyor arkadaşlar. Bir annenin, küçücük bir yarası için dahi yüreğinin kanadığı yavrusu şehit düşüyor. Bundan daha büyük bir acı yok. Bir anneyi, oğlunu öldürerek yok etmek kadar iğrenç bir şey yok.
Öyle veya böyle 1 Kasım'da seçime gidiyoruz, olası bir koalisyon veya tek başına iktidar o gün ne olur bilemeyiz ama karşımıza çıkan hükümet senaryolarının ilk hedefi terörizmi çözmek olmalı. Türkiye'de vatandaşların ölüm korkusu olmadan yaşanacağı huzurlu, mutlu ve kardeşçe yaşayabileceği bir ortama ihtiyaç var. Bunu hayata geçirebilmek için daha çok can feda etmemiz, daha çok kan akıtmamız da gerekmiyor üstelik. İç içe geçmiş, kimin Kürt, kimin Türk olduğu bilinmeyen bir nüfusun taleplerini birbirlerine iletmesi, siyasetin bu işin dışında olması çok daha mantıklı.
1 Kasım'ın ardından Ankara'nın işi, silahlarla yapılacak 'talep' mücadelesini ortadan kaldıracak bir ortamı yaratmak, işi birbirine komşu, kardeş, dünür, arkadaş, karı-koca halka bırakmak olmalı...
İyi haftalar...
YORUMLAR