CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun önderliğinde başlattığı ‘’Adalet Yürüyüşü’’malumunuz 15 Haziran ‘da Ankara Güvenpark’dan başlamış, 24cü gün de Dragos Arkeolojik Kazı Alanı’nda tamamlanmıştı. Böylece Halkın ve Milletvekilleri’nin adalet yürüyüşü korteji başarıyla tamamlanmış oldu. Dile kolay, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun gerçekleştirdiği yürüyüş kilometrelerce mesafe olup, hava şartlarını da düşünce malumumuz, dolayısıyla zorlu bir mücadele olduğunu düşünmekteyim. Katılanlara, gönül birliği sağlayanlara olumlu, olumsuz eleştirenlere selam olsun.
Sayın Kılıçdaroğlu’nun Miting ve Bayrak uyarısında, sadece; ‘’Türk Bayrağı’’, ‘’Atatürk Posteri’’, ‘’Adalet Bayrağı’’ olması gerektiğini, ‘’Altı Ok’lu partinin bayrağını bile istemediğini belirtmişti,
Dragos’tan Maltepe’deki miting alanına yalnız yürüyeceğini belirtmiş, mücadelesine katılmak isteyen vatandaşların kendisini miting alanında beklemesi gerektiğini ,
‘’Hak, Hukuk, Adalet ‘’ dışında hiçbir slogan atılmamasını özellikle belirtmişler,
İstanbul girişinde, Genel Başkan Sayın Kılıçdaroğlu mehter marşı ile karşılanmıştı.
Ardında Türkiye’min dört bir yanından binlerce insan selinin katıldığı, birlik beraberlik içinde, tek yürek olmak, ne anlamlı, nasılda yüce bir olgu Sayın Kılıçdaroğlu ile bu mücadeleye katılanları yürekten kutluyorum. Keşke çok daha önce bu tablo ortaya serilseydi, bu beraberlik sağlansaydı.
Bugünlerde CHP İstanbul Millet Vekili Gürsel Tekin katıldığı bir Televizyon programında bazı sivil kuruluşlarının CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu, ‘’Adalet Yürüyüşü ile demokrasi, hukuka ve barışa sahip çıktığı için ‘’ Nobel’e’’ aday gösterdiğini açıkladı. Stokholm’de Alfred Nobel tarafından 1895 yılında kurulan derneğin, insanlığa hizmet edenleri ödüllendirmek amacıyla verdiği Nobel Ödülleri, 1901 yılından buyana dağıtılıyor. Fizik, kimya, edebiyat, barış, fizyoloji ve tıp alanlarında olağanüstü başarı gösteren kişi ya da kurumları onurlandırmak üzere verilen ödül, ödül sahibinin ülkesi için de gurur kaynağı oluyor. Hatırlarsınız ilk Nobel ödülünü 2006 yılında Orhan Pamuk getirmiş, ardından da Prof. Dr. Aziz Sancar olmuştu. 2013 yılında Nobel barış ödülünü, kimyasal silahların yasaklanması örgütü almış, o dönemde Ahmet Üzümcü direktör olarak ödüle layık görülmüştü. 2011 yılında Yemen doğumlu olup, sonradan Türk vatandaşı olan, Tevekkül Karman da gurur kaynağımız olmayı başarmıştı. Peki; geçmişte aday olup ödüle layık görünmeyen Ünlü yazarımız Yaşar Kemal, Leyla Erbil, İlhan Berk gönüllerimizi, yüreklerimizi fethetmediler mi? Sayın Kılıçdaroğlu için de, sonucu izleyen günler de göreceğiz. Nobel ödülünü alırsa ülkemiz adına gurur kaynağı olacaktır.
Bu hafta isimlerini veremeyeceğim sözüne itimat ettiğim bir büyüğüm, kendisine rücü eden önemli bir konuyu, Gazetemizmir’de ele almam için rica da bulundu. Dostumuzun aktardığına göre; Balçova Belediyesi ve Narlıdere Belediyesi temizlik işlerinde çalışan taşeron sözleşmeli birkaç sözleşmeli işçi serzenişte bulunmuşlar, aynen söylendiği şekliyle aktarıyorum, ‘’ işten atılırız korkusuyla bizi alıp Adalet Kortejine katılmaya mecbur bıraktılar, kumanya da verilmedi, maaşımızdan da işe gitmediğimiz günün ücreti kesildi.’’ Aktarılanlar böyle olsa da, işçi sınıfına haksızlık yapılmadığını, baskı oluşturulmadığını düşünmek istiyorum. İnsanların işini gücünü bırakıp korteje katılma imkanı var mı bilinmez? Adam, maaş açığı vermiş, elektriğini yatıramamış, borç vermelerini rica etmiş. Belki de dostumuzun iyi niyetini, suistimal etmenin bir başka yolu da bu olmuştur. İnsanlar elektrik faturasını ödeyip sıkıntısını gidermeye çalışmışlar. Bu olayın aslı nedir? Sayın yetkililere, bilenlerine huzurunuz da sormak istiyorum. Şayet cevap verirlerse, Adalet yürüyüşü korteji amacına ulaşmışken, ideolojisine kara bir leke sürülmesine engel olunacaktır. Unutmayalım ki; sinek küçük de olsa mide bulandırır.
YORUMLAR