İzmir’de yaşıyor olmak , özellikle biz kadınlar için ayrıcalıktır. Eğitim ve kültür seviyesinin yüksek olması yaşamımızda, ilişkilerimizde ne kadar da etkin.
Dostluklarımı din, dil, ırk, unvan, makam, tercihlerinin ne olduğuna bakmaksızın, cinsiyet gözetmeksizin kurdum bu güne kadar.
Şanslıyım; güzel insanlar, arkadaşlar, dostlar biriktirmişim yaşamımda. Derinden soluduğumuz, sorgusuz sualsiz, konuşmadan anlaşıldığımız, yüreği sevgiden geçen, küçük kırgınlıklara mahal vermeyip, yüreğimizi incitmeyen, bizi koşulsuz sevgisiyle sarıp sarmalayan tüm dostlarım için paylaşıyorum bu yazımı.
Bugünlerde küratörlüğünü yaptığım, eğitmenimiz Selin Uğur'un Geleneksel Türk Sanatları uygulama öğretileriyle hazırlanan çalışmalarımızla, ‘’minyatürlerle geçmişten günümüze Basmane Semtinde Yaşam’’ konulu Atölye Su grubumuzla 22-31 Mayıs tarihleri arasında, Aziz Vukolos Kilisesi'nde gerçekleşecek sergi ve ‘’semt belleği ‘’ belgesel gösterimi davetiyelerin , tanışlara, arkadaşlarımız ve dostlarımıza ulaştırırken bana ne kadar kıymet verildiğini, çabamızın yerini bulacağını yürekten hissettim.
Sosyal internet ağı üzerinden paylaşımlarımı görüp tebrik için arayanlar, yapabileceğim, katkı koyabileceğim bir şey var mı diye tüm içtenliğiyle yanımızda olmaya gayret edenler, projenin gerçekleşip yerini bulması için canını dişine takıp heyecanıma yoldaş olanlar, bilgisiyle, yaşanmışlıklarıyla, aile yadigarlarını ortaya koyup, bizlerle paylaşıp, gocunmadan anlatanlar, saymakla bitmez, kelimelerin kifayeti yetmez. Velhasıl şanslıyım, yaşamımda ektiklerimi biçiyorum, varlıklarıyla kendimi özel hissettiren dostlarıma sonsuz şükran borçluyum.
Nitelikli etkinliğimize iştirak ederek, bizi onurlandırmak isterseniz sergi boyunca orada olacağız, tüm sanatseverlere duyurulur.
Bakarsınız etkinliğimiz yeni dostluklara vesile olur, İzmir kültür şehrine yakışır Basmane semtinin eski itibarının kazanılmasına birlik olup katkı koyarız. Belki sesimizi duyurur, semtte kadın sığınma evi yapılmasına neden oluruz, içimi acıtan görüntülerden bir nebze olsun arınır, kadının istismar edilmediği, bedeninin ticaret aracı olarak kullanılmasına satılmasına engel oluruz, çağdaş insana yakışır ortamların zeminini yaratırız.
İnsanlarımız Basmane sokaklarında dolaşırken, ürkmeden, tedirgin olmadan, kendini yabancı hissetmeden, semti kaderine terk etmeyip sahip çıkan dost meclislerinin ev sahipliğini yapar. Ne yazık ki Basmane semtinde sorunlar çok, sokaklarında dolaşırken Türkçe tabelaya rastlamak neredeyse imkansız, hala semti kaderine terk etmeyip direnen, ayakta kalan esnaflarımız, yaşayan insanlarımız var. Çifte standart olmamalı, ne yazık ki semtin göç alması nedeniyle, dengesi, dokusu bozuldu.
Yazım aracılığıyla yetkililere sesleniyorum; yıllardır vergi mükellefi olarak kayıtlı mükellefler vergi yükü altında ezilircesine sorumluluğunu yerine getiriyorsa, kaldırıma bir masa sandalye koysa işgaliye ödemesini yapıp, dükkanına astığı tabelasının milim üzerinden ilan reklam vergisini ödüyorsa, göç nedeniyle yerleşip dükkan açanlara, işporta sergi usulü satış yapanlarda sorumluluğunu yerine getirmeli, bu zorunluluğu bilmiyorlarsa uyarırsınız, yaptırım uygularsınız, bunca yıldır orda ayakta kalma mücadelesi veren esnafın, insanın günahı nedir? Semte sahip çıkanlara ödül verileceğine neredeyse bu yozlaşmaya çanak tutup yandaş davranmakta. Yok mu dairenizde, servisinizde, sicil yoklama memurunuz kontrol taraması yapılsın, kaydı olmayan kayda alınsın, belgesiz, faturasız mal alıp satıyorlar, vergi ödemiyorlar, bu durum devlete de zarar, millete de zarar.
Protokol gezintilerine son verip, sade sivil vatandaş olarak semtte göz atmanızı öneriyorum, göç nedeniyle yakın zamanda semtte yerleşenler semtte yaşamamıza imkan vermeyecek noktaya getirdiler. Baktığınızda göreceksiniz , Basmane Meydanı'ndan başlayıp, Anafartalar Caddesi'nin Mezarlıkbaşı girişine kadar olan bölgede özellikle kendinizi Suriye’de zannedecek kadar çok usulsüz tabela, dükkanlar var. Tarihi dokuya zarar vermelerinin dışında, kayıt dışı mükellefiyetinden, sigortasız çalışanlarından, tabelasından, işyeri açma çalıştırma ruhsatına, Gıda Tarım Köy İşleri'nin yönetmeliklerine aykırı olacak kadar, insan sağlığına tehdit bir çok usulsüz uygulama var, denetim ve cezai yaptırım şart. Madem ki bir arada bizlerle yaşayacaklar, öyleyse bizler kadar sorumlulukları eşit ve mükellefiyet gerekliliklerine uymalılar. Bu vurdumduymazlığa, aymazlığa bir son verilmeli, neredeydik, nereye geldik diyerek yetkililer kendilerine öz eleştiri yapıp derhal sorumluluklarını yerine getirmeli.
Yazıma çok sevdiğim üstadın satırlarıyla son vermek istedim, sevgiyle kalın..
Biz haber etmeden haberimizi alırsın,
Yedi yıllık yoldan kuşkanadıyla gelirsin.
Gözümüzün dilinden anlar,
Elimizin sırrını bilirsin.
Namuslu bir kitap gibi güler,
Alnımızın terini silersin.
O gider, bu gider, şu gider,
Dostluk, sen yanı başımızda kalırsın.
Nazım Hikmet Ran
YORUMLAR