Ekranımda Umut Atölyesi tanıtım filmi videosu var, tıklıyorum, sessizce izlemeye koyuluyorum.
Empati kurup, hüzünlenmemek elde değil…
Kanser hastası olan kadınların yer aldığı filmde, gözleri hüzün dolu, bakışlarında mana yüklü olan kadınlar, onlar bizim hemcinslerimiz, analarımız, bacılarımız, her biri bizim kadınlarımız. Her an onlardan biri olma riski altındayız. Ve hatta çok kıymetli çocuklarımız.
Umarım bir gün evlatlarımızın, sevdiklerimizin sağlık sorunlarıyla sınanmayız. Yaşadığımız yüzyılın, günümüz çağının illet hastalığının kapısını çalmadığı bir hane var mı ki? Hangimiz çok sevdiği yakınının, dostunun rahatsızlığında şifa olsun diye, en yüce duaları hastane kapılarında gözyaşı döküp, ağlayarak etmedik ki. Biliyoruz ki; Ağlamanın bu insanlara bir faydası yok, tedavi süreci oldukça masraflı ve yorucu, mümkün olduğunca maddi manevi desteğe ihtiyaçları var.
Üzerimize düşeni, hatta fazlasını yapmalıyız.
Bu hafta ofisimizi ziyarete gelen, kanser hastalığı erken tanısı konmuş olan bir hanımefendi ile tanıştım. Sohbet ediyor bir yandan da saçlarıyla oynuyordu ve eline gelen saçlarını göstererek , “Artık dökülmeye başladı, kazıtmanın zamanı geldi” dedi. Öyle metanetliydi ki hayran kalmamak elde değildi. Bu arada bir yakınının da tedavi gördüğü hastanede doktor olması dolayısıyla tedavi işlemlerinin hızlıca yürütebilmelerini şans sayan bu hanımefendi, rahatsızlığını da tesadüfen öğrenmiş ne yazık ki.
Bu ayrıntıyı niye yazıyorsun derseniz; erken tanı hayat kurtarır. Lütfen rutin kontrollerinizi düzenli olarak yaptırın. Yaşam kalitemizi artıralım. Mesleğinin öğretmenlik olduğunu öğrendiğim hanımefendi bu süreçte rapor almış. “Neden emekli olmuyorsunuz? Yeterince zor olan bu süreçte dinlenmeye ihtiyacınız olacak” dediğimde, emekli olması durumunda aldığı maaşının düşeceğini, ekonomik gelir dengelerini düşündüğü için emekli olmak istemediğini belirtti. Tedavi sürecinde giderlerinin ağır olduğunu, eczaneye devlet desteğinin dışında ödedikleri ödemelerin bir hayli yüklü olduğunu aktardı. Neyse ki araçları varmış, olmasa mecburen o bitkin haliyle yürüyecek, ayakta duracak dermanı olmadığından toplu taşıma aracına binip eve dönmenin imkansız olduğunu, bu süreçte mecburen binilen ticari taksinin bile maddi külfet olacağından dem vurdu. Gözümün önde canlanınca tablo, çaresizce başımla onaylayıp sessiz kaldım.
Düşünün ki; İzmir dışından gelen bir hasta var, imkanlarının kısıtlı olması oldukça muhtemel.
İşte bu noktada tedavi gören hastanın, yakınınında refakatçi olması durumunda işlerin iyice zorlaşması kaçınılmaz. Ve bu zorunlu durumdur.
Hasta olan insanlar kendilerini yalnız ve çaresiz hissederler. Şimdilik İzmir Kahramanlar'da ve Balçova’da hizmet veren, tedavi sürecinde ihtiyacı olan hastalara gelecek planlarında umut veren, yalnız değilsin, başarabilirsin motivasyonunu sağlayan Umut Atölyesi, içeriğinide incelediğinizde “benimde kansere yakalanmayı beklemeden destek olmalıyım” düşüncesini yüreğinizde hissettiriyor . Umut Atölyesi, tedavi süresince ihtiyacı olan hastalara, özellikle sürekli almak zorunda oldukları radyoterapi aldıkları süreçte kısa süreli, güvenli barınma ihtiyacını karşılar. Ayrıca, bu hastaların beden sağlığının dışında ruh sağlığınıda düşünerek moral verip, güçlü olmalarını sağlayan rehabilitasyon seanslarıyla, hayata daha sıkı sarılmalarını sağlıyor. Bu sosyal projeye gönül vermiş bir gönüllü ordusunun başlattığı kıvılcım, bugün destek veren şefkatli ellerde yanan bir meşaleye dönüşmüş.
‘’ Hayat bir bütündür, sağlık gibi hastalık da bunun bir parçasıdır ve her birey hayatın her alanında; her şeye rağmen var olabilmelidir.’’ diyor, Op. Dr. Cüneyt Tuğrul’un Başkanlığı’ndaki Sağlıkta Kalite Derneği. Günümüzün en korkutan hastalıklarının başında gelen kanserle mücadeleye çareler aranırken tedavi sürecinde en önemli başarının ‘’ hayata sımsıkı sarılmaktan’’ geçtiğine dikkat çekiyor ve bu sosyal desteği UMUT ATÖLYESİ projesiyle daha da artırıyor.
SAĞKAL DERNEĞİ öncülüğünde, ASKLEPIOS BİLİM VE EĞİTİM DERNEĞİ nin de katkılarıyla 29 Mayıs 2017 Pazartesi günü, İzmir Büyükşehir Belediyesinin tahsis ettiği Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezin’de bir gece organize ettiler. Ve Aytül Büyüksaraç, Maria Rita Epik, Altuğ Dilmaç, Levent Gündüz, Demet Eytemiz ‘in sahne alacağı, umut bekleyenlere ışık olmak için Soprano Seda Kıvanç’ın organize etmesiyle bir araya gelecekler. “UMUDA MELODİLER” adını verdikleri geceye katılarak
Siz de “Bir umuda ışık olun!’’
Umut Atölyesi'nin ilk umut evi Kahramanlar semtinde, ikincisi Balçova semtinde hizmet göstermektedir. Bu gecenin sonrasında iştiraklerinizle ve katkılarınızla bir fazlası neden olmasın? Şimdiden emeği geçen, çaba gösterip projeye katkı koyanları yürekten kutluyorum.
YORUMLAR