Geçtiğimiz günlerde, Bodrum anlamlı bir projeye ev sahipliği yaptı. Yeşilçam Sinema Emekçileri Sosyal Dayanışma ve Yaşatma Vakfınca (YESEV) ilçede yapımına başlanacak "Yeşilçam Emekçileri Huzurevi Projesi"ne destek amacıyla program düzenlendi. Ahde vefa gecesinde sahne alan Yılmaz Morgül, Gülden Karaböcek ve Belkıs Özener'in de konser verdiği programda, Tüm şarkılar seyircilerle hep bir ağızdan söylendi. Duygu dolu anların yaşandığı gece ‘’Memleketim’’ şarkısıyla son bulurken Yeşilçam'ın emektar sanatçılarına, Geceye destek veren gönüllülere birer teşekkür belgesi ve çiçek takdim edildi. Program kapsamında ayrıca bazı film karelerinden figürlerin işlendiği mermerler satışa sunuldu. Ve geceden elde edilecek gelir, "Yeşilçam Emekçileri Huzurevi Projesi"ne bağışlanacak olduğunu bilmek de bizlere mutluluk verdi.
Fakat bu anlamlı gecenin sonrası yaşanan olumsuzluklar da var, bunlardan bazıları şöyle; Ahde Vefa Gecesinin katılımcı konuklarının konakladıkları Otelin yetkilileri sabah konukları uyarıyor, ‘’kaldıkları odaları 12.00 da boşaltmalarını, ücretlerinin ve anlaşmalarının sınırlı olduğunu, konakla saatinin aşılması durumunda kendilerinden ödeme talep edileceğini’’ belirtmişler, pek de konuksever davranmamışlar. İnsanların uçak biletleri saatleri ile otelden ayrılma faslı anlaşılan göz ardı edilmiş. Konunun bu kısmı içler acısı durumu ortaya koyuyor. ‘’Kaş yaparken göz çıkartmak’’ tabiri burada yerini buluyor. İşin sorumlusu yetkililere sesleniyorum, Bir organizasyonu düzenliyorsanız, konuklarınızı havaalanından karşılayıp gidişlerine kadar yolcu etmeniz sizleri yüceltirdi. İnsanların mutlu, umut dolu anlarını boğazlarına dizmek yakışmamış doğrusu.Misafir Emektarlarınıza kocaman bir özür borçlu olduğunuzu buradan belirtmek isterim.
Gelelim, Yeşilçam isminin nereden geldiğini halen bilmiyor olup, merak edenlere biraz bilgi aktarma faslına.Beyoğlu semtinin ortasında herkesin bildiği meşhur İstiklal Caddesi vardır. Bir ucu Taksim’e, diğer ucu Galata Kulesi’ne kadar uzanan bu caddenin tam ortasında bir de kendi haline terk edilmiş küçük bir sokak bulunmaktadır. Bu büyülü sokak, Türk sinemasının yıllarca kalbi olup, binlerce insana ekmek kapısını açmış, birçok ünlünün keşfedilmesine ön ayak olmuş ‘’Yeşilçam ‘’sokağı’dır. Yeşilçam Türk Sineması’nın Hollywood’udur. Hiçbir açıklama bu sokağı bu denli güzel anlatamaz. Beyaz perdenin emek verenleri, başında, sonunda, ortasında yer alanlar bu sokakların (ki yaşayanlarıyla bir sokağa sığdırabilmek imkansızdır) bir zamanlar üç kahvehanesinde; Yeğenler Kıraathanesi(figüranlar),Azmi’nin Kahvehanesi( yapımcılar, oyuncular, yönetmenler) , Reşit’in Kahvehanesi (ışıkçılar, setçiler)toplanırlarmış. Yeşilçam’ın kendisini dekor gibi kullanır Türk Sineması için canını dişine takarlar bu sokakları doldururlarmış.peki bu sokakların diğer sakinleri olan yapımcılar, 1948- 1950 yıllarında birden pıtrak gibi neden çoğalmışlar dersiniz? Şöyle izah edebilirim; 1948 yılında Gelirler Kanunu’nda, yerli filmler için %75 olan vergi, %25′e düşürülünce, yatırımlar bu anlamda artmış. Bugün hala keyifle izlediğimiz o güzelim filimler çekilmiş. Düşünün ki; 10 yılda 50 film üreten Türk sineması aynı sayıya 1 yılda ulaşır. ‘’Yeşilçam’’ kavramı bugün ki anlamını bulur, Türk Sineması’nın kalbi olmayı başarıp, Türk sinema sanatçılarının ülkemizde kabul görmesine olanak tanır. Yeşilçam sokağının tam ortasında, sinema olmadan evvel bu alan meşhur ‘’Skating Palace’’ adıyla bilinen Pera’nın kimi zaman bölümlerinde film gösterileri yapılmış paten sahası imiş. Yıllarca elden ele geçiyor ve eski adıyla ‘’Melek’’ son adıyla ‘’Emek’’ sineması olarak Emek Film tarafından kurulup işletiliyor. Evliya Çelebi ‘’Galata’ya deryadan yokuş yukarı bir saatte çıkılır’’ demiş, peki ya Yeşilçam’dan beyaz perdeye uzanan yollar için bir ömür verilmedi mi?. Bugün aramızda olmayan Yeşilçam emekçilerini yürekten sevgi ve saygıyla selamlıyorum, nicelerinin ışıklar yoldaşı olsun diyorum.
YORUMLAR