Her şeyden önce milliyetçilikten bahsetmediğimizi yazımızın başında belirtelim. Aman ha… Türkiye dâhil Balkanlarda parçalanmaya neden olabilecek en kritik virüs milliyetçiliktir. İki dünya ve iki Balkan savaşı görmüş Balkanlar, milliyetçilikten benzinle ateşin yakınlığı kadar uzak durmalıdır. Birilerinin hoşuna giden ve tatlı gelen milliyetçilik Bal olsa da sonucunda Kan döktürür ve Bal-Kan’ı hatırlatır. Yoksa birlik ve beraberlik iyidir. Kendisi de bir Evladı Fatihan ve Arnavut olan İstiklal şairimiz merhum Mehmet Akif Ersoy, bir şiirinde şöyle diyor:
“Hani milliyetin İslâm idi? Kavmiyet ne?
Sarılıp sımsıkı dursaydın a milliyetine!
Arnavutluk ne demek? Var mı şeriatta yeri?
Küfür olur, başka değil kavmini sürmek ileri.
Arap’ın Türk'e, Laz'ın Çerkez'e yahut Kürt’e,
Acem'in Çinliye rüçhanı mı varmış, nerede?
Müslümanlıkta anasır mı olurmuş? Ne gezer?
Fikrî kavmiyeti Tel’in ediyor Peygamber.
En büyük düşmanıdır rûh-u Nebî tefrikanın,
Adı batsın onu İslâm'a sokan kaltabanın…
Bunu benden duyunuz ben ki evet Arnavut’um, Başka bir şey diyemem işte perişan yurdum… “
Milliyete dayalı birlik olmaz, İslam şemsiyesi altında birleşilmeli
O zaman nasıl bir Balkan birliği? Türk, Arnavut, Boşnak, Torbeş, Yörük, Pomak, Roman… Bütün bu milletler, soylar ya da renkler birlik içinde olacaksa onları bir araya getirecek bir şemsiyeye ihtiyaç var. Osmanlı bunu çok güzel bir şekilde başarmıştı. Hepsinin ortak tek bir değeri var: “İslam olmak” İşte bu aşamada başka bir yol ayırımına daha girmeden tekrar birliğe ve dikkatli olmaya ihtiyaç var. Niye? Çünkü Balkanlarda İslam denilince farklı renkler ortaya çıkabiliyor. Onlara bahçedeki renkli çiçekler diyebiliriz. Örneğin Bektaşiler ve Melamiler. Melamilikle Bektaşilik, kaynağını Horasan-Türkistan’ın tasavvuf okullarından alırlar. Yesevilik, ikisi üzerinde de belirleyici ölçüde etkin olmuştur. Balkanlardaki bu renkler, Anadolu'ya göçen tasavvuf eğilimlerdir. Özellikle Müslüman Arnavutlar arasında çok sayıda Bektaşi vardır. Bugün Dünya Bektaşilerinin merkezi Arnavutluk’tur. Başlarında Baba Mondi isimli bir zat vardır. Bektaşilik diğer Balkan ülkelerinde olduğu gibi Makedonya’da da on yedinci yüzyılın ikinci yarısından sonra tekkelerin kurulmasıyla yayılmağa başlamıştır. Bektaşi tekkeleri arasında en etkili ve yapı olarak en görkemli olanı Kalkandelen’de bulunan Harabati Baba tekkesidir. Balkanlarda Halveti, Rifai, Kadiri, Mevlevi tekkeleri vardır. Bunlarla ilgili detaylı bilgiyi http://www.balturk.org.tr/makedonyadaki-tarikatler-silsileleri-maneviyat-buyuklerinin-hayatlari-ve-hizmetleri/ isimli web adresinden temin edebilirsiniz.
Devlet hepsinden büyük ve kutsaldır
Balkanlarda şu an için Süleyman Hilmi Tunahan hoca efendinin, Menzil cemaatinin, Nurcu kardeşlerimizden Okuyucular ve Yazıcıların, İlim Yayma’nın, dershaneleri, yurtları, medreseleri var. Hepsinin Balkanlarda samimi bir İslam hizmeti vermek istediklerini düşünüyorum. Ben bu konuda uzman değilim. Söz söyleme hakkına da sahip olamam. Ancak kesinlikle bildiğim bir şey var ki, yaşamış olduğumuz bir Feto gerçeği var. Bu yüzden duruma farklı bakabiliyoruz. Türkiye’de veya Balkanlardaki tüm bu cemaat, dini düşünce, tasavvufi akımlar, mutlaka Türkiye Cumhuriyeti yetkililerinin bilgisi dâhilinde hareket etmeli ve istişare içinde olmalıdırlar. Buna sendikalar da dâhil. Kimse ve hiçbir kurum devletin üstünde olamaz. Devlet, hepsinden kutsaldır. Hakkı ve halkı temsil eder. Dediğimiz gibi Türkiye Cumhuriyetinin liderliğinde bütün bu hizmet veren cemaat, kurum ya da gruplar, Balkanlarda ve tüm yurt dışında birlik içinde olmalıdırlar. Zira Balkanlarda ve bazı yurtdışı bölgelerde hala Feto terör örgütünün gücü var ve dini olarak etkin çalışıyor. Diğer yandan İşidcilerin, Selefilerin, Vahabilerin de boş durmadığını görüyoruz. Bunlar da yetmezmiş gibi Balkanlarda Slav Birliği, Ortodoks Birliği, Hristiyan Birliği çalışmaları var. Balkanlarda Hristiyanların ve Yahudilerin okulları aktif çalışıyor. Misyonerlik diz boyu. Çok çalışmamız, uyanık olmamız, Birlik olmamız şart. Allah yar ve yardımcımız olsun inşallah
YORUMLAR