Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın "At izi, it izine karıştı" değerlendirmesinin ardından Başbakanımız Sayın Binali Yıldırım'ın açıkladığı ve FETÖ ile mücadelede haksızlığa uğradığını iddia edenlerin ayrıştırılacağı kurul, Ankara'da Başbakanlık ve her ilde de valilikler bünyesinde oluşturuldu. Oluşturulan kurullar, yapılan şikâyetleri inceleyecek. Haksızlığa uğradığını düşünen ihraç edilmiş eski memurlar bugünden itibaren itirazda bulunabilecekler. İtirazda bulunan kişilerle ilgili hem istihbarat birimleri tarafından, hem de kendi kurumlarında tekrar inceleme yapılacak. Masum olup ihraç edilenler varsa yeni bir kanun hükmünde kararname ile görevlerine geri dönebilecekler.
FETÖ üyesi olduğu gerekçesi ile ihraç edilen öğretmen, asker, polis ve memurların tam isim listesi 1 Eylül 2016 tarihli resmi gazetede yayınlanmıştı. Bugüne kadar ihraç edilenlerin sayısı 50 bin 589 kişiyi buluyor. Bunların hepsi kuru mu? Yoksa aralarında yaşlar ya da daha doğrusu ihraç fazlası memur var mı göreceğiz? Ben dâhil birçok siyasetçiye ve ilgili kurumlara çok sayıda yardım talebi veya itiraz gelmişti. Bazı memurlar, mağdur olduklarını gözyaşlarıyla anlatmaya çalıştılar. Haklı olabileceklerini düşündüklerime: “Sabredin, devletinize güvenin, eğer gerçekten bu terör örgütüne karışmaydıysanız inşallah her şey düzelir.” demiştim.
İnşallah öyle de olacak.
Ancak soru işaretleri ondan sonra başlayabilir.
Eğer bu incelemelerden sonra itirazları kabul edilenler olursa, bu defa onlar soracak: Neden? Diye. Yani mağdur olanlar neden ihraç edildi ve onları kim, hangi delile dayanarak ve neden ihbar etti?
İlginç ihraç örnekleri
Bu açıkçası çok zor bir durum. Eğer FETO ile ilginiz yoksa ve bir hasmınız tarafından size çamur atılmışsa gerçekten zor bir durum. Veba mikrobu taşıyan biri gibi herkes sizden kaçar ve siz derdinizi anlatacak kimse bulamazsınız. Hatta yasal olarak itiraz edecek bir yer de yoksa durum oldukça vahimdir. Hele birde Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın güçlü bir takipçisi ve AK Partinin sağlam bir taraftarı iseniz, bu size çok ağır gelir. Nitekim böyle örnekler var. Bakın sizinle bir tanesini isim vermeden paylaşayım. İzmir’in bir ilçesinde sağlam bir AK Partili olarak bildiğim bir amcam beni aradı. Telefonda açıkçası ağlıyordu. Amcamızın gelini, memur olduğu için ve uygun fiyat avantajı olduğundan memurlara özel verilen 3 adet Avea telefon hattı almış bir hattını kız kardeşine vermiş. Kız kardeşinin kocası yani eniştesi FETO’cu. Bu alçak FETO’cu enişte bahsi geçen telefon hattını kullanınca amcamızın gelinini de şüpheli olmuş ve içeri almışlar. Başka bir örnek daha: Bir arkadaş evinin internet wifi şifresini komşusu isteyince kıramıyor veriyor. Komşusu FETO’cu ve wifiyi kullanınca bu arkadaş da ihraç ediliyor. Suçlu mudur? Bilmiyorum. Ama dinlenmeleri gerekiyor. Bu arada wifi, facebook, twitter gibi şifrelerinizi aman ha kimselerle paylaşmayınız. Son örnek, 24.Dönemde birlikte milletvekilliği yaptığımız Çankırı vekilimiz Sayın İdris Şahin. Geçenlerde İdris beyi de kısa bir süreliğine sorguya aldılar sonra itirazlar gelince salıverdiler. Delil veya belge yoksa milletvekilliği yapmış bir siyasetçiye nasıl böyle bir çamur atılır? Bu öyle bir çamur ki; sıçradı mı, istediğiniz kadar temizleyin çıkmaz, hep izi kalır. Bir an size yapıldığını düşünün.
Durumu kullanan fesat düşünceler inançlı kesimlere zarar veriyor
Bazı FETO’cuların kendilerini sağlama almak için hasımlarını ihbar ettikleri iddia ediliyor. Ne kadar doğrudur bilemem ama bunun da araştırılması gerekiyor. Özellikle suçsuz çıkan ihraç fazlası memurları, kimlerin ihbar ettikleri sorgulanmalıdır. Asılsız ihbarlar ve çamur atmalar bazı masum kişilerin hayatlarını çok kötü etkiliyor. Kul hakkı denilen bir şey var. Bu durumu kullanan bazı fesat gruplara dikkat edilmeli. Bu şekilde bazı dindar kimselere de saldırabiliyorlar. Bu şekilde samimi bazı dindar vatansever kişi veya gruplar zarar görebiliyor. Cumaya gidenler FETO’cu olabilir algısı oluşturmaya çalışan sakat düşünceli gruplar var. Burada çok ilginç bir olayı paylaşmak istiyorum. Geçenlerde Ankara’da bir bürokratı ziyaretimde “Sayın vekilim, memurlardan Cumalara gelen cemaat azaldı” deyince şaşırdım ve korktum. Bu eğer doğruysa birileri bir şeyleri başarmış. Başka bir yerde de şu ilginç sohbeti dinledim. Bazı memurlar facebook sayfalarında artık farklı şeyleri paylaşıyormuş. Eğlence mekânlarındaki pozlar şimdilerde daha itibar görüyor, dediklerinde çok üzüldüm. Bu şekilde “Bak biz Fetocu değiliz “ mesajı vermek isteyenler varmış diyenlerin yalancısıyız. Bunlar abartı diyenler, memurların arasında dolaşıp sohbet etsinler, derim.
Siyasi boyutu AK Partiye zarar verir mi?
Olayın bir de siyasi boyutu var. Özellikle AK Partililere yapılan iftiralar sonrasında zarar gören bazı masum arkadaşlarımızın küsmeleri veya alınmaları söz konusu. Tüm bunları AK Partiye fatura etmek isteyenler olabilir. Bu durumda zarar gören masum kişilerin aileleri, arkadaşları veya çevreleri AK Partiye alınganlık gösterebiliyor. Çok dikkat etmek gerek. Kendi insanlarımızı iftiralar yüzünden kırarsak bir daha düzeltme imkânımız zor olabilir. Bir kişi eğer FETO terör örgütüne 17 Aralık 2013 tarihinden sonra bilerek ve isteyerek destek verdiyse affı olmaz. Ama bu kişinin bağlantısının nasıl olduğu, bu konudaki samimiyeti araştırılmalıdır. Burada özellikle aysbergin altındaki devi görmek lazım. Tabiri caizse Ufak tefek finolarla uğraşırken esas dobermanları kaçırmayalım. Bakın önümüzdeki hafta Kemal Kılıçdaroğlu’nun talebi üzerine Başbakan Binali Yıldırım ile Ana muhalefet lideri Kılıçdaroğlu bu konuları konuşmak üzere bir araya gelecekler. Ne kadar doğrudur bilmiyorum ama Kılıçdaroğlu’nun itirazı üzerine memleketi Tunceli’de ihraç edilen bazı memurlar görevlerine geri gönderilmiş. Bu ve buna benzeri olaylarda CHP puan kazanıyor. Ancak Başbakanımız Sayın Yıldırım ile Sayın Kılıçdaroğlu’nun görüşmesi öncesi bugün (Pazartesi) valiliklerde ihraç edilen memurların itirazlarının görüşüleceği birimlerin oluşturulması yararlı olmuştur. Zamanlama iyi olmuştur. Zira bu olay Sayın Başbakan Yıldırım ile Sayın Kılıçdaroğlu görüşmesinden sonra olsaydı, CHP’liler bunu biz yaptırdık diyebilirdi. Aslında bu olay kimsenin demesiyle veya siyasi boyutuyla değil, Devlet olmanın tarafsızlığı ve büyüklüğü ile olmaktadır. Bu böyle bilinmeli ve anlatılmalıdır. Ayrıca şu da anlatılmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti çok önemli bir belayı atlatmıştır. Açıkçası bu ülke direkten dönmüştür. Şehitlerimiz ve gazilerimiz var. Ülke bölünmekten son anda kurtuldu. Sonrasında da maalesef siyah ve beyaz da yoktu. Hala çözemediğimiz griler var. Bu alçaklar öyle bukalemun gibiler ki at izi iti izine karıştı. Bunlar tıpkı Sayın Cumhurbaşkanımızın dediği haşhaşiler gibi. Eğer Haşhaşilerin tarihini Google’da araştırışsanız bunlara ne kadar benzediğini göreceksiniz. Devlet tabiki ince eleyecek sık dokuyacak. Hiç istemiyoruz ama bu aşamada kurunun yanında yaş da yanabilecek. Temizlik genelde bayram öncesi olur ama bayramdan sonra da Feto temizliği devam edecek. Kamuoyunda daha tepelerde de temizlik beklentisi var. Özellikle siyasi temizlenme (detoks) beklentisi. Devletin tam bir temizliğe girmesi gerekiyor. Bu iş kısa zamanda ve kolay olmayacak gibi görünüyor. Siyasetteki en iyi temizlik ise seçimle olur. Ne diyelim, hayırlısı. Sabırlı olmak ve devlete güvenmek gerekiyor.
Terörün ehveni şeri olmaz
Son olarak şunu da belirtmek istiyorum ki, terör örgütlerinde az kötü, iyi kötü yoktur. Terörde ehveni şer olmaz. FETO ne kadar kötüyse PKK da, DHKPc de DAEŞ de o kadar kötüdür. Her birine aynı hak ettikleri cezayı vermeli ve aynı hak ettikleri muameleyi yapmanız gerekir. Devlete ve Sayın Cumhurbaşkanımıza küfreden bir haber sitesi, “Yahu o FETO’cu değil” diyerek masumlaştıramazsınız. FETO’cu değilse önemli değil, varsın küfretsin diyemezsiniz. FETO çıktığından beri diğerleri sanki melekmiş gibi gösterilmesin. Devlete ve millete küfredenlerin hepsi aynı hamurdandır. Allah daha beterinden korusun. Allah devletimizi, milletimizi korusun. Allah dirliğimizi ve birliğimizi daim etsin inşallah.
YORUMLAR