Kendi çıkarınızı değil İzmir'i düşünün!
Salih Erkek

Salih Erkek

Salih Erkekle Erkekçe

Kendi çıkarınızı değil İzmir'i düşünün!

06 Haziran 2017 - 13:19

Özgürlüğüne düşkünlüğüyle, dik duruşuyla, bağımsızlık sevdasıyla demokrasinin beşiği olan, düşmana karşı ilk kurşunu sıkan Gazeteci Hasan Tahsin ile ilklerin şehri sayılan bir İzmir vardı... Üzülerek söylemek istiyorum ki İzmir artık ne ilklerin şehri ne de demokrasinin beşiği! Şehri yönetemeyen kişiler yüzünden artık çıkarcıların, yalakaların şehri olduk... Bazı siyasetçileri ele alarak örnek vermek istiyorum. Mesela İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu... 15 yıla yakındır astığım astık, kestiğim kestik tavrıyla İzmir'i yönetmeye çalışıyor. İzmir'e ne katma değer sağladı? Koca bir hiç. Aksine koca bir şehri 30 yıl geriye götürdü, diğer şehirlerde mega projeler yapılırken İzmirliler tramvaya layık görülüyor. Peki bu olumsuzlukla karşı karşıya kaldığımız şehrimizde hangi CHP'li yönetici veya meclis üyesi Aziz Kocaoğlu'na "yaptığınız proje yanlıştır, İzmir gibi bir şehri yönetiyorsunuz, aldığınız ödeneklerle bu şehri uçurmanız gerekirken siz hala tramvay yapmaya çalışıyorsunuz" diyebildi? Doğruya doğru, yanlışa yanlış demek en büyük erdemlik değil midir? Ses çıkaramayanlar siyasi geleceklerinin engellenmesinden mi korkuyor?

Bir diğer örnek olarak Karşıyaka'nın jöleli belediye başkanı Hüseyin Mutlu Akpınar'ı ele alalım... Sormak istiyorum, "çantacılığını, yalakalığını yaptığı dönemin CHP Genel Başkan yardımcısı Adnan Keskin sayesinde Karşıyaka'ya belediye başkan adayı olarak atanan Hüseyin Mutlu Akpınar göreve geldiği günden beri Karşıyaka'daki eski parkları yeniden açmak harici ne gibi hizmet yaptı Karşıyakalılara? Yönettiği ilçeyi 20 yıl geri götürdü, İzmir'in incisi denen Karşıyaka artık yok. Belediye başkanı olarak ilçenin simgesi haline gelen anıtı yıkıp yerine yenisini yapmaya kalktı, kendisini eleştirenleri basket maçında dövdürdü, en önemlisi belediye hizmet alanlarında asılı olan Atatürk tablolarını kaldırtıp yerine kendi resimlerini astırdı. Bunların haricinde Aziz Kocaoğlu'na yaranabilmek için Karşıyaka stadına dava açtı. Koyu Beşiktaş taraftarı olan Akpınar empati yapıp kendini Karşıyaka taraftarlarının yerine koysaydı stada engel olmaz bilhassa yapımı için elinden gelen katkıyı koyardı. Günde on binlerce insanın geçtiği, yerli ve yabancı turistlerin uğrak yeri olan Karşıyaka Çarşısının hali de içler acısı. Yamalı bohçaya dönen çarşıda yağmur yağdığında yürürsek paçalarımız çamur içinde kalıyor. Ancak ilçenin onca sorunu varken, yapılması gereken onca hizmet varken atama başkan işini gücünü bir kenarı bırakıp yazarlığa soyundu. Madem böyle bir hayalin vardı ya yerel yöneticiliğe aday olmayacaktın ya da hayalini zamanı gelince yapacaktın. Sanki görevini çok iyi yapıyor da bir de yazarlığa soyunuyor... Şimdi gelelim çıkarcı vekillere... Seçimlerden önce deyim yerindeyse insanları kullanan, her zaman yanınızda olacağım, halkın içinde gezeceğim, vatandaş bizim ağamızdır, paşamızdır diyen vekillere inanıyor, adaylığı sürecinde meclise gidebilmeleri açısından maddi manevi destek olup meclise yolluyorsunuz daha sonra ortadan kayboluyorlar. Bırakın halkın içinde olmayı makam araçlarından inmeye bile tenezzül etmiyorlar. Bir elin beş parmağını geçmeyecek sayıdaki vekillerimizi tenzih ederek söylüyorum; birçoğu vekillik görevini senede bir defa genel kurulda söz alıp meclis kürsüsünden beş dakika konuşma yapıp yaptıkları konuşmayı sosyal medya hesaplarından paylaşmaktan ibaret sanıyorlar.

Bu noktada kabahat onlarda değil onları atamayla vekil adayı gösterenlerde, dayatma vekil gösterilen kişilere oy veren bizlerde... Bu olumsuzlukları yazılı basınımız olan Gazetem İzmir'de ve haber portalımız gazetemizmir.com 'da gündeme getirmeye devam edeceğim. Ve yeri, zamanı geldiğinde onları nasıl eleştireceğimi görecekler. İzmir'in güze insanlarına seslenmek istiyorum: "Bizler asiliz, onlar gelip geçici. Yani biz hancıyız onlar yolcu. Bizim oylarımızla göreve geliyorlar, bize hizmet etmek, başımız ağrıdığında geçmiş olsun demek, iyi ve kötü günlerimizde yanımızda olmak zorundalar. Ve özellikle yerel yönetim için söylüyorum, başkanı desteklediğimiz partiden olsun veya olmasın, doğru yaptığında destek olmak yanlış kararında da eleştirmek; uyarmak zorundayız. Bu konuda en büyük sorumluluk il - ilçe yöneticilerine ve belediye meclis üyelerine düşüyor. Lütfen kendi siyasi geleceğinizi değil yaşadığınız şehri düşünerek alınacak kararlarda elinizi kaldırın bilmem anlatabildim mi?

Her şey yurdum ve yurdumun insanları için...

YORUMLAR

  • 0 Yorum