İzmir’in Aliağa, Foça ve Menemen kodamanları meşhur iftar sofralarında birbirlerini ağırladı. Kurdukları sofrada menüler kendilerine yakışan şekildeydi; yani bir tek kuş sütü eksikti.
Bu iftar programlarına katılımları gözlemledim, sayı bir hayli yüksekti.
Hiç birinin paraya, pula, kurulan sofralara katılma ihtiyacı olmayan kodamanlar geleneksel olduğunu, dargınlıkların son bulduğunu, küslerin barıştığını, kaynaşmanın yaşandığını öne sürdüğü bu sofralarda yerlerini aldılar.
Şimdi bu kodamanlara sormak istiyorum; kurduğunuz sofranın bütçesini kendi cebinizden mi yoksa bağlı olduğunuz odaya ait üyelerin aidatlarından mı karşıladınız?
Şimdi bir soru daha sormak istiyorum, İftarınızı evinizde açsanız daha sonra bir salonda bir araya gelip çay, kahve faslıyla bu kaynaşma ortamını sağlasanız, binlerce liraya kurduğunuz sofra parasını erzak paketlerine harcayıp binlerce garibanın ihtiyacını görseniz daha mantıklı olmaz mı?
Bu size daha fazla huzur vermez mi?
Şimdi gelelim hayır ve yardımsever işadamlarına…
Lütfen yukarıda belirttiğim kodamanlar gibi olmayın, şatafatlı sofralarda resim karelerine girmek yerine 11 ayın sultanı olarak adlandırılan bu mübarek Ramazan Ayı’nda fazladan bir haneye daha ulaşabilme imkanınız varsa sonuna kadar kullanın, zekatınızı, fitrenizi geciktirmeden gerçek ihtiyaç sahibine ulaştırın.
Rabbim herkesin hayır ve hasenatını kabul etsin inşallah…
Her şey yurdum ve yurdumun insanları için...
NOT 1: Merhum Atamızın gençliğe armağan ettiği 19 Mayıs Ulusal Gençlik ve Spor Bayramı’mızın 100’ncü yıl dönümünü kutluyor, başta merhum Atamız Mustafa Kemal Atatürk’ü, silah arkadaşlarını ve Aziz Şehitlerimizi rahmet ve şükranla anıyorum.
NOT 2: Yazım aracılığıyla şimdiden tüm yurdumuzun Mübarek Ramazan Bayramı’nı kutluyor, başta ülkemiz olmak üzere tüm insanlığa barış getirmesini temenni ediyorum.
YORUMLAR