Yaklaşan yerel seçim sürecinde İzmir’de uzun yıllar işadamlığı yaparak Arkadaş Mobilya Sanayi’de yüzlerce usta yetiştirmiş (hemen hemen hepsi şimdi işadamı ve hatırı sayılır ihracat yapıyorlar), 30 yıldır İzmir siyaseti içinde aktif rol almış, 1991 yılında DYP’den milletvekili adayı olmuş (tercihli seçimde oylarım iptal olmasaydı 33 yaşımda milletvekili olacaktım), İl Başkan yardımcılığı, DYP MYK üyeliği, Engellilerden Sorumlu Başkanlığı ve 10 yıl meclis üyeliği, 5 yıl meclis başkanvekilliği yapmış, ihtisas komisyonlarında görev almış, 2014 yerel seçimlerinde Karabağlar ilçesinden belediye başkan aday adayı olmuş (diğer aday adayı olan arkadaşlarımızla saygı sevgi çerçevesinde yarışırken İzmir’i arapsaçına çeviren iş bilmez Aziz Kocaoğlu’nun müdahalesiyle Karabağlar’da esamesi okunmayan ve hiçbir ankette adı dahi geçmeyen Muhittin Selvitopu aday gösterildi), birçok STK’da görev almış, İzmir Mardinliler Vakfı Kurucu Mütevelli Heyeti’nde yer alan, İzmir Mardinliler Federasyonu Genel Başkan yardımcılığı görevini ve Kadifekale Güzelleştirme ve Yaşatma Derneği Başkanlığı görevini yürüten biri olarak siyasi parti liderlerine tavsiyede bulunacağım.
Bu tavsiyelerime geçmeden değinmek istediğim bazı konular var…
CHP İzmir’de 30’da 30 sloganıyla girdiği 2014 yerel seçimlerinde İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun tehditlerine boyun eğerek halkın taleplerini değil de Kocaoğlu’nun isteklerini yerine getirmesi sebebiyle İzmir’de 8 ilçeyi kaybetti.
Bu 8 ilçeye ilaveten AK Parti’ye Karabağlar ilçesini kazandıracaktım ancak bazı istemezükçüler yüzünden planım ve sözlerim dinlenmedi, bu sebeple Karabağlar ilçesi kazanılamadı.
O zaman yaşanan süreci anlatmamdan sonra nedenini öğrenmiş olacaksınız…
CHP’de karşı karşıya bırakıldığım haksızlıktan sonra çok sevdiğim, saydığım İzmir Mardinliler Vakfı Başkanı olan iş ortağım Rasim Kahraman’ın ısrarlarına dayanamayıp kendisiyle notere giderek CHP’den ve CHP’deki görevlerimden istifa ettim.
O dönem İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı olan Sayın Binali Yıldırım beni kendisinden istemiş olacak ki bana ‘Binali Bakanın yanına gidelim kendisiyle tanış’ demesi üzerine dostumu kırmayarak gece 00.30’da Bayraklı’da bulunan seçim merkezine gittik.
Aday adaylarıyla dolu merkezde sekretaryaya geldiğimde ismimi söylemem üzerine bekletilmeden içeriye buyur edildim.
Kapıdan girer girmez mütevazı, saygın insan Sayın Binali Yıldırım ayağa kalkarak “yuvana hoş geldin Salih Bey” sözleriyle beni kucakladı.
İçeride bulunan dönemin İzmir İl Başkanı değerli şahsiyet Ömer Cihat Akay ve Konak Belediye Başkan adayı iyi insan İlknur Denizli şahsıma referans olurcasına övgüleriyle teveccüh göstermişlerdi.
Sayın Binali Yıldırım bu durum üzerine bana dönerek “Salih Bey belli ki çok seviliyorsun, senden övgüyle bahsediyorlar, bende seni az çok tanıdım, desteğini bizden esirgeme” diyerek mevcut bulunan haziruna “Salih Bey ne istiyorsa uygulayın” talimatı vermişti. (Haziruna yaptığım ve hazirunun yaptığı konuşmaları etik bulmamam sebebiyle yazmıyorum)
Ancak bazı kıskanç istemezükçüler yüzünden şahsım için çantada keklik olan Karabağlar ilçesini AK Parti kazanamadı.
Yahu Salih Erkek nasıl başladın, nereye bağladın diyebilirsiniz, hele biraz sabredin…
17 yıldır yazılı ve görsel medyanın içindeyim, İzmir ve halkı adına yüzlerce yazı yazdım, yapımcılığını ve sunuculuğunu üstlendiğim Erkekçe programımda soyadıma yakışır şekilde İzmir’in çıkarlarını gündeme getirdim.
Hala şahsıma ait olan Gazetem İzmir haber portalı ve yazılı basınımın yanı sıra Gazetem İzmir TV kanalımla İzmir’e hizmet etmeye devam ediyorum.
Bu vasıflarımdan dolayı İzmir’in bütün ilçelerini karış karış geziyor, halkın taleplerini dinliyorum.
Şunu hiç kimse unutmasın ki İzmir hiçbir siyasi partinin tekelinde değildir.
Vakti zamanında Allah sağlıklar versin Kemal Baysak ile Karşıyaka’yı, hatırnaz dostum Sayın Yıldırım Ulupınar ile Narlıdere’yi, Allah sağlığını esirgemesin kendisine kırgın olduğum Sayın Burhan Özfatura’ya Yüksel Çakmur’un karşısında iken seçimi kazandırdım, onun yüzünden mahkemelere çıktım, maddi manevi destek oldum, inanmayan var ise kendisi sağdır, buyursunlar konuşsunlar…
Ve yaptığım tüm çalışmalar resim ve video kayıtları ile tarafımda mevcuttur.
Bu isimleri sizlerle “İzmir hiçbir siyasi parti tekelinde değildir” sözlerime ispat olarak paylaşıyorum.
İzmir siyasetini çok yakından biliyorum, yıllar boyu aldığım görevler süresince her daim kendi bütçemden harcama yaptım, çok kişiye seçim kazandırmış olsam da elimde istedikten sonra bir çok imkan bulunsa da asla harama göz dikmedim, rüşvet yemedim, asla ama asla devlet ihalelerine girmedim. Ne mutlu bana ki evlatlarımın boğazından haram lokma geçirmedim, kimseye arkamdan kötü söz söyletecek harekette bulunmadım.
Kimse yanlış anlamasın, 30 küsur sene İzmir siyaseti içinde olup böyle temiz kalmak her baba yiğidin harcı değildir.
Bunları yazmamdaki sebep İzmir’i, İzmir siyasetini ve İzmirlileri tanıdığımı, İzmirliden görev istenecekse ne yapılması gerektiğini bildiğimi anlatabilmektir.
Şimdi kapıda yerel seçim var, AK Parti’nin gözü İzmir’de, İzmir’e hak ettiği hizmeti getirmeyi ve arkasına İzmir gibi bir şehrin gücünü almayı hedefliyor.
CHP ise Aziz Kocaoğlu’nun beceriksiz yönetimi sonrası pis kokuyla kaplanan İzmir’i başka partiye kaptırmamak için uğraş verecek.
Birçok ismin adının geçeceği seçim sürecinde siyasi parti liderleri naçizane tavsiyelerime uyması halinde sonuca güle oynaya ulaşacaktır…
Öncelikle İzmir gibi bir şehre aday gösterilen kişinin şaibelere karışmamış olması, sağcı veya solcu oluşuyla değil vatandaşa dokunan bir insan kimliğiyle tanınması ve halkta karşılığı olması gerekiyor.
Tabi bilgi birikimi, donanımı, vizyonu önemli ancak sokakta yürürken vatandaşın tebessümle karşılayacağı bir siyasetçi partisine sadece büyükşehirdeki oylarına değil ilçe belediye adaylarına ve hatta genel seçimde de büyük katkı sağlayacaktır.
İzmirli her şeyin başında güven arar.
Bunu sağlamanız halinde seçmen zaten parti gözetmeksizin o adaydan dolayı aday gösterildiği partiden yana teveccüh gösterecektir.
Her şey yüksek tahsilden geçmez, ne demişler kuş kanatlarıyla uçar; şeyh müridiyle şeyh olur.
Bu anlamda seçmene güven veren, sözünün eri, İzmir’e ve İzmirlilere katkısı olmuş bir adayla girilen seçimde doğru meclis üyesi adaylarıyla yola çıkılması halinde İzmir hak ettiği yere gelecektir.
Bakın İzmir’i arapsaçına çeviren, son günlerdeki lağım kokusundan dolayı çileden çıkan İzmirlilere çıkıp kamuoyu açıklaması bile yapma tenezzülü göstermeyen başta İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ve kurmayları iş bilir insan olsaydı İzmir Venedik’i andıran bir şehir olurdu.
Ama şimdi 90’lı yılların İzmir’i geri gelmiş durumda!
Mesela Eskişehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen deniz getirdiği, üstün hizmetler verdiği ilde tek başına mı çalışıyor. Tabi ki hayır. Birbirinden değerli kurmayları, birbirinden değerli meclis üyeleriyle birlikte Eskişehir’e adeta çağ atlattı.
Bu anlamda yerel seçimlerde meziyet partide değil aday gösterilen kişilerdedir.
İlçe belediyelerden aday gösterilmesi gereken kişilere gelirsek…
Öncelikle kişinin geçmişi araştırılmalı, aday olduğu ilçeye geçmiş dönemlerde ne gibi katkılar koyduğu bulunmalı. Bu kişi hayatı boyunca aday gösterildiği ilçeye bir katkı koymamışsa adaylığında ne kendisine ne de partisine bir yararı olmaz bu asla unutulmamalı.
Ailesiyle aday olduğu ilçede ikamet ediyor olması gereken adayın başta ilçesindeki muhtarlarla bir bütün olması, öncelikle onların onayını alması gerekir. Beşikten mezara yanımızda olan muhtarların desteğini alan bir aday seçime 1 – 0 önde girecektir.
Ayrıca kanaat önderlerinden de onay alması gereken başkan adayının büyükle büyük, küçükle küçük, zenginle zengin, fakirle fakir, elitle elit olarak ilçe halkıyla bütünleşmesi, yatay ve dikey ayrımı yapmaması gerekli.
Bu vasıflara sahip olan bir aday hangi partiden aday olduğu önemli değil diğer parti seçmenlerinden rahatlıkla oy alarak seçimi kazanabilir.
Şimdi gelelim meclis üyesi adaylarına…
Seçimin kazanılabilmesi doğru meclis üyesi adaylarıyla yola çıkmaktan geçer.
Kuş kanatlarıyla uçar demiştim, belediye başkanı tek meclis üyeleri çoğunluktadır. Mecliste üstünlüğünü sağlamayan bir ilçe belediye başkanı yalnız kalmış sayılır ve bu sebeple meclis çoğunluğunu elde edebilmek için meclis üyesi adayları çok dikkat edilerek belirlenmelidir.
İlçede ikamet edenlerin arasından çıkması gereken meclis üyesi adaylarının şaibeye karışmayan, iş hayatında başarılı, vizyonu ve ufku geniş, göreve rahmetli Kemal Sunal filmindeki Zübük gibi olabilmek için değil de ilçesine hizmet edebilmek için talip olmuş olması gerekir. Bu anlamda adam gibi adamları aday gösterin, kadın adaylarda bu dediğime dahildir.
30 küsur yıllık siyaset hayatı tecrübeme dayanarak verdiğim tavsiyelerime uyulması halinde parti gözetmeksizin başta büyükşehir ve ilçe belediye başkanlığı seçimleri rahatlıkla kazanılacaktır. 2019 yılında yapılması planlanan yerel seçimlerde şehrini seven ve en fazla hizmeti verecek kişilerin göreve gelmesini temenni ediyor, niyeti iyi olanların yolları açık olsun diyorum…
Her şey yurdum ve yurdumun insanları için…
NOT: Belediye başkan aday adaylarını ve belediye meclis üyesi aday adaylarını hatır ve maddiyat karşılığı aday yapılmamalı. Şahsıma gelen duyumlar Ankara’da adayın amcan ablan varsa, paran pulun varsa kesin seni aday yaparlar!!! İşte bu olumsuzluk olursa kesinlikle seçim kayıptır. Benden söylemesi.
YORUMLAR