Türkiye’de aile kavramının giderek zayıflaması, çok boyutlu bir
sorunun yansımasıdır. Bu durumun temel nedenleri arasında yüksek enflasyon,
adil olmayan gelir dağılımı ve yetersiz eğitim yer almaktadır. Ekonomik
belirsizlik, ailelerin temel ihtiyaçlarını karşılamada ciddi zorluklar
yaşamasına neden olmakta ve bu da aile içindeki ilişkilerin zayıflamasına yol
açmaktadır. Yüksek enflasyon, özellikle dar gelirli ailelerin yaşam
standartlarını tehdit etmekte, bu da aile içindeki stres ve çatışmaları
artırmaktadır. Ekonomik kaygılar, bireylerin psikolojik durumlarını olumsuz
etkileyerek aile içindeki iletişimi ve dayanışmayı zayıflatmaktadır.
Eğitim, bireylerin ekonomik bağımsızlıklarını kazanma süreçlerinde
kritik bir rol oynamaktadır. Yetersiz ve düşük seviyede eğitim alan kadınlar,
iş gücü piyasasında rekabet edememekte ve dolayısıyla ekonomik
bağımsızlıklarını kazanamamaktadır. Bu durum, kadınların kendilerini kaos
içinde bulmalarına ve aile içindeki rollerinin belirsizleşmesine yol
açmaktadır. Ekonomik bağımsızlık, kadınların kendilerine ve çocuklarına daha
iyi bir gelecek sunma fırsatı tanırken, aynı zamanda aile içindeki güç
dinamiklerini de değiştirebilir. Kadınların ekonomik olarak güçlenmesi, aile
içindeki geleneksel rollerin sorgulanmasına ve bu durumun aile içindeki
çatışmaları artırmasına neden olabilmektedir.
Son yıllarda Türkiye’de kadına yönelik şiddet ve ölümlerin artışı,
bu ekonomik ve sosyal faktörlerin bir yansıması olarak değerlendirilebilir.
Kadınların ekonomik bağımsızlık kazanması, şiddet mağduru kadınların daha kolay
bir şekilde ayrılmalarına ve yeni bir hayat kurmalarına olanak tanıyabilir.
Ancak, bu durum aynı zamanda bazı dezavantajları da beraberinde getirmektedir.
Ekonomik bağımsızlık, kadınların aile içindeki geleneksel rollerini
sorgulamalarına yol açarak, aile içindeki çatışmaların artmasına neden
olabilir. Bu bağlamda, toplumsal normlar ve değerler, kadınların ekonomik
bağımsızlık kazanma süreçlerinde önemli bir engel teşkil edebilir.
Kadınların ekonomik bağımsızlık kazanmasının avantajları arasında,
kendi kararlarını alma özgürlüğü, daha iyi yaşam standartlarına ulaşma ve
toplumsal cinsiyet eşitliğine katkıda bulunma sayılabilir. Ancak,
dezavantajları arasında aile içindeki güç dinamiklerinin değişmesi, toplumsal
baskılar ve şiddet riski gibi unsurlar bulunmaktadır. Bu durum, kadınların
psikolojik sağlığını olumsuz etkileyebilir ve aile içindeki huzursuzlukları
artırabilir.
Sonuç olarak, aile kavramının yok olmasının nedenleri karmaşık bir
etkileşim içindedir. Yüksek enflasyon, adil olmayan gelir dağılımı ve yetersiz
eğitim, kadınların ekonomik bağımsızlık kazanma süreçlerini etkileyerek aile
içindeki ilişkileri derinden etkilemektedir. Bu durum, hem ekonomik hem de
psikolojik açıdan ele alınması gereken önemli bir meseledir. Kadınların
güçlendirilmesi ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması, aile yapısının
güçlenmesine ve toplumsal barışın tesisine katkıda bulunacaktır. Bu bağlamda,
politika yapıcıların, kadınların ekonomik ve sosyal durumlarını iyileştirmeye
yönelik stratejiler geliştirmesi, aile yapısının güçlenmesi ve toplumsal
huzurun sağlanması açısından kritik bir öneme sahiptir.
İyilikler bulsun sizleri
Sibel Arslan
İktisatçı /Mali Analist
YORUMLAR