Son yıllarda sıklıkla yaşanan bir tartışma konusu olan '' Başkanlık Sistemi '' meselesi yeniden gündemde. Nedense bu mesele her gündeme geldiğinde beraberinde bir polemiğide kucağımızda buluveriyoruz.
Bu sefer ki polemik konusu da Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN 'ın bir açıklamasının üzerine ortaya atıldı. Yada başka bir deyişle yapılan açıklamanın üzerine atlanarak buradan bir polemik başlatıldı. Gerçi , geçtiğimiz gün Beştepe' de gerçekleşen muhtarlar toplantısında Cumhurbaşkanımız ilk ağızdan, bir önceki sözlerine açıklık getirmiş olsa da, bu açıklamalar, derdi üzüm yemek olmayan, belirli bir kitle tarafından duymazdan gelinmeye ,bu polemik işlenmeye ve tabiki bu sayede meselenin özünü tartışmaktan uzak kalınmaya devam edilecek gibi görünüyor.
Kendi adıma belirtmek isterim ki ; Cumhurbaşkanımızın Hitler ile ilgili söylediği bir cümleyle başlayan poleğime katkıda bulunmaya hiç niyetim yok. Zira bugünkü dünya üzerinde Hitler ve rejimi hakkında , bu zihniyetin dünyanın başına açtığı belalar hakkında olumlu bir tek cümle kurmayı bir kenara bırakın tarafsız kalıp yorum yapmamak bile insanın akli dengesinin sorgulanmasına sebeptir. Hal böyleyken ; Sn. Erdoğan'ın açıklamasından '' bakın Hitler'e öykünüyor, O'nun gibi olmak istiyor '' gibi bir anlam çıkarmak anlaşılabilir değil. Üstelik bu yorumun sadece yurtiçinden değil,New York Time's baş yazılarından Bild' e kadar böyle okunması açıkçası hayretler içinde kalmama sebep oldu ve yaratılan polemik bir anda Uluslararası bir hal aldı.
Halbuki ; tüm bu polemiklerden uzak durarak ,bu konuyu ve hatta diğer her konuyu medeni bir biçimde tartışabilmek, kavga etmeden, sövmeden, kırmadan, dökmeden, konuşabilmek, uzlaşma aramak neden mümkün olmasın? Bu millet, bu halk , şu kadarcık saygıyı, çabayı, nezaketi hak etmiyor mu? Bulduğum her fırsatta söylüyorum ve ısrarla söylemeye de devam edeceğim. Bu ülkede herşeyin açık açık , saklanmadan konuşulduğu gün ,birbirimizi ötekileştirmeden dinlemeyi ve anlamayı öğrendiğimiz gün hiçbir şeyden korkmaya çekinmeye gerek kalmayacak ve işte o gün sorunlarımızı birbir çözmeye başlayacağız.
Bütün bu tespit ve temennilerden sonra işin özüne gelecek olursak ; bana göre sistemin isminden çok nasıl uygulandığıdır önemli olan. Zira dünya üzerinde kul yapımı olup ta açığı gediği olmayan tıkır tıkır işleyen hiçbir sistem yoktur. Başkanlık sisteminin de olumlu ve olumsuz yanları vardır, Parlamenter sistemin de. Nitekim; Cumhurbaşkanımız Sn. Recep Tayyip ERDOĞAN ' ın polemik konusu açıklamasında da vurgulamaya çalıştığı sonrasında yanlış anaşılmayı gidermek için muhtarlarla yapılan toplantıda da düzelterek bir kere daha ifade ettiği şey; Hitler' in , Parlamenter Sistemin yanlış uygulamalarının bir ürünü olduğu gerçeğidir. Şimdi buna bakarak; ''Hitler'i üreten Parlamenter Sistemin kendisidir! Bundan dolayı Parlamenter Sistem kötüdür!'' denilebilir mi? Aynı şey Başkanlık sistemi için de geçerli tabiki. Daha geçtiğimiz hafta Kuzey Kore' de yaşananlar ortada. Bir başkan çıkmış, doğum günü kutlayacağım diyerek Hidrojen Bombası patlatmayı deniyor. Nasıl ki ; Hitlere bakarak ''Parlamenter Sistem kötüdür!'' denemezse, aynı şekilde Kuzey Kore Lideri Kim Jong-Un ' a bakarak da ''Başkanlık Sistemi kötüdür!'' denmez. ''Sui misal emsal teşkil etmez'' diye bir söz var dilimizde . Önemli olan hangi sistem olursa bu sistemin hangi temellere dayandığı ve nasıl uygulandığıdır.
Haftaya görüşmek üzere...Hoşça ve sevgiyle kalın...
YORUMLAR